31 Mart 2009 Salı

İran'da Azerbaycanlı Siyasi Tutuklunun Hayatı Tehlike Altında

Güney Sesi: İranlı insan hakları kuruluşları ve haber kaynakları tarafından verilen bilgilere göre, 5 Şubat'tan beri Erdebil şehrinin Ettelaat (İstihbarat Bakanlığı) sorgu merkezinde tutuklu bulunan Azerbaycanlı aktivist Ramin Sadıki, sorgu görevlileri tarafından ağır işkencelere maruz bırakılmaktadır.

Hapishaneden serbest bırakılan bazı mahpusların verdikleri bilgilere göre Ramin Sadıki'ye, tanınmış Azerbaycanlı aktivistlerle ilgili asılsız suç senaryolarını kabul ettirmek amacıyla elektrik şoku,kırbaç ve çeşitli işkence aletleriyle eziyet edilmektedir.

Can güvenliğinden endişe edilen Ramin Sadıki'nin gözaltına alındığı günden beri avukatı ve ailesiyle görüştürülmediği bildirilmiştir.

Ramin Sadıki, daha önce 21 Şubat 2007 tarihinde Dünya Anadili kutlamalarında bildiriler yaydığı için gözaltına alınmış ve bir aydan sonra teminat karşılığında serbest bırakılmıştı. Uluslararası Af Örgütü, bu konuda yayınladığı raporda Sadıki'yi vicdan mahpusu ilan ederek bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulunmuştu.

Ramin Sadıki'nin kardeşleri olan ve aynı günlerde gözaltına alınan İbrahim ve Mehmet Sadıki, kısa bir süre önce 30 bin dolar teminat karşılığında serbest bırakılmışlardı.

İran'da son bir ay içinde biri internet gazetecisi olan üç siyasi tutuklu, Ümidrıza Mirsayafi, Emir Hüseyin Saran ve Ali Baduzade, hapishanede hayatını kaybetti.

Devamını oku...

21 Mart 2009 Cumartesi

Tanınmış Aktivist Abbas Lisani'ye Yönelik Baskılar Artıyor

Güney Sesi: 19 Mart Perşembe günü Azerbaycanlı aktivist Abbas Lisani, Erdebil eyaletinin güvenlik şurası tarafından gönderilen bir ihtarnameyle dükkanının Türkçe ismini değiştirmesi konusunda uyarıldı.

Gönderilen uyarıda Lisani'nin sahibi olduğu dükkanın ismi 21 Mart Cumartesi gününe kadar değiştirilmediği halde, güvenlik memurlarının bu dükkanı kapatacakları duyuruldu.

Bunun üzerine Abbas Lisani, adını Köroğlu destanının Azerbaycan uyarlamasından alan "Çanlıbel" adlı dükkanının ismini hiçbir şekilde değiştirmeyeceğini açıkladı.

Bir süre önce Erdebil şehrinin inkılap mahkemesi tarafından 5 yıl sürgünde hapis cezasına çarptırılan Azerbaycanlı kültürel aktivistler "Azerbaycan Milli Hareketi" ve "Çanlıbel" adlı yasadışı teşkilatlara üye olmakla suçlanmış ve Abbas Lisani'den bu teşkilatın başkanı olarak bahsedilmişti.

Azerbaycanlı aktivistler İran'da bu isimde herhangi bir parti veya teşkilat olmadığını açıklamış ve Erdebil eyaletinin güvenlik kurulunun bu uyarısının, Abbas Lisani'ye "yasadışı teşkilat kurmak" suçlamasıyla ağır cezalar verilmesine zemin hazırlamak amacını taşıdığı belirtilmiştir.

İran'da Azerbaycanlıların en tanınmış aktivistlerinden biri olan Abbas Lisani, 29 Ekim 2008 tarihinde 30 aylık hapis cezası sona erdikten sonra Yezd Hapishanesinden serbest bırakılmıştır.

Çeşitli kaynakların verdiği bilgilere göre son aylarda İran Azerbaycanının birçok şehrinde Türkçe adlı mekanlara yönelik kısıtlamalar artmakta ve bu mekanların birçoğu tek bir uyarıdan sonra kapatılmaktadırlar.

Bu baskılar, geçtiğimiz yıl Azerbaycanlı milletvekillerinin "Mağaza isimlerinde ve tabelalarda Türkçe isim kullanma yasağı"na itirazı sonucu, bu kanunun lağvedilmesine rağmen uygulanmaktadır.

Devamını oku...

ADAPP Yıllık raporu :İnsan Hakları Durumunun İncelemesi - 1387 Güneş Yılının (2008-2009) Rapor

Azerbaycanlılar, İran nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturmalarına rağmen en temel insani haklarından mahrumdurlar. Anayasada çeşitli etnik grupların anadilde eğitim başta olmak üzere temel haklarının koruma altına alınmasına rağmen İran devleti ülkedeki Fars olmayan miletlerin kültürel ve dil haklarını yok saymaktadır. Bu tutumun bir sonucu olarak Azerbaycan eyaletleri kültürel ve ekonomik olarak azgelişmiştirler. ülkenin en önemli tarım merkezlerinin Azerbaycan bölgesinde olmasına rağmen, devlet desteğinin yetersizliği ve yatırımların sınırlandırılması kalkınmayı engellemektedir. öte yandan Azerbaycanlıların, Azerbaycan Türkçesinde basın-yayın dahil olmak üzere kültürel faaliyetlerine büyük engeller getirilmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan Türkçesinde yayınlanan dergilerin birçoğu kapatılmıştır. Güvenlik ve yargı birimlerinin giderek artan baskısıyla karşı karşıya olan Azerbaycanlı aktivistler keyfi olarak tutuklanmakta, bu süre boyunca avukatları ve aileleriyle görüştürülmemektedirler. Gözaltı sürecinde güvenlik memurları tutuklulara işkence ve kötü muamele uygulayarak onları asılsız suçlamaları kabul etmeye zorlamakta ve bu itiraflar sonucunda aktivistlere ağır cezalar verilmektedir.

Azerbaycanlı Aktivistlerin Şüpheli ölümleri:
Son yıllarda İran devlet güvenlik güçleri bir çok Azerbaycanlı aktivisti hiçbir uyarı yapmadan tutuklamıştır. Aileleri, aktivistlerin gözaltına alınma nedeni ve tutuldukları yer konusunda bilgilendirilmemekte, ya da ancak haftalar geçtikten sonra bilgi verilmektedir. İran hapishanelerindeki siyasi tutukluların büyük çoğunluğu işkenceye maruz kalmakta ve bu işkenceler sonucunda gözaltında hayatını kaybedenler olmaktadır.

11 Haziran 2008 tarihinde, iki hafta önce bir gösteri sonrası gözaltına alınmış olan 26 yaşındaki Azerbaycanlı aktivist Ferhad Mohseni'nin cesedi Tebriz Parkındaki göl kenarında bulunmuştur. Yetkililer ailenin otopsi talebini reddetmiş ve cenaze hemen defnedilmiştir.

Azerbaycanlı yazar ve kültürel aktivist Gulamrıza Emani, 24 Ekim 2008 tarihinde iki kardeşiyle birlikte bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Birçok Azerbaycanlı aktivist, İran devlet yetkililerinin bu kazanın sorumlusu olduklarına inanmaktadır. Emani ilk olarak 2000 yılında tutuklanmış, üç yıl hapis cezasını çektikten sonra serbest bırakılmıştı. 2006 yılının Mayıs ayında, devlet tarafından yönetilen "İran" gazetesi Azerbaycan Türklerini hamamböceklerine benzeten ve onların neslini tüketme yollarını karikatürlerle anlatan bir yazı yayınlamış, bunun sonucunda Azerbaycanlıların yaşadığı birçok şehirde geniş protesto gösterileri düzenlenmiştir. Emani bu protesto gösterilerine katılmış ve üç ay boyunca Tebriz şehrinin İstihbarat Teşkilatı merkezinde ve Tahran'daki Evin Hapishanesinde gözaltında tutulmuştu. Şehnaz Gulami ve Muhammed Rıza Levayi dahil birçok Azerbaycanlı gazeteci, Emani'nin ölümünü araştırmak için bir komite kurulması çağrısında bulunmuş, ancak bu çağrı gazetecilerin de gözaltına alınmasıyla sonuçlanmıştır.

Tahran Recayi üniversitesi öğretim üyesi Mühendis Abdullah Abbasi Cavan ve yeğeni Hüseyin Hüseyni, 13 Kasım 2008 tarihinde Azerbaycanlı meşrutiyet dönemi kahramanı Settar Han'ı anma merasiminde gözaltına alınmıştırlar. Yetkililer gözaltına alınanların ailelerine yaklaşık 40 gün boyunca hiçbir bilgi vermemiş ve aktivistler daha sonra teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakılmışlardır.

Azerbaycanlı kültürel aktivist Vedud Esedi 22 Temmuz 2008 tarihinde Reşt şehrinin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmıştır. Yetkililer ailesine, Esedi'nin gözaltına alınma sebebi ve tutulduğu yerle ilgili bilgi vermekten kaçınmışlardır.

Azerbaycanlı Aktivistlere Ağır ve Adaletsiz Hükümler Verilmektedir:
İran mahkeme yetkilileri Azerbaycanlı aktivistleri yıldırmak için son derece ağır hükümler çıkarmakta ve bu hükümler kimi zaman ülkenin kendi kanunlarıyla bile çelişmektedir. Aktivistler çoğunlukla "rejim aleyhine propaganda yapmak", "genel düzeni ihlal etmek" ve "milli güvenlik aleyhine faaliyet etmek" gibi suçlamalarla yargılanmakta, ancak verilen cezalar orantısız ve çoğu zaman tamamen ilgisiz olmaktadır. Sonuç olarak, yargılanma biçimleri ve verilen cezalar adaletsizcedir.

İran'da önde gelen Azerbaycanlı aktivistlerden Abbas Lisani (Leysanlı), devlet gazetesinin hakaret içerikli karikatürüne karşı protesto gösterilerine ve Azerbaycanlıların diğer kültürel törenlerine aktif katılımı, Azerbaycan Türkçesinde takvim yayınlaması ve Türkçe şiirler seslendirmesi nedeniyle defalarca tutuklanmıştır. Abbas Lisani, bu faaliyetleri nedeniyle 8 ayı sürgünde geçen 30 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Güvenlik güçlerinin diğer aktivistlere, özellikle de halen gözaltında tutulan Ramin Sadıki'ye, Abbas Lisani ve ailesine karşı asılsız suçlamaları kabul etmeleri için işkence ettiği bildirilmektedir.

Erdebil şehrindeki Azerbaycanlı kültürel aktivistler Behruz Alizade, Vedud Saadeti, gazeteci Rehim Gulami, Hüseyin Hüseyni ve Erdeşir Kerimi, 2 Şubat 2009 tarihinde beş yıl sürgünde hapis cezasına çarptırılmışlardır. Bu aktivistlerin suç dosyasında "çanlıbel" adlı yasadışı bir topluluktan söz edilmiş, ancak daha sonra çeşitli kaynaklar tarafından İran'da böyle bir topluluğun olmadığı, çanlıbel'in Abbas Lisani'nin Erdebil'deki dükkanının adı olduğu belirtilmiştir.

Azerbaycanlı insan hakları savunucusu ve gazeteci Said Metinpur, 278 gün boyunca, Türkiye'deki bir insan hakları konferansına katılımı nedeniyle gözaltında tutulmuştur. Bu süreçte avukatıyla ve ailesiyle görüşmesine izin verilmeyen Metinpur, daha sonra tam 650 bin dolarlık teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakılmış ve mahkeme tarafından sekiz yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Metinpur, birçok gazeteci ve insan hakları savunucusuna karşı da yöneltilen "İran'a karşı olan ülkelerle işbirliği yapmak" suçlamasıyla yargılanmıştır.

Azerbaycanlı öğrenci aktivistler Seccad Radmehr, Feraz Zehtab, Aydın Haceyi, Emir Merdani, İhsan Necefi ve İsfahan Malik Eşter üniversitesi öğrencisi Mecid Makuyi "ülke güvenliği aleyhine faaliyet eden yasadığı topluluklar kurmak veya üye olmak" suçlamasıyla mahkemeye çıkarılmışlardır. Bu aktivistlerin tamamı, Azerbaycan öğrenci hareketiyle ilgili bir webblog'un (internet günlüğü) yazarlarıydılar. öğrenciler, çıkarıldıkları mahkemede birer yıl hapis ve iki yıl şartlı hapis cezalarına çarptırılmışlardır.

Gözaltında İşkence ve Kötü Muamele:
Azerbaycanlı aktivistler, anayasadada güvence altına alındığı gibi, tutuklanma ve baskı görme tehlikesi olmadan şiddet içermeyen kültürel faaliyetlere katılma haklarını talep etmektedirler. Ancak devlet yetkilileri bu haklara saygı göstermeyi reddetmekte ve insanları keyfi gözaltılar ve işkenceler ile tehdit etmektedir. Gözaltına alınan aktivistlerin neredeyse tamamı psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kalmakta ve bu işkenceler altında asılsız suçlamaları itiraf etmeye zorlanmaktadırlar. Bu asılsız itiraflar aktivistlere karşı verilecek ağır hükümler için bahane olarak kullanılmaktadır.

Azerbaycanlı aktivistler Leyla Haydari, Behruz Seferi, avukat Salih Kamrani, Ali Rıza Metinpur, Said Metinpur, Jelil Ganilu ve mühendis Abdullah Abbasi Javan, Tahran'ın Evin hapishanesinin istihbarat teşkilatı kontrolünde bulunan 209. bölümünde aylarca gözaltında tutulmuşlardır. Bu aktivistler İran devlet televizyon kanalından Amerika Birleşik Devletlerine casusluk yaptıklarına dair asılsız itiraflar vermeleri için şiddetli işkenceler görmüşlerdir. Güvenlik güçlerinin, tutuklular üzerindeki psikolojik baskıyı arttırmak amacıyla yemeklerine çeşitli kimyasal maddeler yerleştirdiği bildirilmiştir.

İnsan hakları savunucusu avukat Hamid Valayi, istihbarat bakanlığının tecrithanesinde gözaltında tutulurken elektrik şoku ve tek ayağından tavana asılmak dahil olmak üzere şiddetli işkencelere maruz kalmıştır. Bu işkenceler sonucunda dört dişi ve sağ bacağının kemikleri kırılmış, kafatasında ise hasar meydana gelmiştir.

öğrenci aktivistler Seccad Radmehr, Feraz Zehtab, Aydın Haceyi, Emir Merdani, İhsan Necefi ve Mecid Makuyi üç ay boyunca gözaltında tutulmuş, bu süre boyunca elektrik şoku verilerek ve vücutlarında sigara söndürülerek işkence gördükleri bildirilmiştir.

Başka bir öğrenci aktivist olan Hadi Hamidi Şafik 17 aylık tutukluluk döneminde işkenceye maruz kalmış, bu işkenceler sonucunda parmakları kırılmış ancak tıbbi yardım görmesi engellenmiştir.

Kültürel aktivist Hasan Asadi, sorgulamalar sırasında gördüğü işkenceler sonucunda birkaç kez komaya girmiş ve sağlık durumu, acilen hastaneye kaldırılmasını gerektirecek ölçüde kötüleşmiştir. Hapishanede Asadi'nin el tırnaklarının çekildiği ve parmaklarının kırıldığı rapor edilmiştir.

Uzun Süreli ve Keyfi Gözaltılar:
Azerbaycanlı aktivistler keyfi olarak gözaltına alınmakta ve buna dair hiçbir uyarı yapılmamaktadır. İran kanunlarına göre gözaltı süresinin en fazla iki gün olmasına rağmen, aktivistler aylar boyunca suçlamaları belirtilmeden gözaltında tutulmaktadırlar. Son yıllarda gerçekleşen bazı gözaltı vakaları şunlardır:

Mühendis Abdullah Abbasi Cavan 13 Kasım 2008 tarihinde Azerbaycanlıların tarihi kahramanı Settar Han'ı mezarı başında anma merasimine katılırken gözaltına alınmış ve Tahran'ın Evin Hapishanesinde tam 131 gün boyunca gözaltında tutulmuştur. Bu aktivist daha sonra teminat karşılığında serbest bırakılmış, ancak gözaltı sebebi resmi olarak açıklanmamıştır.

Azerbaycanlı kültürel aktivistler Ali Rıza Serrafi, Hasan Raşidi, Said Muğanlı ve Mehdi Naimi diğer 15 aktivistle beraber 10 Eylül 2008 tarihinde Tahran'da bir iftar yemeğinde gözaltına alınmış, suçlamaları belirtilmeden ve avukatlarıyla görüştürülmeden geçen 57 günlük gözaltından sonra teminat karşılığında serbest bırakılmışlardır.

Azerbaycanlı insan hakları savunucusu avukat Salih Kamrani, "İslam Cumhuriyeti aleyhine propaganda" suçlamasıyla yargılandığı mahkemede beş yıl ertelenmiş hapis cezasına çarptırılmıştır. Kamrani 2007 yılının Ağustos ayında gözaltına alınarak aylar boyunca bir hücrede tutulmuş, aynı yılın Aralık ayında yaklaşık 190 bin dolar teminat karşılığında serbest bırakılmıştır.

İran Yargı Sisteminin Azerbaycanlı Aktivistlerin Davalarına Karşı Kanunsuz Tavrı:
Azerbaycanlı aktivistlerin mahkemeleri kapalı olarak görülmekte ve avukatların katılımına nadiren izin verilmektedir. Yetkililer avukatları Azerbaycanlı aktivistleri savunmamaları konusunda uyararak geri çekilmeye zorlamaktadırlar. Gözaltına alınanların aileleri, aktivistleri görememekte ve basın yayın kuruluşlarına, özellikle de yabancı gazetecilere bilgi vermemeleri konusunda tehdit edilmektedirler.

Azerbaycanlı öğrenci aktivist Esger Ekberzade 10 Aralık 2008 tarihinde "milli güvenlik aleyhine faaliyetlere katılmak" suçlamasıyla Erdebil şehrinin İnkılap Mahkemesinde yargılanarak beş yıl sürgünde hapis cezasına çarptırılmıştır. Ekberzade, mahkemede kendini savunmasına izin verilmediği ve istihbarat teşkilatının suçlamalarını kabul edip etmediğinin sorulmadığını belirtmiştir. Avukat katılımının olmadığı mahkeme celsesi sadece 10 dakika sürmüştür.

Azerbaycanlı Dini Azınlıkların Durumu:
İran'ın resmi dini Şii İslamdır ve ülkede dini azınlıkların çeşitli yönlerden ayrımcılığa uğradıkları bildirilmektedir. Hem etnik hem de dini olarak azınlık sayılan topluluklar ise iki kat baskıya maruz kalmaktadırlar. Azerbaycanlıların çoğunluğu, tıpkı Farslar gibi Şii Müslümandırlar, ancak İran Azerbaycanlılarında "Küresünni" olarak adlandırılan Sünni Müslümanlar ve Ehl-i Hakk olarak da bilinen Aleviler de bulunmaktadır. İran güvenlik güçleri dini azınlıkların köylerine sık sık baskınlar yapmakta, köylülere ateş açmakta ve kendini savunmaya çalışanları tutuklamaktadırlar.

Batı Azerbaycan eyaletinin Urmiye Hapishanesinde tutuklu bulunan 27 yaşındaki Alevi inançlı Mehdi Kasımzade 28 Şubat 2009 sabahı idam edilmiştir. Mehdi Kasımzade, Sehend Ali Muhammedi, Bahşali Muhammedi, İbadullah Kasımzade ve Yunis Agayan, 2004 yılının yaz aylarında Miyandoab şehrinin Alevi üçtepe köyünde güvenlik güçleri ve köylüler arasında çıkan çatışmada tutuklanmış ve idam cezasına çarptırılmışlardır. Alevi mahpuslar "Allah'a karşı çıkmak ve kafirliği yaymak", "silah taşımak ve kullanmak" ve "dini lidere saygısızlk etmek" suçlamalarıyla yargılanmıştırlar. Temyiz Mahkemesi Sehend Ali Muhammedi, Bahşali Muhammedi ve İbadullah Kasımzade'nin idam cezalarını kaldırarak 13 yıl sürgünde hapis cezasına çevirmiş, ancak Mehdi Kasımzade ve Yunis Agayan'ın idam hükümleri geçerliliğini korumuştur.

Mehdi Kasımzade'nin idam hükmünün infaz edilmesinden sonra insan hakları savunucuları diğer mahpus Yunis Agayan'ın (26) her an idam edilebileceğine dair uyarıda bulunmuşlardır.

14 Ocak 2009 tarihinde İran polisi, Urmiye şehrinin Sünni inançlı Kızıl Heneye (Hanegah-i Sorh) köyünün sakinlerine ateş açmıştır. Kızıl Heneye'deki Sünni Azerbaycanlı köylüler, yeraltı su kaynaklarının yönünün sanayide kullanılmak üzere değiştirilmesini protesto etmek için Urmiye-Salmas yolunu kapatmış, bu protesto polisin silahsız köylülere ateş açması ve göz yaşartıcı gazla saldırmasıyla sonuçlanmıştır. Aralarında yaralıların da bulunduğu 30 kişiden çok köylü gözaltına alınmış ve yaralılar ancak 5 saat geçtikten sonra aşırı kan kaybı nedeniyle hastaneye kaldırılmışlardır. "Devlet görevlilerine karşı isyan etmek" ve "Umumi düzeni ihlal etmek" ile suçlanan köylüler 10 gün boyunca sorgulanmış ve işkence gördükleri bildirilmiştir.

Süleyman İbrahimi, Muhammed Samedzade, Murtaza Caferi, Allahverdi Aslani, Muhammed Manafzade, Eyyüb Azizpur, Ekber Rüstemi, Mirac Alipur, Said Caferpur, Mecid Gulizade ve Ziyad Caferpur adlı köylüler 74 kırbaç, iki yıl hapis ve Minab şehrine (İran'ın güneyi) sürgün cezalarına çarptırılmışlardır. Diğer tutuklular Barzad Nezami Afşar, Megdad Nezami Afşar ve Muhammed Eşrefi 6 ay hapis cezasına, Behruz Mecidi ise 74 kırbaç ve bir yıl sürgünde hapis cezalarına çarptırılmışlardır.

Azerbaycanlı Aktivistlerin Yüksek Lisans Eğitimi Görmeleri Engellenmektedir:
Azerbaycanlı öğrenci aktivistlerin, 4 yıllık lisans eğitimlerini gördükten sonra yüksek lisans eğitim programlarına katılımları engellenmekte, bazı aktivistler ise üniversitelerden uzaklaştırılmakta veya ihraç edilmektedirler. Samed Paşayi, Nadir Mehdi Karabağ, Mehdi Hacmuhammedi ve Yaşar Keremi, öğrenim hayatına devam etmekten men edilen aktivistlerden bazılarıdırlar.

Azerbaycan Türkçesinin Kullanımına Kısıtlamalar Getirilmektedir:
Anayasada Farsça dışındaki yerel dillerde eğitim ve basın yayın faaliyetlerine izin verilmiş olmasına rağmen, Azerbaycan Türkçesinde eğitim talepleri İran devleti tarafından sürekli reddedilmektedir. Bu anayasal hak talepleri devlet tarafından şiddetle bastırılmaktadır.

Azerbaycanlıların çoğunlukta olduğu şehirlerde bile devlet yetkilileri mağaza ve dükkanlara Azerbaycan Türkçesinde isimlerin verilmesini engellemektedir. Güvenlik görevlileri bu dükkan ve mağazaların sahiplerini Farsça bir isim seçmeleri konusunda uyarmakta, zaman zaman isim tabelalarına zarar vermektedir.

Bu baskılar, geçen yıl Azerbaycanlı Meclis üyelerinin bu kanuna karşı çıkması ve İran İktisat Bakanlığının Türkçe isimlere izin vereceğini duyurmasına rağmen devam etmektedir.

Okuma Yazma Oranlarının Düşüklüğü:
İran Devlet İstatistiklerine göre okuma yazma oranlarının en düşük olduğu bölgeler Fars olmayan etnik toplulukların yoğun olduğu eyaletlerden oluşmaktadır.

Azerbaycan bölgesi, Beluçistan ve Kürdistan eyaletlerinden sonra okuma-yazma oranlarının en düşük olduğu bölgedir.

Resmi Basın Yayın Organlarının Azerbaycanlılara Karşı Tavrı:
İslam Devriminin birkaç yıl öncesinden beri resmi basın yayın organlarının Fars olmayan topluluklara karşı sergilediği saldırgan tavır, bugün hala devam etmektedir.

12 Mayıs 2006 tarihinde resmi "İran" gazetesinin haftasonu (Cuma) ekinde, Azerbaycan Türklerini hamamböcekleri olarak gösteren ve onların soyunu tüketme yollarını karikatürlerle gösteren bir yazı yayınlandı.

Yine devlet tarafından yönetilen Şark gazetesinde ise, Azerbaycanlıların 1906-1914 yıllarındaki meşrutiyet dönemi kahramanı Settar Han'ı bir "eşkiya" olarak nitelendiren bir makale yayınlanmıştır.

Azerbaycan Türkçesinde Yayın Engellenmektedir:
Azerbaycanlıların İran nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturmalarına rağmen, gün boyu Azerbaycan Türkçesinde yayın yapan hiçbir Televizyon Kanalı yoktur.

Azerbaycan Türkçesindeki Dergiler Kapatılmaktadır:
Geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan Türklerinin edebiyat ve tarihine yer veren birçok dergi, devlet yetkilileri tarafından kapatılmıştır.

Anadilinin önemi ve kadın hakları dahil birçok konuda yazıların yayınlandığı, Farsça ve Azerbaycan Türkçesi olmak üzere iki dilde yayın yapan aylık "Dilmac" dergisi, 2007 yılının Eylül ayında kapatılmıştır. 1998 yılından itibaren Azerbaycan Türkçesi ve Farsça olarak yayınlanan ve Azerbaycanlıların sorunlarına yer veren "Sedaye Urmiye" (Farsça: Urmiye'nin Sesi) dergisi de aynı yılın yaz aylarında kapatılmıştır. "Navid Azerbaycan", "Şems-i Tebriz", "Vervay" ve "Azerabadegan", geçtiğimiz yıllarda yayını durdurulan dergilerden bazılarıdır.

öte yandan Azerbaycanlı üniversite öğrencilerinin yayınladığı öğrenci dergileri devlet yetkililerinin baskılarına maruz kalarak kapatılmaktadır. Bulud, Ulus, Nesim, Araz, özlük, Uyanış, Settar Han, Kimlik, Yoldaş, Güneş, Yaprak, Telenger, Yeşil Yol, Anayurd, Açık Söz, Sayan, Işıl Ay ve Heleç, kapatılan öğrenci dergileridir.

Azerbaycanlıların Kültür ve Sanat Aktivitelerine Karşı Yasaklamalar Getirilmektedir:
Azerbaycanlı sanatçılar İran devlet yetkililerinin kültürel aktivitelere getirdikleri yasaklamalarla karşı karşıyadırlar. Tebriz şehrinde Azerbaycanlı müzisyen Hasan Demirçi'nin müdürü olduğu Azerbaycan Müzik Okulu, 11 Mart 2009'da güvenlik memurları tarafından kapatılmıştır. Azerbaycan müzik okulu daha önce 2007 yazında da kapatılmış, ancak adalet divanının kararıyla tekrar açılmıştı. Doğu Azerbaycan eyaletinin Miyane şehrinde, Azerbaycan müzik albümleri ve kitaplarının satıldığı 'El Sesi' * mağazası ise 2007 yılının yazında kapatılmış, yetkililer bu kararın mağazanın Türkçe isminden kaynaklandığını belirtmişlerdir.

Azerbaycan Türkçesinde Kitap Yayınlarına Yasaklamalar Getirilmektedir:
İran devleti genel olarak Azerbaycan Türkçesinde yazılan veya Azerbaycan tarihi, kültürü ve Azerbaycanlıların sorunlarıyla ilgili olan kitapların yayınlanmasına izin vermemektedir. Nadiren bu tür kitapların yayınlanması için izin alınsa da, kitabın diğer baskılarının yayınlanması engellenmektedir.

İnternet Siteleri ve Blogların Sansürlenmesi:
İran devleti, tıpkı çin örneğinde olduğu gibi, halkı devlet tarafından onaylanmayan haber ve yazıları okumaktan alıkoymak amacıyla internet siteleri ve blogları(web günlüğü) sansürlemektedir. İran'da birçok insan hakları sitesine erişim engellenmiştir ve Azerbaycanlıların sorunlarını anlatan internet siteleri ve bloglar İran'da sansürlenmektedir.

Azerbaycanlıların Tarihi Alanları Devlet Tarafından Hedef Haline Getirilmektedir:
Azerbaycanlılar için son derece önemli olan tarihi alanların kaderi İran devletinin şehir planlamasının ellerindedir. Bu alanların birçoğu yüksek binalar arasında kaybolmuştur. Azerbaycanlıların tarihi alanları korunmamakta ve çevrelerinde yapılan inşaat çalışmaları bu alanlarda kalıcı hasarlar meydana getirmektedir.

Ortadoğunun en meşhur alışveriş alanlarından biri olan Doğu Azerbaycan eyaletindeki Tebriz Pazarının yakınında yapılan inşaat, bu alanın tarihi çehresini tamamen değiştirmiştir.Tebriz şehrinin tarihi 'Erk Kalesi' de yakınında yapılan inşaatın tehditi altındadır. Bu inşaatların neredeyse tümü devlet tarafından kontrol edilmekte ve tepkilere rağmen çalışmalar durdurulmamaktadır.

Azerbaycanlı Aktivistlerin Siyasi Parti Kurmaları Engellenmektedir:
Azerbaycanlı aktivistlerin, siyasi kuruluşlar ya da partiler oluşturarak demokratik haklarını kullanmaları engellenmektedir. Bu tip kuruluşlar devlet tarafından kapatılmakta ve üyeleri tutuklanarak ağır cezalara çarptırılmaktadırlar.

Bölgede Yatırımlar Kısıtlanmaktadır:
Devlet yatırımları, İran ekonomisinin %90'ınını oluştursa da bu yatırımlar ülke genelinde son derece adaletsizce dağılmıştır. En büyük yatırımlar ülkenin merkezi eyaletlerine yönelirken, Fars olmayan etnik toplulukların yoğunlukta bulunduğu bölgeler bu yatırımlardan mahrumdurlar.

özellikle İran-Irak savaşından sonra Azerbaycan eyaletlerinin ekonomik kalkınması, İran'ın merkezi eyaletlerine yoğunlaşan devlet tarafından ihmal edilmiştir. Devlet, Azerbaycan bölgesine yönelmek isteyen özel yatırımcılardan ağır vergiler isteyerek bölge kalkınmasına engel olmaktadır.


Notlar:

* Güneş Takviminin kullanıldığı İran'da 20-21 Mart (Nevruz), yılın ilk günüdür. 20 Mart 2009 tarihi itibariyle İran'da 1387 yılı bitmiş, 1388 yılı başlamıştır.

* El, Azerbaycan Türkçesinde yurt anlamına gelmekte, Türkiye Türkçesindeki il sözcüğüne benzemektedir.

Devamını oku...

18 Mart 2009 Çarşamba

"Onlar İslam Adı Altında Bize Pan Farsizmi Dayatıyorlar"

8 Mart 2009- Azerbaycan Azadlıq Radyosu- Hatice İsmayılova

İran'da Azerbaycanlı insan hakları aktivisti Vedud Esedi, kendisi hakkında verilen mahkeme kararına karşı temyiz başvurusunda bulundu. Ancak Esedi, İran mahkemesinin bu başvuruyu dikkate almayarak kendisini hapsedeceğini belirtiyor.

Vedud Esedi, tutuklanmadan önce Azerbaycan'ın Azadlıq radyosuyla bir röportaj gerçekleştirdi:

-Sizin hükmünüz okundu mu?
-Evet, mahkeme kararı 10 gün önce açıklandı. Bir yıl hapis cezası verildi. Reşt İnkılap Mahkemesi, beni sistem aleyhine propaganda yapmakla, bu düzenin İslami hükumet değil, Fars hükümeti olduğunu, zalim ve faşist bir sistem olduğunu söylemekle suçluyor. İki arkadaşım olan Hüseyin ve Muhsin Rehimi de benimle birlikte tutuklanmıştı, Hüseyin'e 6 ay hapis cezası verilmiş, kardeşi Muhsin'in hükmü henüz belli değil.

Peki onlar neden mahkemeye çıkarıldılar?
-Onlar da aynı suçlamalarla yargılandılar. Biz Türkler her zaman İslam'a uyduk, İran'ın nüfusunun yarısını Türkler oluşturuyor. Ama onlar islam adı altında bizi Farslaştırmaya çabalıyorlar. Biz kendi ana dilimizde eğitim görme hakkından, bu dilde okuyup yazmaktan mahrumuz.

Oysa Fars dilini ve kültürünü uluslararası camiada tanıtmak ve yaymak amacıyla yüzlerce okul açılıyor, veya yalanlarla dolu İran Tarihi kitapları yazarak bunları dünyanın her yerindeki kitaplıklara hediye ediyorlar.O kitaplarda Türkler barbar, vahşi ve geri kalmış bir millet olarak gösteriliyor ama Azerbaycanın yeni nesli olarak biz artık buna göz yumamıyoruz.

30 yıl önce İslam devriminde Tebriz ve diğer Azerbaycan şehirleri olarak ayağa kalkıp İslam bayrağı altında,kardeşçe yaşayarak milletimizi geliştireceğimiz umuduyla Şah Pehlevi rejimini yıktık. Bu kadar şehit verdik, milletimiz devrim yolunda çarpıştı ama bu fedakarlığın cevabını hiçbir zaman alamadık. Milletimizin kendi ana dilinde tek bir okulu bile yok.Faal gençlerimizi bilinmeyen yerlerde gözaltında tutup, mahkemelere çekip, hapishanelerde çürüterek geride analarını,bacılarını gözüyaşlı halde bırakıyorlar.

Benim sisteme karşı çıktığımı söylüyorlar, oysa ben sadece milli haklarımı talep ettim. Eğer milli hukuku talep etmek sisteme karşı çıkmak oluyorsa, demek ki sistem benim haklarımı çiğniyor.


Türkler Hangi Kitaplarda Aşağılanıyorlar?
-İran'da bütün tarih kitaplarında Türkler aşağılanıyor ve özellikle lise kitaplarında, Türkler ve Türk hükümdarları barbar, vahşi ve geri kalmış topluluklar, Fars hükümdarları ise insan haklarını koruyan önderler olarak tanıtılıyorlar. İran'ın İsfahan, Şiraz, Tahran gibi bir çok şehri Safeviler döneminde geliştirildi, neden şimdi Türk tarihine böyle iftiralar atıyorlar? Bizim tarihimizin aşağılanması Rıza Şah Pehlevi döneminde başladı ve hala da devam ediyor. O zamanlar analarımızın Azerbaycan Türkçesinde ninniler söylemesi bile yasaktı, çocuklara Türkçe isimler koyulamazdı. Bunu da belirtmeliyim ki, İran'da Türklerin yaşadığı bölgelerin ekonomik durumu oldukça kötü. Reşt şehrinin yarısından çoğunu Azerbaycan Türkleri oluşturuyor, ama onlar bir parça ekmeğe bile muhtaç durumdalar. Bizim ne suçumuz var ki kendi vatanımızda bir lokma ekmek bulamıyoruz, şehirlerimiz, caddelerimiz harabe halinde...

İran'ın hükümetinde birçok Azerbaycan Türkünün olduğu, bu yüzden de İran'da Türklerin durumunun kötü olmadığı söyleniyor, bu konuda fikriniz nedir?

-"Azerbaycan Türklerinde bir deyim var, derler ki "vatanı, milleti için yüreği yanmayan insan, han olsa, sultan olsa ne fayda..". Evet, dediğiniz doğrudur, İran nüfusunun çoğunluğu, 30 milyondan fazlası Türktür. Dikkat ederseniz İran'ın futbolcusundan, askerine, siyasetçisine kadar hepsi Türktür. Ancak ne yazık ki, zihniyet Fars zihniyetidir, o yüzden de onların hepsi bu sistemin hizmetindedirler.

Dini lider Ayetullah Hamaney yaptığı konuşmalarda "Azerbaycan uyanıktır, inkılabın arkasındadır" diyor. Ama Afganistan'ın cumhurbaşkanı İran'ı ziyaret edince onunla baştan sonra Fars dilinde konuşup, Azerbaycan cumhurbaşkanı gelince çevirmen kullanıyor, oysa o Azerbaycan Türkçesini gayet iyi biliyor.

Lise kitaplarında Timur Han'ın Firdevsi'nin mezarını açtırıp, oranın gül bahçesi olduğunu gördüğü, kendi babasının mezarlığının ise kanlar içinde olduğu yazılıyor.Bu hangi kaynakta doğrulanmış, hepsi yalan ve uydurma.. Firdevsi'nin İran ile Turan arasındaki savaş anlattığı Şehname destanında da Türkler aşağılanarak Fars propagandası yapılıyor. Bütün bunlar hayal kırıklığı oluşturuyor ve onların dayattığı sözde İslamın arkasında ben iyi bir siyaset görmüyorum.

Sizi ne zaman gözaltına aldılar?
-Düğünümden hemen sonra.

Verilen hükümde, düğününüzde Azerbaycan Türkçesinde şarkılar çalındığı iddia edilmiş, doğru mu?
-Aslında bu tutuklamanın nedenleri daha önceye dayanıyor. Ben Erdebil üniversitesinde okurken "Seher" adlı bir derginin yayın yönetmeniydim, burda milli kültürümüzü ve unutulmuş folklorumuzu öğreniyorduk. Bizi tutuklayamıyorlardı çünkü kanunsuz birşey yapmıyorduk. Üniversiteden dönüp geldiğimdeyse Ettelaat (istihbarat ve güvenlik bakanlığı) memurları beni tutuklamak için düğünümü beklediklerini açık açık söylediler.

Biz ne dine karşıyız, ne de kendimizden başka bir millete düşmanlığımız var. Sadece biz de insanız, bizim de dilimiz var, haklarımızı elimizden almayın diyoruz.
Eğer zülmle, hapsetmekle siyaset olsaydı o zaman bizim yaşadığımız topraklara bir kapı koyup "Azerbaycan Zindandır" demeleri gerekirdi.

Siz hangi alanda eğitim gördünüz?
-Ben geomorfoloji bölümü mezunuyum. Önce Erdebil şehrinde okudum, daha sonra Reşt'e dönüp burda devam ettim. Üniversiteyi bir yıldır bitirdim, 29 yaşımdayım, eğer yüksek öğrenim görmeme karşı engel çıkarılmazsa eğitim hayatımı devam ettirmek istiyorum.

Mahkemeye temyiz başvurusunda bulunacak mısınız?
-Arkadaşlarım avukat tutmamı söylediler ama burda mahkemelerin nasıl çalıştığı belli. Bizim haklarımız Kuran'ı Kerim'de tanınmıştır. İran İslam Cumhuriyetinin Anayasasının 19. maddesinde de, herkesin kanun önünde eşit olduğu yazılmıştır. Ama onlar kendi yazdıkları kanunlara bile uymuyorlar.

İddianamede ben İran devletinin faşist bir hükumet olduğunu söylemekle suçlanmışım, bu iftiradan başka bir şey değil. Peki şimdi beni hapse atmalarıyla mesele çözülebilir mi? Benim kardeşlerim,ailem, milletim ve vatanım var. Bırakın Azerbaycan milleti evlatlarının nasıl hapishanelerde çürütüldüğünü görsün. Temyiz mahkemesi için yazılı başvurumu hazırladım ama bunun hiçbir faydası olacağına inanmıyorum, onların verdiği karar zaten bellidir.

***

Erdebil Azad Üniversitesi İslami Öğrenci Birliğinin eski başkanı olan insan hakları savunucusu Vedud Esedi, öğrenci dergilerindeki yazılarıyla tanınıyor.

2006 yılının Mayıs ayında resmi "İran" gazetesinde Azerbaycan Türklerine yönelik hakaret içerikli yazı ve karikatürün yayınlanmasından sonra üniversitede başlatılan protesto gösterisine ve açlık grevine katılan Vedud Esedi bu dönemde tutuklanarak yaklaşık dört ay boyunca hakkındaki suçlamalar belirtilmeden gözaltında tutulmuştu.

İran İslam Cumhuriyeti Anayasasının 15. maddesi, ülkede yaşayan bütün halkların anadillerinde eğitim görerek kültürlerini koruma haklarını tanısa da bu madde Azerbaycanlılar için uygulanmıyor. İran'da çeşitli kaynaklara göre 20-35 milyon Azerbaycanlı yaşıyor.

Uluslararası Af Örgütü, İran'da milli hakları için mücadele eden Azerbaycanlı kültürel aktivistlerin İran'da çeşitli baskılara ve işkencelere maruz kaldıklarını ve bu aktivistlerin "vicdan mahpusu" sayıldıklarını belirtmiştir.


Devamını oku...

10 Mart 2009 Salı

İran'da Azerbaycanlı Siyasi Mahpusları Savunma Kuruluşunun (ADAPP) Aylık Raporu- Şubat 2009

İran'da Azerbaycanlı kültürel aktivistlere yönelik baskı ve keyfi tutuklamalar devam etmektedir. Keyfi tutuklamalarla karşı karşıya kalan aktivistler mahkemeye çıkartılmadan, haklarındaki suçlamalar belirtilmeden ve avukat tutma hakları verilmeden gözaltında tutulmaktadırlar.Bu süreçte güvenlik memurları tarafından tutuklulara çeşitli işkenceler uygulanmakta ve zorla alınan yalan itiraflar sonucunda ağır hükümler çıkarılmaktadır.

Gözaltına Alınanlar:
Erdebil şehrinin Ettelaat (istihbarat teşkilatı) memurları 5 Şubat 2009 tarihinde Ramin ve İbrahim Sadıki adlı Azerbaycanlı faalleri, ve 25 Şubat tarihinde de o günden beri takip altında olan Mehmet Sadıki'yi gözaltına almışlardır.
İbrahim Sadıki 2 hafta gözaltında tutulduktan sonra teminat karşılığında serbest bırakılsa da halen iki kardeşi Ramin ve İbrahim Sadıki, Erdebil şehrinin Ettelaat (istihbarat teşkilatı) sorgu merkezinde tutuklu bulunmaktadırlar. Avukat tutma ve aileleriyle görüşme hakları verilmeyen bu aktivistlere yönelik suçlamalar henüz açıklanmamıştır.
Aynı yerde gözaltında tutulan diğer mahpusların verdikleri bilgilere göre Sadıki kardeşlere, diğer Azerbaycanlı aktivistlerle ilgili yalan itiraf almak amacıyla ağır işkenceler uygulanmaktadır. Güvenilir kaynaklara göre adı geçen aktivistlere istihbarat teşkilatının sorgu merkezinde döverek ve elektrik şoku verilerek işkence edilmektedir.
Ramin Sadıki, daha önce 21 Şubat 2007 tarihinde Dünya Anadili kutlamalarında bildiriler yaydığı için gözaltına alınmış ve bir aydan sonra teminat karşılığında serbest bırakılmıştı. Uluslararası Af Örgütü, bu konuda yayınladığı raporda Ramin Sadıki'yi vicdan mahpusu ilan ederek bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulunmuştu.

Serbest Bırakılanlar:
Azerbaycanlı öğrenci ve kültürel aktivist Mehdi Nuri, 2 yıllık hapis süresinin sona ermesiyle 20 Şubat Cuma günü Tebriz Hapishanesinden serbest bırakılmıştır.
Mehdi Nuri 2006 yılının Mayıs ayında İran Azerbaycanlılarının devlet gazetesinde yayınlanan hakaret içerikli karikatürü protesto ettikleri dönemde Sulduz (Negde) şehrinde gözaltına alınmış ve birkaç ay sonunda teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakılmıştı.
25 Şubat günü ise Tahran Şehid Recayi Üniversitesi öğretim görevlisi ve Azerbaycanlı kültürel aktivist Mühendis Abdullah Abbasi Cavan, 105 günlük gözaltı döneminden sonra Evin Hapishanesinden serbest bırakılmıştır. Aslen Sulduz (Negde) şehrinden olan bu aktivist, yaşlı annesinin vefatından 2 gün sonra serbest kalmıştır.
ADAPP'ın kaynaklarına göre, Abbasi Cavan'ın serbest bırakılması için mahkemeye 70 bin dolar teminat ödenmiş ve bu aktivist Rey şehrinin İnkılap Mahkemesinin 11. Şubesi tarafından açılan suç dosyasında "düzen aleyhine propaganda" ile suçlanmıştır.
Mühendis Abdullah Abbasi Cevan, Azerbaycan milli kahramanı Settar Han'ı (İran'da 1906-1914 yıllarındaki meşrutiyet inkılabına önderlik eden tarihi kahraman) mezarı başında anma töreninde gözaltına alınmış ve Evin Hapishanesinin 209. koğuşunun hücresinde hapsedilmişti. Aile bireylerinin bildirdiğine göre Abbasi Cavan, gözaltı döneminin büyük bölümünde avukat tutma ve ailesiyle görüşme hakkı verilmeden Evin hapishanesinin 209. koğuşunun hücresinde fiziksel ve ruhsal baskılar altında tutuklu kalmıştır. Bu aktivistin ailesiyle tek görüşmesi tutuklandıktan yaklaşık 3 ay sonra olmuş, son derece kısa süren bu görüşme sırasında özellikle yaşlı annesi manevi olarak oldukça yıpranmıştır.
Mühendis Abdullah Abbasi Cevan 17 Ağustos 2007 tarihinde de gözaltına alınarak 130 gün boyunca Evin Hapishanesinin 209. bölümünün hücresinde tutulmuş, daha sonra Tahran İnkılap Mahkemesinin 15. Şubesi tarafından 5 yıl için ertelenen 1 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Azerbaycanlı öğrenci aktivist ve Azad Tebriz üniversitesinin Arman öğrenci birliğinin eski üyesi Vahid Şeybağlu, 11 Şubat 2009 tarihinde 49 gün boyunca gözaltında kaldıktan sonra 50 bin dolar teminat karşılığında serbest bırakılmıştır. Adı geçen aktiviste yönelik suçlamalar "milli güvenlik aleyhine faaliyet" ve "genel düzeni ihlal etmek" olarak açıklanmıştır. Vahid Şeyhbağlu 24 Aralık 2008 tarihinde Tebriz'deki evinin önünde gözaltına alınmış ve Ettelaat merkezine götürülmüştü. O 10 gün boyunca Ettelaat merkezinde sorgulandıktan sonra Tebriz Hapishanesinin mali bölümüne hapsedilmişti.
Vahid Şeyhbağlu daha önce 2006 yılının Mayıs ayında İran'daki Azerbaycan Türklerinin devlet gazetesinde yayınlanan karikatüre karşı protesto gösterileri döneminde Tebriz'de gözaltına alınmış ve 50 gün boyunca gözaltında tutulduktan sonra teminat karşılığında serbest bırakılmıştı. O daha sonra mahkemeye çıkarılarak 91 gün şartlı hapis cezasına çarptırılmıştı.

Verilen Ağır Hükümler:
2 Şubat Pazartesi günü Erdebil İnkılap Mahkemesinin 1. şubesi kapalı olarak geçirilen mahkemede Rehim Gulami, Vedud Saadeti, Behruz Alizade, Erdeşir Kerimi ve Hüseyin Hüseyni adlı 5 Azerbaycanlı kültürel aktiviste beşer yıl hapis ve sürgün cezası verdi.
Verilen hükme göre bu aktivistlerin suçlaması "milli güvenliği bozmak amaçlı kanunsuz gruplar kurmak" olarak belirtilmiş ve eyaletin güvenliğini korumak adına 5 yıllık hapis sürelerini Zahidan, Kerman, Hürmüzgan, Bucnurd, Simnan ve Hamedan şehirlerinin hapishanelerinde geçirmelerine karar verilmiştir.
Çeşitli kaynakların verdiği bilgiye göre, yayınlanan hükümde "Çanlıbel" ve "Azerbaycan Milli Hareketi" isimli kanundışı teşkilatlardan bahsedilmiş ve bu nokta Azerbaycanlı kültürel ve insan hakları aktivistlerinin itirazlarına sebep olmuştur.
Aktivistlerin belirttiğine göre: Bu isimlerde herhangi bir teşkilat yoktur ve "Çanlıbel", Azerbaycanlı tanınmış aktivist Abbas Lisani'nin Erdebil'deki mağazasının adıdır. Azerbaycan Milli Hareketi ise, İran'da Azerbaycanlıların ekonomik,kültürel ve insani haklarını talep eden toplumsal bir akımdır ve bu akım bir parti ya da teşkilat değildir. Aktivistler, İnkılap mahkemelerinin böyle suçlamalara yer vermesini siyasi bir karar ve Azerbaycanlıların kültürel hareketini bastırma çabası olarak açıklamaktadırlar.
Adı geçen aktivistler 8 Nisan 2008 tarihinde Erdebil şehrinin Ettelaat (istihbarat teşkilatı) memurları tarafından gözaltına alınarak 20 gün boyunca gözaltında tutulmuş, daha sonra 30 bin dolar teminat karşığında geçici olarak serbest bırakılmışlardır. Aktivistler serbest bırakıldıktan hemen sonra, gözaltı döneminde şiddetli fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kaldıklarını, uzun süre boyunca avukat tutma ve aileleriyle görüşme hakları verilmeden hücrede tutulduklarını açıklamışlardır.
Doğu Azerbaycan eyaletinin Tebriz şehrinin 9 öğrenci aktivistinin mahkemelerinin görülmesiyle birlikte, Tebriz Üniversitesi öğrencileri Seccad Radmehr, Feraz Zehtab, Aydın Haceyi, Emir Merdani ve İhsan Necefi, ve İsfahan Malek Eşter Üniversitesi gemicilik bölümü öğrencisi Mecid Makuyi "İslam Cumhuriyeti düzenine karşı propaganda" ve "düzeni yıkmak amacıyla teşkilat kurmak" suçlamalarıyla 2 yıl şartlı ve 1 yıl zorunlu hapis cezasına çarptırılmışlardır. Diğer aktivistler Daryuş Hatemi, Mansur Eminiyan ve Maksud Ahdi ise suçlamalardan beraat etmişlerdir.Bu aktivistlerin mahkemesi 18 Ocak 2009 tarihinde kapalı olarak görülmüştür.
Adı geçen öğrenciler 2008 yılının yaz aylarında güvenlik görevlileri tarafından gözaltına alınarak 3 ay boyunca Ettelaat (istihbarat teşkilatı) merkezinde ve Tebriz Hapishanesinde tutuklu kalmışlardı. Onlar Ettelaat merkezinde tutuklu bulundukları süre boyunca işkence ve kötü muameleye maruz kalmış, avukat tutma ve aileleriyle görüşme hakkından yararlanamamışlardı. Öğrenci aktivistler daha sonra 50.000 ve 20.000 dolarlık teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakılmış ve dosyaları Tebriz İnkılap Mahkemesinde işleme konulmuştur.

Öte yandan Azerbaycanlı kültürel aktivistler Hamid Valayi ve Gulam Necefi, Tebriz İnkılap Mahkemesinin 2. Şubesi tarafından bir yıl hapis cezasına çarptırılmışlardır.
Bu aktivistler 28 Ocak 2009 tarihinde "Düzen aleyhine propaganda" suçlamasıyla kapalı olarak görülen mahkemede yargılanmışlardır. Verilen hükme göre bir yıl hapis cezasının 9 aylık bölümü 5 yıl için ertelenecektir.
Adı geçen aktivistler 2008 yılının Temmuz ayında, Tahran Üniversitesinde yayınlanan öğrenci dergisi Güneş'in "Azerbaycan Mayıs Olaylarına Bir Bakış" adlı özel sayısını yaymaları nedeniyle Tebriz'de güvenlik görevlileri tarafından tutuklanmış ve 15 gün gözaltında tutulduktan sonra teminat karşılığında serbest bırakılmışlardı.

Uluslararası İnsan Hakları Kuruluşu Front Line, 8 Ağustos 2008 tarihinde yayınladığı raporda Ettelaat (istihbarat teşkilatı) merkezinde gözaltında tutulan Hamid Valayi'nin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını, bu işkenceler sonucunda dişlerinin kırıldığını, dişetlerinin iltihaplanıp kanadığını ve sağ bacağı ile kafatasının hasar gördüğünü bildirmiştir.

Urmiye Hapishanesindeki Azerbaycanlı Alevi Mahpusun İdam Edilmesi:
4 yıldır Urmiye Hapishanesinde tutuklu bulunan 27 yaşındaki Azerbaycanlı Alevi Mehdi Kasımzade, 28 Şubat Cumartesi sabahı idam edildi.
Mehdi Kasımzade'nin aile bireylerinin verdiği bilgiye göre, 1 Mart günü Kasımzade'nin ailesi Urmiye İmam Humeyni Hastanesine başvurmuş, ancak hastane yetkilileri Ettelaat (istihbarat teşkilatı) görevlilerinin cenazeyi aldığını söylerek Kasımzade'nin cenazesini ailesine vermemişlerdir.
Batı Azerbaycan eyaletinin Koşaçay (Miyandoab) şehrinden olan Mehdi Kasımzade,Yunis Agayan, Sehend Ali Muhammedi, Bahşali Muhammedi ve İbadullah Kasımzade, 2004 yılında Üçtepe köyünde Alevi inancı hakkında bir kitapçık yazılıp çoğaltılarak yayılması sonucu İran hükümet güçleriyle Azerbaycanlı Aleviler arasında çıkan ve ve 6 kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü çatışmada hapsedilerek idama mahkum edilmişlerdi.
Çıkan çatışmada Mehdi Kasımzade güvenlik güçlerinin silahlarından gelen mermiyle bacağından yaralanmış, tedavi imkanlarının sağlanmaması ve sorgu sırasında işkence görmesi sonucu bacağı iltihaplanmış ve sağlık durumu tehlikeye girmişti.
8 Ekim 2008 tarihinde Urmiye İnkılap Mahkemesi temyiz başvurusunda bulunan mahpuslardan Sehend Ali Muhemmedi, Bahşali Muhammedi ve İbadullah Kasımzade'nin idam cezalarını kaldırarak 13 yıl boyunca İran'ın merkez bölgelerinde bulunan Yezd Hapishanesine sürgün hükmünü vermiştir.
Alınan haberlere göre, halihazırda Yezd Hapishanesinde tutuklu bulunan Alevi mahpuslar Sehend Ali Mehemmedi, Bahşali Muhammedi ve İbadullah Kasımzade, Mehdi Kasımzade'nin idam edilmesine itiraz olarak açlık grevine başlamışlardır.
Urmiye Hapishanesinde tutuklu bulunun bir diğer Azerbaycanlı Alevi mahpus olan Yunis Agayan'ın da gelecek günlerde idam edilmesinden ciddi endişe duyulmaktadır.

Batı Azerbaycanlı Sünni Türklere Verilen Ağır Hapis, Sürgün ve Kırbaç Cezaları:
Batı Azerbaycan eyaletinin başkenti Urmiye'nin Kızıl Heneye (Hanigah-i Sorh) köyünde, yeraltı su kaynaklarının yönünün değiştirilmesini protesto ettikleri için tutuklanan Azerbaycanlı Sünni çiftçilerden 25 kişinin aldığı cezalar açıklandı.Tutuklanan köylülerin suçlamaları "genel düzeni ihlal etmek" ve "devlet memurlarına karşı gelmek" olarak belirtilmiştir.
Nazlu Bölgesi Ceza Mahkemesinin 101. Şubesi tarafından Süleyman İbrahimi, Mehmed Samedzade, Murtaza Caferi, Allahverdi Aslani, Mehmed Menafzade, Eyyüb Azizipur, Ekber Rüstemi, Mirac Alipur, Said Caferpur, Mecid Gulizade ve Ziyad Caferpur, ikişer yıl hapis, 74 kırbaç ve birer yıl Minab kasabasına sürgün cezalarına çarptırılmışlardır. Behruz Mecidi 1 yıl hapis, 1 yıl Minab kasabasına sürgün ve 74 kırbaç cezasına, Barzad Nezami Afşar, Megdad Nezami Afşar ve Mehmed Eşrefi ise 6 ay ve 2 gün zorunlu hapis cezasına çarptırıldılar.
Mahkeme ayrıca Haydar Ali Alipur, Hüseyin Vahabzade, Süleyman Ahmedi, Habibullah Ahmedi ve Mehmed Caferi'yi 300 bin dolar para cezasına ve Hüccet Mükerrem'i 200 bin dolar para cezasına çarptırmıştır. Mahkemede yargılanan Mehdi İsmaili, Esger Karahacılu, Behzad Yakubzade ve ...Caferi, suçlamalardan beraat etmişlerdir.
15 Ocak 2009 günü Urmiye'nin Kızıl Heneye köyünde Azerbaycanlı Sünni azınlığa mensup yüzlerce çiftçi, yeraltı su kaynaklarının yönünün sanayide kullanılmak için değiştirilmesini engellemek amacıyla Salmas-Urmiye yolunda barışçıl bir protesto gösterisi düzenlemiş, ancak bu protesto güvenlik güçlerinin kalaşnikof silahları ve göz yaşartıcı gazlarla köylülere saldırmasıyla sonuçlanmış ve 30dan çok protestocu gözaltına alınmıştı.
Tutuklanan köylüler, 10 gün boyunca şiddetli işkencelere maruz kalarak sorgulandıktan sonra geçici olarak serbest bırakılmışlardı.Bazı tutuklular silahla yaralandıkları halde ilk saatlerde tedavi edilmeleri engellenmiş ve 6 saat gözaltında tutulduktan sonra aşırı kan kaybı nedeniyle hastaneye kaldırılmışlardı.

Kızıl Heneye köyü Batı Azerbaycan eyaletinin Urmiye şehrinin Nazlu bölgesindedir ve yaklaşık 2000 kişilik nüfusu vardır. Bu köyün sakinleri çoğunlukla "Küresünni" olarak bilinen Sünni Azerbaycan Türkleridirler. İran'da Sünni Azerbaycan Türkleri kamu personel seçme sınavlarında ve üniversitelerde reddedilmekte ve köy arazileri devlet binaları tarafından gasbedilmektedir.
Herhangi bir kuruluşları, dernekleri, vakıfları ve devlet dışı teşkilatı bulunmayan Sünni Azerbaycan Türklerine dini okul kurma izni verilmemektedir. İran devlet yetkilileri bu köylerin yeraltı su kaynaklarının yönünü değiştirerek çiftçilik ve tarımla geçinen köylülerin yetiştirdikleri ürünleri sulamalarını engellemektedir.

Mahkemeye Çıkarılanlar:
Azerbaycanlı insan hakları aktivisti Vedud Esedi'nin mahkemesinin 3. celsesi 28 Şubat 2009 tarihinde Reşt İnkılap Mahkemesinin 2. Şubesinde geçirilmiştir. Yakınlarının verdikleri bilgilere göre Esedi bu mahkemede "düzen aleyhine propaganda" suçlamasıyla yargılanmıştır.
Vedud Esedi 22 Ocak 2008 tarihinde Reşt şehrinde gözaltına alınarak 32 gün Reşt şehrinin Ettelaat merkezinde tutuklu kaldıktan sonra teminat karşılığında serbest bırakılmıştı. Ailesinin belirttiğine göre bu aktivist gözaltı süresinin neredeyse tamamını Ettelaat (istihbarat teşkilatı) merkezinin hücresinde, fiziksel ve ruhsal baskılara maruz kalarak geçirmiştir. Bu süre boyunca avukat tutma ya da ailesiyle görüşme hakkı verilmeyen aktivistin aile bireylerine kendisinin tutulduğu yerle ilgili hiç bir bilgi sağlanmamıştır.
Uluslararası insan hakları savunucularını koruma teşkilatı Front Line 8 Ağustos 2008'de ve ABD Dışişleri Bakanlığı 15 Ağustos 2008 tarihinde yayınladıkları insan hakları raporlarında, Azerbaycanlı aktivist Vedud Esedi'nin gözaltına alınması kınamışlardı.

Erdebil'deki Siyasi Tutukluların Hapishanede Hırsızların Tutulduğu Bölüme Götürülmesi:
Erdebil şehrinde "milli güvenlik aleyhine faaliyet" ve "casusluk" suçlamalarıyla çarptırıldığı 5 yıl hapis cezasını çekmekte olan Azerbaycanlı kültürel aktivist Ali Abbasi, hapishanede siyasi mahpusların tutulduğu 7. koğuştan hırsız ve soyguncuların tutuklu bulunduğu 4. koğuşa gönderilmiştir.
Abbasi yakınlarıyla yaptığı görüşmede gönderildiği koğuştaki durumdan şikayetlerini bildirerek siyasi mahpusların bu koğuşa götürülmesinin bir psikolojik baskı aracı olduğunu belirtmiştir.
Ali Abbasi 16 Ekim 2007 tarihinde gözaltına alınmış ve 38 gün boyunca Erdebil şehrinin Ettelaat (istihbarat teşkilatı) merkezinde işkence görerek sorgulandıktan sonra avukatsız ve kapalı olarak görülen mahkemede, Hakim Hasanzade'nin kararıyla 11 yıl hapis cezasına çarptırılmış, ancak bu ceza daha sonra temyiz mahkemesinin kararıyla 5 yıla indirilmiştir. Erdebilli kültürel aktivistin Azerbaycan Cumhuriyetini ziyaret etmesi, suç dosyasında kanıt olarak sunulmuştur.

Dünya Anadil Günü, Baskı ve Kısıtlamaların Artışı:
UNESCO, 21 Şubat'ı Dünya Anadili Günü ilan ettiğinden beri, İran'daki Azerbaycanlılar bu günü kutlamaya çalışmışlardır. Bu yıl da geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Azerbaycanlı kültürel aktivistler çeşitli törenlerle Dünya Anadil Günü'nü kutlamışlardır.
Bu kutlamalar çerçevesinde Tebriz, Urmiye, Erdebil, Zencan, Merağa, Eher, Merend ve Sulduz (Negde) şehirlerinde bildiriler dağıtılmıştır. Dağıtılan bildirilerde Azerbaycan Türkçesinde anadilde eğitim hakkının önemi anlatılmış ve tebrik ilanı yayınlanmıştır. Büyük şehirlerde güvenlik güçlerinin hazır beklemesi ve halkın bastırılması için İran'ın merkezindeki şehirlerden Azerbaycan şehirlerine takviye kuvvetleri getirilmesi nedeniyle bu kutlamalar gizli olarak yapılmıştır.Tahran'da okuyan Azerbaycanlı öğrencilere de anadil günüyle ilgili herhangi bir kutlama veya tören yapmamaları konusunda uyarılar verilmiştir.
Geçtiğimiz yıllarda Dünya Anadili günü kutlamalarında İran hükümeti anadilde eğitim hakkı talebini dile getiren birçok Azerbaycanlı öğrenci ve kültürel aktivisti tutuklamıştır.

İran Anayasasının 15. maddesinde İran'da yaşayan bütün milletlerin anadilde eğitim hakkı resmi olarak tanınmış olsa da bu kanun Fars olmayan topluluklar için hiç bir zaman uygulamaya geçirilmemiş ve ülke nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan diğer etnik toplulukların anadillerini öğrenmek için kurs açmalarına bile izin verilmemiştir.

Türkçe İsimlere Yönelik Kısıtlamalar:
Çeşitli şehirlerden gelen haberlere göre belediye memurları, bu şehirlerin Türkçe isimli dükkan ve mağazalarının sahiplerine başvurarak, Farsça olmayan isim kullanmamaları konusunda onlara şiddetli baskılar uygulamaktadırlar.
Memurlar, bazı mağazaların Türkçe isim tablolarını indirip yırtarak dükkan sahiplerine "herhangi bir zorluk çıkmaması için mağazalarına Farsça bir isim seçmelerini" söylemişlerdir.
21 Şubat Cumartesi günü Batı Azerbaycan eyaletinin Şahindej şehrinde, güvenlik memurları birkaç mağazayı ve bazı şairler ile kültürel aktivistlerin uğradığı "Azerbaycan" adlı kahvehaneyi kapatmıştır.
Bu baskılar, geçtiğimiz yıl Azerbaycanlı milletvekillerinin "Mağaza isimlerinde ve tabelalarda Türkçe isim kullanma yasağı"na itirazı sonucu, bu kanunun lağvedilmesine rağmen uygulanmaktadır.

Öğrenci Dergilerinin Kapatılması:
Üniversitelerdeki Azerbaycan öğrenci dergilerine yönelik baskı son yıllarda ciddi olarak artmakta ve sadece kültürel alanda yayınlanan dergiler bile kapatılmaktadır. Son olarak Azerbaycan Türkçesi ve Farsça olarak Yezd Üniversitesinde yayınlanan ve Vahid Esgeri'nin sorumlu olduğu Işılay adlı öğrenci dergisi, 2. sayısında üniversite yönetiminin kararıyla kapatılmıştır.
Üniversite kaynaklarının belirttiğine göre Yezd üniversitesi rektörü Dr. Meybudi, kültür muavinine verdiği dilekçeyle bu üniversitede yayınlanan Türkçe, Kürtçe ve diğer dillerdeki dergilerin kapatılmasını istemiştir.
Son olarak kapatılan Işılay dergisinden başka geçtiğimiz aylarda Ulus,Nesim,Araz,Özlük,Oyanış, Settar Han, Kimlik, Yoldaş, Aydın Gelecek, Kıpçak, Yarpak, Telenger, Çanlıbel, Yeşil Yol, Ana Yurd, Seher, Açık Söz, Sayan,Bulud ve Heleç dergilerinin yayınları, üniversite yönetimlerinin kararıyla durdurulmuştur.

Devamını oku...

6 Mart 2009 Cuma

Reşt Şehrinde İki Azerbaycanlı Aktiviste Hapis Cezaları Verildi

Güney Sesi: İran'ın Reşt şehrinde Azerbaycanlı insan hakları savunucusu Vedud Esedi'ye 1 yıl ve Azerbaycanlı öğrenci aktivist Hüseyin Rahimi'ye 6 ay hapis cezası verildi.

28 Şubat Cumartesi günü Reşt İnkılap Mahkemesinin 1. Şubesi tarafından avukatsız ve kapalı olarak görülen mahkemede "milliyetçilik" ve "düzen aleyhine propaganda" ile suçlanan Azerbaycanlı insan hakları savunucusu Vedud Esedi ve öğrenci aktivist Hüseyin Rahimi'ye hapis cezaları verildi.


Erdebil Azad Üniversitesi öğrenci birliğinin eski başkanı ve kapatılmış Azerbaycan kültür ve folklor dergisi "Seher"in yazı işleri müdürü olan insan hakları savunucusu Vedud Esedi, 22 Temmuz 2008 tarihinde Reşt şehrindeki evinde gözaltına alınmış ve güvenlik görevlileri tarafından cdlerine, bilgisayarına ve kitaplarına elkonulmuştu. Uluslararası insan hakları savunucularını koruma teşkilatı "Front Line" 8 Ağustos 2008 tarihinde yayınladığı bildiride Vedud Esedi'nin tutuklanmasını kınayarak serbest bırakılması çağrısında bulunmuştu.

Vedud Esedi daha önce 2006 yılının Mayıs ayında İran'da Azerbaycanlıların protesto gösterileri döneminde de Erdebil şehrinde tutuklanmış ve 40 gün boyunca gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılmıştı.

Devamını oku...

1 Mart 2009 Pazar

İran'da Azerbaycanlı Alevi İdam Edildi

Güney Sesi: İran'da Batı Azerbaycan eyaletindeki Urmiye Hapishanesinde 4 yıldır tutuklu bulunan 27 yaşındaki Azerbaycanlı Alevi Mehdi Kasımzade, 28 Şubat Cumartesi sabahı idam edildi.

Alınan bilgilere göre 1 Mart günü Kasımzade'nin ailesi Urmiye İmam Humeyni Hastanesine başvurmuş, ancak hastane yetkilileri Ettelaat (istihbarat teşkilatı) görevlilerinin cenazeyi aldığını söylerek Kasımzade'nin cenazesini ailesine vermemişlerdir.

Batı Azerbaycan eyaletinin Koşaçay (Miyandoab) şehrinden olan Mehdi Kasımzade,Yunis Agayan, Sehend Ali Muhammedi, Bahşali Muhammedi ve İbadullah Kasımzade, 2004 yılında Üçtepe köyünde Alevi inancı hakkında bir kitapçık yazılıp çoğaltılarak yayılması sonucu İran hükümet güçleriyle Azerbaycanlı Aleviler arasında çıkan ve ve 6 kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü çatışmada hapsedilerek idama mahkum edilmişlerdi.

2008 yılının Ekim ayında ise Urmiye İnkılap Mahkemesi temyiz başvurusunda bulunan mahpuslardan Sehend Ali Mehemmedi, Bahş Ali Muhammedi ve İbadullah Kasımzade'nin idam cezalarını kaldırarak 13 yıl boyunca İran'ın merkez bölgelerinde bulunan Yezd Hapishanesine sürgün hükmünü verdi.

Azerbaycanlı Alevi mahpuslar, hapishane yetkililerinden gördükleri işkence ve kötü muamele nedeniyle iki kez ölüm orucu başlatmış, ancak dini önderleri ve mahkeme yetkililerinin çağrılarıyla bu grevleri sona erdirmişlerdi.

Çıkan çatışmada Mehdi Kasımzade güvenlik güçlerinin silahlarından gelen mermiyle bacağından yaralanmış, tedavi imkanlarının sağlanmaması ve sorgu sırasında işkence görmesi sonucu bacağı iltihaplanmış ve sağlık durumu tehlikeye girmişti.

Azerbaycanlı insan hakları kuruluşları, Urmiye Hapishanesinde tutuklu bulunun bir diğer Azerbaycanlı Alevi mahpus olan Yunis Agayan'ın gelecek günlerde idam edilmesinden ciddi endişe duyduklarını belirttiler.

Çoğunluğu Şii-Caferi mezhebinden olan Azerbaycanlılar İran nüfusunun %40'a yakınını oluştururken, özellikle Batı Azerbaycan eyaletinde 400 000'den çok Sünni Azerbaycanlı (Küresünni) ve yaklaşık 200 000 Ehl-i Hakk (Alevi) mezhepli Azerbaycan Türkü yaşamaktadır.

İran'da Azerbaycanlı Sünni ve Alevilerin, hem dini hem etnik köken bakımından azınlık sayıldıkları için devlet tarafından iki kat baskı gördükleri belirtilmektedir.

Devamını oku...