31 Ağustos 2010 Salı

BM İran’dan Azınlık Grupları Korumasını İstedi

BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi, İran'ın ülkede yaşayan Arap, Azeri, Kürt ve Beluciler gibi azınlıkları korumak için daha çok çaba sarf etmesi gerektiğini bildirdi.

Komitenin, İran'ın, 1969 yılında yürürlüğe giren her türlü ırk ayrımcılığının ortadan kaldırılmasına ilişkin uluslararası sözleşmeyle uyumunun ele alındığı raporunda, 2007'de yapılan genel nüfus sayımına karşın, etnik azınlıkların sayısı konusunda yeterince bilgi olmadığı belirtildi.

Raporda, "Komitenin, Arap, Azeri, Beluci, Kürt cemaatlerinin ve vatandaş olmayan bazı toplulukların ülkedeki siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan sınırlı olarak yaralanmasından endişe ettiği" kaydedildi.

Komite üyesi Dilip Lahiri, komitenin ayrıca, İran hükümeti tarafından "sapkın bir din" olarak nitelendirilen Bahai dinine mensup olan azınlığa karşı "yaygın" bir ayrımcılık olduğunu gözlemlediğini belirtti.

İran'dan kadınların güçlendirilmesine ve haklarının artırılmasına yönelik çabalarını sürdürmesinin ve azınlıklara mensup kadınlara özel dikkat sarf edilmesinin beklendiğini ifade eden komite üyesi, diğer taraftan kadınların eğitimleri ve meslek sahibi olmaları açısından ülkede ilerleme kaydedildiğinin de altını çizdi.

Komitenin, devlet memurlarının ve işçilerin seçilmesinde, adayların, İran İslam Cumhuriyeti'ne ve dinine bağlılıklarını göstermeleri beklenen bir prosedürden geçirildiklerine ilişkin raporların da endişe duyduğu belirtilerek, bu uygulamanın etnik ve dini azınlıkların devlet memuru ve işçi olma şansını azaltabileceği bildirildi.

Raporda, konuya ilişkin şikayet olmamasının, ülkede ırk ayrımcılığının olmadığı anlamına gelmeyeceği, kurbanların, polis ve yargıya güvenmiyor olabileceği de vurgulandı.

İran'dan, bağımsız bir insan hakları enstitüsü kurması ve 2013 yılından itibaren endişeler ve tavsiyelere ilişkin ilerlemeler konusunda rapor vermesi istendi.

Kaynak:
http://www.reuters.com/article/idUSLDE67Q0Y7

Devamını oku...

28 Temmuz 2010 Çarşamba

İran'da Besiç vahşeti

Milliyet: İran'da kılık kıyafet kurallarına uymayanları denetleyen ve İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun bir alt kolu olan Besiç milisleri, kıyafetini beğenmedikleri genç bir kızı tecavüz ederek öldürdü.

Hürriyet'in haberine göre. İran'da rejim karşıtlarının sosyal paylaşım ağı twitter'da yayımladıkları habere göre, Besiç milisleri Tebriz kentinde 26 yaşındaki Elnaz Babazadeh'in kıyafetini beğenmedikleri için genç kadının aracını durdurdular.

Elnaz direnince hakaret etmeye başlayan milisler, daha sonra kadını dövmeye başladılar. Sokak ortasında Elnaz'a tecavüz eden iki milis, genç kızı silahla öldürdükten sonra cesedini Tebriz'de Emamieh Mezarlığı'na attı.

OLAYIN ÜSTÜ KAPATILMAK İSTENDİ
İran polisi 26 yaşındaki kadının cesedini mezarlıkta buldu ancak olayın Besiçler tarafından yapıldığı ortaya çıkınca soruşturmanın üstü kapatılmaya çalışıldı. Elnaz'a tecavüz edip öldüren milislerden birinin, İran Devrim Muhafızları'nda görevli bir üst düzey komutanın oğlu olduğu iddia edildi.

Kızlarını kaybeden Elnaz Babazadeh'in ailesi ise olayın peşini bırakmıyor. Aile cinayetin soruşturulması için dava açtı.

BESİÇLER KİMDİR?
Besiçler, Ayetullah Humeyni tarafından Kasım 1979'da İran'da kurulan, gönüllü milis teşkilatı. Örgütün resmi adı Besiç Direniş Gücü.

Günümüzde İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun bir alt kolu olan ve devlete çalışan gönüllü gençlerden oluşan Besiçler, İran yasalarına göre barış zamanında silahlanma yetkisi bulunmamasına rağmen silahlı bir gücü oluşturuyorlar. İran'da daha çok kılık kıyafet kontrolünde bulunan Besiçlerle polisler arasında zaman zaman yetki tartışması yaşanıyor. Ancak polis, Besiçlerin uygulamalarını pek sorgulayamıyor.

Besiç milislerinin camilerin bodrum katlarında tutukladıkları rejim muhaliflerine işkence yaptıkları ve gayri resmi Devrim Muhafızları hapishanelerine gönderdikleri de biliniyor

Devamını oku...

6 Temmuz 2010 Salı

İran'da yine taşlanarak öldürülecek bir kadın

CNN Türk: İran'da zina suçlamasıyla "recm" cezasına çarptırılan bir kadının çocukları annelerinin kurtarılması için uluslararası toplumdan yardım istedi. "Tecavüz edilmesine" karşın "zina" suçlaması ile 2006 yılındanbu yana hapiste bulunan Sakine Muhammedi Aştiyani'nin önümüzdeki hafta taşalanarak öldürülecek. Çocukları ise uluslararası af örgütünden ve dünyadan bir an önce bir şeyler yapması için yalvarıyor.

Bu yalvarış İran'dan. Anneleri zina suçlaması ile taşlanarak öldürülecek olan 16 yaşındaki Feride ve 20 yaşındaki Sacid, uluslararası kamuoyuna işte böyle seslendi.

Uluslararası İnsan Hakları Örgütü 2 gencin bu çığlığını resmi internet sitesinde tüm dünyaya duyurdu.

İran, 2006 yılında, Sakine Muhammed Aştiyani'yi iki erkekle zina yaptığı gerekçesiyle önce 99 kırbaçla cezalandırdı, şimdi ise kadının taşlanarak idam edilmesi isteniyor.

43 yaşındaki Sakine Aştiyani aslında tecavüze uğramış ancak buna devrim muhafızlarını inandıramamış. O yüzden sesini 16 yaşındaki kızı Feride ve 20 yaşındaki oğlu Sacid dünyaya duyuruyor.

İran'da İslam devriminden bu yana zinanın cezası recm. Yani taşlanarak ölüm. Ocak ayından bu yana İran'da 126 kadın bu yolla idam edildi.

İran'da recm cezasında bile kadınlar ve erkekler arasında fark var.

Erkekler sadece bellerine kadar toprağa gömülürken, kadınların daha derine gömülmesi şart.

Çünkü cezaya çarptırılan kişi taşlama sırasında gömüldüğü yerden çıkmayı başarırsa, ya aklanıyor ya da hapse atılıyor, ama idam edilmiyor.

Erkekler sadece bellerine kadar gömüldüğü için kaçma şansları daha yüksek, kadınların ise böyle bir şansı yok.

http://www.cnnturk.com/2010/dunya/07/02/iranda.yine.taslanarak.oldurulecek.bir.kadin/582063.0/index.html

Devamını oku...

27 Haziran 2010 Pazar

Iranda Recm edilme Tehlikesi Altindaki Sakine Mohammadi'nin Cocuklarindan Mektup

http://stopstonningnow.com/sakine/sakin284.php?nr=50326944〈=tu

Kabusumuzun gerçeğe dönüşmesine izin vemeyin, annemizin recm edilmesini engelleyin!


Bugün dünyanın tüm insanlarına elimizi uzatıyoruz. Beş yıldır anne sevgisinden mahrum şekilde korku ve dehşet içinde yaşıyoruz. Dünya bu felaketi hiç bir şey yapmadan seyredecek kadar zalim mi?

Biz Feride ve Sajjad Muhammedi Aştiyani, Sakine Mohammadi Aştiyani’nin çocuklarıyız. Çocukluğumudan beri annemizin hapiste olduğu ve bir felaketi beklediğinden haberdarız. Açıkcası “taşlanmak” kelimesi o kadar ürpertici ki, bunu hiç kullanmamaya çalışıp onun yerine annemizin hayatının tehlikede olduğunu ve herkesin yardımına ihtiyacı olduğunu belirtiyoruz.

Bugün bütün seçeneklerin tükendiği ve avukatının annemizin büyük tehlikede olduğunu söylediği bir durumda, size başvuruyoruz. Dünyanın tüm insanlarına başvuruyoruz, kim olduğunuza ve nerede yaşadığınıa bakmadan. Bir sevdiğini kaybetmenin dehşet ve acısını yaşamış herkese sesleniyoruz.
Lütfen annemizin eve dönmesine yardım edin!

Özellikle de yurtdışında yaşayan İranlılara sesleniyoruz. Bu kabusun gerçeğe dönüşmesini engellememize yardım edin. Annemizi kurtarın. Yaşadığımız her anın, her saniyenin acısını anlatabilmemiz imkansız. Kelimeler korkumuzu ifade etmekte yetersiz kalıyor.

Annemizi kurtarmamıza yardım edin. Yetkili mercilere (mektup,e-posta ya da faks) yazarak onu serbest bırakmalarını isteyin. Onlara onun hiç bir hata yapmadığını ve kimsenin ondan şikayetçi olmadığını söyleyin. Annemiz öldürülmemeli. Sesimizi duyan ve yardımımıza koşacak olan kimse var mı?

Feride ve Sajjad Mohammadi Aştiyani

Committee Against Stoning - Mina Ahadi - *+49 177 569 2413

Yetkili mercilerin e-posta adresleri:
Iran Mahkeme Başkanı: Larijani@Dadgostary-tehran.ir,
Ali Khamenei-Iran Dini Lideri: info_leader@leader.ir ya da
http://www.leader.ir/langs/en/index.php?p=letter sitesindeki form
Amnesty International Iran: Iran_team@amnesty.org
BM İnsan Hakları Ofisi Sorumlusu: npillay@ohchr.org.

Sakine Mohammadi’nin durumuyla ilgili haber ve detaylı bilgiler:
http://guneysesi.blogspot.com/2009/07/bir-kadn-tebrizde-recm-edilme-tehlikesi.html
Uluslararası Af Örgütü’nün acil eylem çağrısı:
http://www.amnestyusa.org/actioncenter/actions/uaa21109.pdf

Devamını oku...

17 Haziran 2010 Perşembe

İranda Azerbaycanlı muhendis,gazeteci ve blogger Kayıp

Güney Sesi: İran'da Azerbaycanlı Siyasi tutukluları Savunma Birliği (ADAPP) Kuruluşunun verdiği bilgiye göre, 14.6.2010'da Erdebil şehrinde kız kardeşini ziyereti dönüşünde kayıplara karışan mühendis İbrahim Reşidi'den şu ana kadar haber alınamamıştır.Ailesi evlatlarının kaybolduğu tarihten itibaren kendisinden hiç haber alamadıklarını ve akibetinden endişe duyduklarını ifade etmişlerdir.

Güney Azerbaycan Milli Hareketi'nin faal üyelerinden olan İbrahim Reşidi (Savalan) etnik kimlik haklarıyla ilgili çalışmalarından dolayı bir buçuk yıl önce de tutuklanmış ve 5 ay hapis yatıktan sonra 50 bin dolarlık kefaletle (mülk karşılığı) serbest bırakılmıştı.

Reşidi "Azertoprag" adlı sivil toplum örgütünün kurucusu, Urmiye Üniversitesi'inde Şehriyar adına kurulan edebiyat derneğinin başkanı ve "Bulut", "Uyanış", "Yıldız" ve "Bakış" adlı öğrenci yayınlarının yazarıdır.

Devamını oku...

14 Haziran 2010 Pazartesi

Tebriz'de Azerbaycanlı Aktivist Gözaltına Alındı

Güney Sesi:İran'da Azerbaycanlı kültürel aktivist Mühendis Mahmut Fazlı gözaltına alındı, nerede tutulduğu bilinmiyor.

ADAPP (İran'da Azerbaycanlı Siyasi Tutukluları Savunma Birliği) kuruluşunun verdiği bilgilere göre ,İran'İstihbarat Teşkilatı(ETTELAAT) görevlileri tarafından 8 Haziran'da evine baskın yapılan Fazli gözaltına alındı ve yapılan aramada aktivistin kitaplarına ve diğer bazı eşyalarına el konuldu. Gözaltına alınan Fazli'nin nereye götürüldüğüyle ilgili hiç bir bilgi verilmedi.


Devamını oku...

31 Ocak 2010 Pazar

VİCDANIN TUTSAK OLDUĞU YER: İRAN CEZAEVLERİ

İran'da cezaevleri ve gözaltı merkezlerinden gelen raporlar, Türkiye'de 12 Eylül döneminde yaşananları andırıyor. Son yıllarda ülkenin dört bir yanında onlarca muhalif, gözaltında işkence nedeniyle hayatını kaybetti. Son olarak Kehrizek Hapishanesi, "standartlara uymadığı" gerekçesiyle kapatıldı. Ancak İran'da tutuklulara yönelik işkence ve kötü muamelenin yaşandığı tek yer Kehrizek değil.

Sevda Zenjanlı (sevda.zenjanli@yahoo.com)- Eylül 2009

Temmuz ayının sonunda, Tahran'daki Kehrizek Hapishanesinin seçim sonrası protestolarında gözaltına alınanların işkence gördüğünün ortaya çıkması üzerine kapatıldığı haberi dünya basınına yansıdı. Bu karar, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin muhafazakar adayı Muhsin Rızayi'nin danışmanının oğlu olan 25 yaşındaki Muhsin Ruholemini'nin bu cezaevinde hayatını kaybetmesinden sonra verildi. Daha sonra yapılan resmi açıklamada ise üç gardiyanın işkence iddialarıyla ilgili gözaltına alındıkları ve cezaevinin "standartlara uygun hale getirildikten sonra" tekrar açılacağı duyuruldu. Muhaliflerin ve insan hakları savunucularının raporlarına göre Kehrizek Hapishanesi'nde 2007-2008 yılları arasında 28 tutuklu işkence nedeniyle ölmüştü. Raporlarda yer alan tüyler ürpertici iddialardan biri de, 2008 yılının Ağustos ayında hapishanede kadınlar koğuşu bulunmaması nedeniyle metal bir hücreye hapsedilen 18 kadının burda havasızlık nedeniyle hayatını kaybetmesi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin reformcu adaylarından Kerrubi de bir süre önce bazı protestocuların gözaltında şiddetli işkence ve tecavüze uğradığı iddiaları gündeme getirmişti. Kerrubi'nin başkanı olduğu partinin gazetesi "İtimad-ı Milli", bu iddianın yer aldığı mektubu yayınlamasının ardından 17 Ağustos'ta kapatıldı. Meclis başkanı Ali Larijani ve diğer hükümet yetkililerinin yalanlamalarına karşın Kerrubi "Tutuklanan göstericilere tecavüz edildiğini kanıtlamaya hazır olduğunu" açıkladı. Eski reformcu adayın bu konu üzerinde ısrarla durması muhalefet tarafından takdirle karşılansa da devletin sert tepkisi gecikmedi: İtimad-ı Milli Partisinin Tahran'daki büroları kapatılarak birçok yetkili gözaltına alındı. Hatta dini lider Hamaney'in, Kerrubi için tutuklama emri çıkardığı iddiası da bazı Farsça haber kaynaklarında yer aldı.

İran'ın yakın siyasi tarihini bilenler için bu haberler hiç şaşırtıcı değil, zira son yıllarda ülkenin dört bir yanından aralarında üniversite öğrencilerinin, gazetecilerin, hukukçuların ve aktivistlerin bulunduğu bir çok tutuklu hapishanelerde işkence nedeniyle hayatını kaybetti, bir kısmı da aynı nedenle hayat boyu yaşamlarını etkileyecek olan sağlık sorunlarıyla tahliye oldu. İstihbarat Bakanlığı'nın çeşitli şehirlerdeki ofislerinde bulunan gözaltı merkezlerinde, Tahran'da bulunan 59. Cezaevinde, Evin Hapishanesi'nin 209., 240. ve 325. bölümlerinde bir çok siyasi tutsağın, tecritte tutularak şiddetli işkencelere maruz kaldığı biliniyor. İstihbarat Bakanlığı (Vezaret-e Ettelaat) ve Devrim Muhafızları Ordusu (Sepah-e Pasdaran) yönetimindeki bu gözaltı merkezleri, resmi cezaevleri olarak kayıtta olmadıkları için denetlenmiyorlar. Siyasi muhalifler yaygın olarak, videoya kaydedilerek resmi kanaldan yayınlanacak olan "itiraflar" vererek "tövbe etmeye" zorlanıyorlar. Seçim sonrası protestolarının başladığı ilk haftalarda gözaltına alınan bazı göstericilerin "Protestolara katılmaya VOA (Voice of America) ve BBC gibi batı kanallarının yayınlarıyla yönlendirildiğini" söyledikleri videolar devlet kanallarında yayınlanmıştı. Tahran Devrim Mahkemesi'nde reformcuların topluca yargılandıkları duruşmalarda da bazı sanıkların tavır ve açıklamaları, işkence gördükleri izlenimi uyandırmıştı.

İran'daki cezaevlerinin durumu, seçim protestolarından önce de gözaltında yaşanan şüpheli ölümlerle defalarca gündeme gelmişti. Örneğin 2003'te Evin Hapishanesi'nin fotografını çekerken gözaltına Kanada vatandaşı İranlı gazeteci Zehra Kazemi, aynı cezaevinde hayatını kaybetmiş ve yapılan otopsi sonucu gazetecinin gözaltında şiddetli işkence gördüğü, darp edildiği ve tecavüze uğradığı ortaya çıkmıştı. 27 yaşındaki tıp öğrencisi Zehra Beni Yakub, 2007 yılında nişanlısıyla parkta elele dolaşması nedeniyle İran'ın Ahlak Polisleri tarafından gözaltına alınmış ve ertesi gün cesedi ailesine teslim edilmişti. Mayıs 2008'de gözaltına alınan Tebrizli Ferhad Mohseni'nin işkence edilmiş cesedi bu şehirdeki "Şah Gölü"nün kenarında bulunmuş ve 25 yaşındaki aktivistin ailesinin otopsi talebi reddedilmişti. Son olarak bu yılın Mart ayında 29 yaşındaki webblog yazarı Ümid Rıza Mirsayafi "Dini Lidere (Hamaney) Hakaret Etmek" suçlamasıyla tutuklanmış ve Evin Hapishanesinde hayatını kaybetmişti.

Cezaevleri ve gözaltında işkence, ülkedeki rejime muhalif olan her grup için sindirme politikasının tüm şiddeti ve acımasızlığıyla uygulandığı nokta oluyor. Bu şiddetten en çok nasibini alan kesimlerden biri de Azerbaycanlı etnik-kültürel aktivistler. Ülke nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan ve son yüzyılda İran'daki bütün devrim hareketlerinin başını çekmiş olan Azerbaycanlıların anadilde eğitim başta olmak üzere kimlik hakları talepleri oldukça güçlü ve bu hareketin üniversite öğrencilerinden gazetecilere, esnaflardan insan hakları savunucularına kadar uzanan geniş bir tabanı var. Gözaltına alınan Azerbaycanlı kültürel aktivistlerin neredeyse tümünün işkence altında asılsız suçlamaları itiraf etmeye zorlandıkları ve bu 'itiraflar'ın, verilecek ağır cezalar için kanıt olarak kullanıldığı biliniyor. Örneğin 2006 Mayıs'ında Tebriz şehrindeki bir duvara Azerice olarak "Haykırıyorum Ben Türk'üm" ve "Anadilim Türkçe'dir" (1) sloganlarını yazarken gözaltına alınan 14 yaşındaki Muhammed Rıza Evezpur'un götürüldüğü hücrede dövülerek, 24 saat boyunca ayağından asılarak, aç ve susuz bırakılarak ve lavaboya gitmesine izin verilmeyerek işkence gördüğü Uluslararası Af Örgütü raporlarında belirtildi. Muhammed Rıza'ya geçen yıl çıkarıldığı mahkemede toplam 15 ay hapis cezası verildi ve bu nedenle lise eğitimi yarım kaldı. Hukuk öğrencisi Hamid Valayi ise geçen yılın Temmuz ayında gözaltına alınmış ve sorgu sırasında gördüğü şiddetli işkenceler nedeniyle dişleri ve sağ bacağı kırılarak kafatası hasar görmüştü. Durumun ağırlaşması üzerine hastaneye nakledilen aktivistin işkence gördüğünü kanıtlayan fotografları internette yayınlansa da Valayi'nin yargılandığı mahkeme bu konuyu görmezden gelerek kendisine bir yıl hapis cezası verdi ve avukatlık yapmaktan menetti.

Cezaevlerindeki mahkumlara yönelik işkencelerin bir de psikolojik boyutu var. Aile bireylerine yapılan baskı ve tehditler, yasal hak olmasına rağmen avukat tutma ve aile bireyleriyle iletişim kurma izni verilmemesi, ve mahkeme tarihine kadar serbest bırakılmak için istenen aşırı yüksek kefaletler (onbinlerce ve kimi zaman yüzbinlerce dolar: örneğin gazeteci Said Metinpur için 500 bin dolar'dan çok teminat istenmişti ve ailesi evlerini ipotek ettirmek zorunda kalmıştı) bu baskıların en yoğun olarak görülenleri.

Sorgu sürecindeki işkence ve kötü muamele dışında, hapis cezasını çeken düşünce suçlularının çeşitli sağlık sorunlarıyla ilgili tedavi talepleri de yetkililer tarafından yanıtsız bırakılıyor. Örneğin, sekiz yıllık hapis cezasını çekmek üzere Temmuz'da tutuklanan gazeteci ve insan hakları savunucusu Said Metinpur'un, sindirim sistemi sorunları, şiddetli baş bel ağrıları ile baş dönmesi gibi şikayetlerine rağmen kendisine tedavi izni verilmiyor. Azerbaycanlı gazeteci, 2006 yılında Türkiye'ye yaptığı yolculuktan sonra gözaltına alınarak suçlamaları belirtilmeden 9 ay tecritte tutulmuş ve "casusluk yaptığını itiraf etmesi" için ağır işkenceler altında sorgulanmıştı. Serbest bırakıldıktan sonra başlayan sağlık sorunları nedeniyle tedavi gören Metinpur'a "sistem aleyhine propaganda" ve "yabancı ülkelerle iletişimde olmak" suçlamalarıyla 8 yıl hapis cezası verilmişti. ADAPP kuruluşunun raporlarına göre tedavi talebi reddedilen gazeteci Evin Hapishanesi'nde, 10 kişilik kapasitesi olmasına rağmen 30 tutuklunun kaldığı mali koğuşta son derece sağlıksız koşullarda tutuluyor ve durumu gün geçtikçe ağırlaşıyor.

Son olarak Uluslararası Af Örgütü genel sekreteri İrene Khan, İran'da gözaltındaki kadın ve erkeklerin tecavüze uğradıkları ve diğer çeşitli işkencelere maruz kaldıkları iddialaranın bir an önce bağımsız şekilde araştırılması gerektiğini belirterek, ülkenin dini lideri ve en yüksek otoritesi olan Ayetullah Ali Hamaney'e, acil bir soruşturma başlatarak aralarında BM uzmanlarının da bulunduğu uluslararası bir heyetten bu konuda yardım alması çağrısında bulundu. Ancak şimdilik devlet yetkilileri bu çağrıya olumlu yanıt verecek gibi görünmüyorlar.


1) İran'daki Azerbaycanlılar, etnik kimliklerini "Azeri" değil "Türk" kelimesiyle tanımlarlar.

Kaynaklar:
Seçim Protestocularının "İtiraf" Görüntüleri: http://iranelection2009.com/video/2009/07/03/iran-tv-interviewsconfessions-saying-inspired-voa-bbc-video-english-captions

İnsan Hakları İzleme Örgütünün (Human Rights Watch) İran'daki Gözaltı Merkezleriyle ilgili Raporu: http://www.hrw.org/reports/2004/iran0604/5.htm

Human Rights Activists in Iran'in Kehrizek Hapishanesi'yle ilgili Farsça Raporu: http://hra-iran.org/index.php?option=com_content&view=article&id=77:64-48&catid=143:107&Itemid=201

Hamid Valayi'nin Hastanedeki Fotografları: http://www.savalansesi.com/2008/08/blog-post.html

VOA'nın Hamid Valayi Hakkındaki Haberi: http://www.voanews.com/azerbaijani/archive/2009-02/2009-02-05-voa18.cfm?CFID=263786405&CFTOKEN=39377379&jsessionid=6630c26e1c36a2fc5bdd6c32251e5e687434

Uluslararası Af Örgütü'nün 14 yaşındaki Muhammed Rıza Avazpur'la ilgili Raporu: http://www.adapp.info/tr/iran-keyfi-tutuklama-hucre-gozaltisi-iskence-ve-kotu-muamele-mostafa-evezpoor-e-iran-azerbaycanlisi

Zehra Beni Yakub'un Ölümüyle ilgili Haber: http://www.rferl.org/content/article/1079182.html

ADAPP Kuruluşunun Yıllık Raporu: http://adapp.info/tr/irandaki-azerbaycanlilar-insan-haklari-durumunun-incelemesi-1387-gunes-yilinin-2008-2009-raporu

İran'da İnsan Hakları İçin Uluslararası Kampanya: http://www.iranhumanrights.org/2008/12/national-student-day/


Devamını oku...