20 Aralık 2006 Çarşamba

İran - İnsan hakları savunucusu avukat - İtiraz Durumu - Saleh Kamrani

AI İndeksi: MDE 13/139/2006
Tarih: 20 Aralık 2006

İran Azerbaycanlısı avukat ve insan hakları savunucusu Saleh Kamrani, 18 Eylül 2006'da Evin Hapishanesinin (İstihbarat Bakanlığı tarafından kontrol edilen) 209. Bölümünden serbest bırakılmıştır. Uluslararası Af Örgütü onun, İran Azerbaycanlıları ve diğerlerini savunan bir avukat olarak yaptığı faaliyetler ve uluslararası anlaşmalarla tanınmış ifade ve örgütlenme özgürlüğünü, İran'daki Azerbaycan toplumuna daha geniş kültürel haklar sağlanması için barışçıl şekilde kullanması nedeniyle tutuklanan bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olduğuna inanmaktadır. Uluslararası Af Örgütü, Saleh Kamrani ve ailesinin İran yetkilileri tarafından hala rahatsız edilmesi nedeniyle kaygılanmakta ve ona karşı yöneltilen suçlamaların, mesleğini yapmasını engellemek için kullanılmasından endişe etmektedir.

Keyfi Gözaltı
Saleh Kamrani 14 Haziran 2006'da "kaybolmuştur". O gün saat 3 sularında o Tahran'daki evlerindeki eşi Mina Esgeri'yi arayarak, eve gelmek üzere olduğunu söylemiştir. 4:30 ya da 5'te eve gelmesi gerekirken bu gerçekleşmeyince eşi onu aramaya çalışmış, ancak alışılmadık bir şekilde telefonunun kapalı olduğunu görmüştür. O Tahran'daki bütün hastane ve karakollara başvurmuş ancak sonuç alamamıştır. O gece, İstihbarat Bakanlığını aramış ve memurlar bilgi vermeyi reddetmişlerdir. Saleh Kamrani'nin ofisinde çalışanlar daha sonra onun o sıralarda Azerbaycanlı bir haber ajansı olan INS'nin, BBC'de de çalışan bir muhabirine röportaj vermeyi planladığını söylemişlerdir.

Röportaj bittikten sonra narkotik şubesinden olduklarını söyleyen üç sivil giyimli şahıs onunla konuşarak kendileriyle gelmesini söylemişlerdir. Karşı çıkıp mahkeme belgesi talep ettiğinde şahıslar onu kendisine ateş etmekle tehdit etmişlerdir. Bir araca bindirildikten sonra kelepçelenmiş ve kendisine hakaret ve küfredilmiştir. Şahıslardan biri ellerini, Saleh Kamrani'nin yüzüne bastırmıştır. Daha sonra o Evin Hapishanesinin 209. bölümüne götürülmüş ve girişte kelepçeleri çıkartılarak gözleri bağlanmıştır. Giysileri zorla çıkartılmış ve bütün eşyalarına el koyulduktan sonra o ikinci kattaki (2x1.5 m büyüklüğünde olan) 77. koğuşa götürülerek burda kendisine iki eski battaniye verilmiştir. Kapıda sadece gardiyanların içeriyi kontrol etmesine yarayan üç kol demirli küçük bir pencere olduğu belirtilmiştir. Koğuş ışığı sürekli açık olduğu ve diğer tutukluların sorgu sırasında bağırma ve konuşma sesleri geldiği için Kamrani bu süreçte uyumakta oldukça zorluk çekmiştir. O, hiç bir kitaba, gazeteye erişiminin olmadığı ve temiz hava alamadığı koğuşu küçük bir zindan olarak tanımlamıştır.

İşkence ve Kötü Muamele İddiaları
Dört gün geçince ailesi, Saleh Kamrani'nin İstihbarat Bakanlığı tarafından gözaltına alındığından emin olmuştur. 19 Haziran 2006'da İsveç'ten yayın yapan Araz Radyosuna röportaj veren Mina Esgeri, eşini 18 Haziran'da görebildiğini açıklamıştır. Bu görüşmenin 20 dakika sürdüğü ve İnkılap (Devrim) Mahkemesi gözaltı merkezinde gerçekleştiği belirtilmiştir.

Saleh Kamrani tecrit gözaltısında tutulup, eşinin tutuklanmasıyla tehdit edilmek dahil olmak üzere psikolojik işkenceye maruz kalmıştır. O ayrıca geceyarılarında uzun süreli sorgulamalara çağrılmış ve uykusuz bırakılmıştır.O 97 gün boyunca tecrit gözaltısında tutulmuştur. Açıklamalarına göre, mahkemeden tüm süre boyunca tek başına tutulması nedeniyle şikayetçi olmasını engelleyecek şekilde zaman zaman başka tutuklular onun hücresine getirilmiştirler. Raporlara göre o, eşinin tutuklanması tehditlerinin sona ermesi ve Kamrani'nin İnkılap (Devrim) Mahkemesi Savcı Ofisi 14. Şubesindeki sorgusu sırasında gözaltına alınarak ona kelepçelenmiş şekilde Evin Hapishanesine götürülen avukatı Ramin Mohammadkhani'nin (Muhammedhani) serbest bırakılması talebiyle 7 günlük bir açlık grevine girmiştir.

Saleh Kamrani, hayatının her detayıyla ilgili sorgulanarak tehdit edilmiştir. Ona karşı yöneltilen suç kanıtlarının son 15 yılın konuşmaları, röportajları ve mektuplaşmalarını, kayıtlı telefon görüşmelerini, SMS mesajlarını, aralarında kardeşininde bulunduğu şahıslardan onun hakkında işkence altında alınan ifadeleri ve hatta Saleh Kamrani'nin kravatlı bir fotografını içerdiği belirtilmiştir. O ayrıca Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları kuruluşlarıyla iletişime geçmek ve aralarında İsraillilerin de bulunduğu yabancılarla bağlantı kurmakla suçlanmıştır.

Aile Bireylerine Erişim
Raporlara göre yetkililer Mina Esgeri'ye, 10 milyon tomen (10.000 dolardan çok) kefalet ödenmesi halinde eşinin şartlı olarak serbest bırakılabileceğini söylemişlerdir. Mina Esgeri, ailenin mülk senetlerini kullanarak kefalet miktarını elde etmiştir, ancak ona bu miktarın 50 milyon tomen'e (yaklaşık 54.000 dolar) çıkarıldığı söylenmiştir. O bu miktarı ödemek için 6 Temmuz 2006'da Evin Hapishanesi'nin dışarısında beklemiş, ancak yetkililer kendisine eşini serbest bırakmak konusunda fikirlerinin değiştiğini ve gözaltı süresinin uzatıldığını söylemişlerdir. Raporlara göre o, 18 Temmuz 2006'da bütün gün Evin Hapishanesi'nin önünde eşini ziyaret etmek için beklemiş, ancak kendisine izin verilmemiştir.

O günden itibaren Mina Esgeri eşini yaklaşık iki hafta arayla bir kaç kez ziyaret edebilmiştir. Görüşmeler, Saleh Kamrani ve eşinin Farsça konuşmasını talep eden İstihbarat Bakanlığı memurları önünde gerçekleşmiş, ancak onlar bu dilde konuşmayı kesin olarak reddetmişlerdir.

Sağlık Endişeleri
Kalp kapakçığı yetersizliği problemi olan Saleh Kamrani, kalp ritminin kontrol edilmesi için düzenli olarak ilaç kullanmak zorundadır. Kalp ritminin artması, onun kalp krizi geçirmesine neden olabilir. Gözaltında kaldığı süre boyunca onun, ilaçlarına erişiminin engellendiği bildirilmiştir. 9 Ağustos'ta eşi, onun iki kez hapishane doktorları tarafından muayene edildiğini, ancak tıbbi bir koğuşa nakledilmesi talebinin hapishane yetkilileri tarafından reddedildiğini açıklamıştır. Gözaltındayken kalp ritmi yükseldiğinde, doktorunun böyle durumlarda bir kalp uzmanı tarafından muayene edilmesi tavsiyesine rağmen o, bir doktor ya da doktora danışpmadan kendisine ilaç veren bir hemşirenin bulunduğu hapishane kliniğine götürülmekteydi. Serbest bırakıldıktan sonra yapılan muayenelerde, kalp durumunun gözaltı süreci nedeniyle ağırlaştığı öğrenilmiştir.
Saleh Kamrani ayrıca açlık grevi nedeniyle mide ağrıları, diz sancıları ve bir dermatoloji tedavisi gördüğü deri döküntüsü problemleri yaşamaktadır.

Yargı Aşamaları
Temmuz ayında, Saleh Kamrani'nin dosyası Tahran'daki İnkılap (Devrim) Savcısı Ofisinin 14. Şubesi tarafından araştırılmaktadıydı. Ancak Ağustos ayında dava Tahran İnkılap (Devrim) Mahkemesi 13. Şubesine nakledilerek ilk mahkeme celsesinin tarihi 13 Eylül 2006 olarak belirlendi. Bu, Kamrani'nin, kendisiyle görüşüp dava hakkında görüşmesine izin verilmeyen diğer avukatıyla görüşme izninin verildiği ilk gün oldu. Davanın diğer celsesinin görüldüğü 18 Eylül 2006'da O "İran İslam Cumhuriyeti aleyhine veya sistem aleyhine çalışan toplulukların menfaatine propaganda yapan şahıslar üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını" öngören İran İslami Anayasasının 500. maddesine göre beş yıl ertelenen bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Her iki mahkeme celsesinde de İstihbarat Bakanlığı memurları hazır bulunmuşlardır.

Mahkeme kararı böyle açıklanmıştır: "(Murad oğlu) Saleh Kamrani'ye yönelik İran İslam Cumhruiyeti aleyhine propaganda faaliyeti suçlamaları, İstihbarat Bakanlığı raporları,14 Haziran 2006'da BBC ve VOA dahil olmak üzere yabancı radyolarla röportajları, dosyanın 72. sayfası, kendisinin sistem karşıtlarının, milli güvenliği bozanların ve etnik milliyetçilerin vekaletini kabul etmesi, dosyanın 71. sayfası, güvenlik boşluklarından çeşitli şekillerde yararlanması, İran İslam Cumhuriyeti sistemi aleyhine propaganda yapan çeşitli şahıslarla SMS görüşmeleri, davalının bu konuda itirafları ve yargı önündeki haksız ifadeleri ile diğer bulgu ve belirtiler incelenmiştir. İslami Ceza Kanunu'nun 500. maddesine göre sanık, tutuklanma süresi dahil olmak üzere bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Söz konusu ceza İslami Ceza Kanunu'nun 25. maddesine göre beş yıl ertelenmiş olup bu süreçte suçun tekrarı halinde geçerli olacaktır." Bu kararın açıklandığı mahkeme celsesinden sonra Saleh Kamrani serbest bırakılmıştır.

Mesleğini Yapmasının Engellenmesi ve Rahatsızlık Verilmesi
Saleh Kamrani'nin, serbest bırakıldıktan beri İstihbarat Bakanlığının sıkı gözetimi altında olduğu, takip edildiği ve "fena davranışlarda bulunursa" tutuklanmakla tehdit edildiği bildirilmiştir. Eşi Mina Esgeri, kardiyologunun ona iki ay dinlenmesini tavsiye ettiğini ancak şu anda kendisinde travma sonrası stres bozukluğu belirtileri görüldüğünü, gergin olduğu ve uyumakta zorluk çektiğini belirtmiştir.

Serbest bırakıldığından beri avukatlık kartına el koyulduğu için Saleh Kamrani, kendisi ve eşinin tek geçim kaynağı olan mesleğini icra edememektedir. Bu kart olmadan o mahkemeye giriş yapamamakta ve görevlerini yerine getirememektedir. Gözaltında el koyulan cep telefonu da kendisine geri verilmemiş olup kapatmak zorunda kaldığı ofisinin çalışanları kendisiyle iletişim kuramamıştırlar. Saleh Kamrani ve avukatı, telefon ve avukatlık kartının geri verilmesini talep etmiştirler, ancak bu reddedilmiştir.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucuları Deklarasyonu'nun 9. maddesine göre herkesin insan hakları ve temel özgürlükleri savunan şahıslara hukuki yardım ve nitelikli tavsiye verme hakkı vardır. Aynı Deklarasyonunun 11. maddesi, herkesin işini ve mesleğini icra etmek için biraraya gelme hakkını tanımaktadır. (bkz. BM Genel Kurulunun 53/144 sayılı kararı- 1998).

ARKAPLAN BİLGİSİ:
İran Azerbaycanlısı avukat Saleh Kamrani, 1991 yılından beri mesleğini icra etmektedir. O, kültürel ve siyasi faaliyetleri nedeniyle tutuklanan bir çok İran Azerbaycanlısının avukatlığını yapmıştır. Saleh Kamrani ayrıca İranlı Arap yazar Yusuf Azizi Bani Torof ve Fars insan hakları savunucusu Mohsen Sazegara gibi diğer etnik grupların mensuplarını da savunmuştur. O İran güvenlik güçleri tarafından, tutuklanmakla tehdit edildiği telefon görüşmeleri dahil olmak üzere bir çok kez rahatsız edilmiştir. Yaptığı telefon görüşmeleri, yazışmaları ve iletişim kurduğu şahıslar izlenmiş, eşi ve kendisi güvenlik güçleri tarafından ülkeye giriş ve çıkışlarında sorgulanarak tehdit edilmişlerdir. Kamrani'nin İran'ın dışına çıkması birkaç kez engellenmiştir. 2005 yılında o ve kardeşi, Urmiye şehrinde üç gün boyunca gözaltında tutulmuşlardır.

Saleh Kamrani ayrıca insan hakları konusunda makaleler yazmış olup avukatlar ve öğrenciler için insan hakları eğitim seminerleri düzenlenmesine yardımcı olmuştur. Saleh Kamrani'nin kardeşi Muharrem Kamrani, 30 Mart 2006'da gözaltına alınıp 19 gün boyunca tutularak işkence görmüştür (bkz. Acil Eylem Çağrısı 86/06, MDE 13/039/2006, 12 Nisan 2006)http://web.amnesty.org/library/index/ENGMDE130392006?open&of=ENG-IRN
http://web.amnesty.org/library/Index/ENGMDE130432006?open&of=ENG-IRN

İran'ın en geniş etnik azınlık topluluğu olan Azerbaycan Türkleri, çoğunlukla İslam'ın Şii mezhebine inanmakta, nüfusun %25-30'luk bölümünü oluşturmakta ve daha çok ülkenin kuzeybatısında yaşamaktadırlar. Topluma entegre olmalarına rağmen, özellikle son yıllarda, anayasal hakları olduğuna inandıkları Türkçe eğitim ve Babek Kalesi toplantıları ile Meşrutiyet Günü gibi Azerbaycan kültürel ve tarihi günlerini anmak gibi daha geniş kültürel haklar talep etmektedirler. Ancak bu talepler çoğunlukla İranlı yetkililer tarafından bastırılmaktadır. Küçük bir azınlık İran Azerbaycanı’nın İran’dan ayrılarak Azerbaycan Cumhuriyeti’ne katılmasını desteklemektedir. İran devlet yetkilileri Azerbaycan kültürel kimliğini ve anadili kullanım haklarını savunanlara kuşkuyla bakmakta ve onlara "pan-Türkizm yayılmacılığı yaparak ülke güvenliğine karşı eylemlerde bulunmak” gibi ucu açık suçlamalar yöneltmektedirler.

2005 yılının Haziran ayının sonlarında, Keleyber'de Babek Kalesi toplantısına katılan bir çok İran Azerbaycanlısı gözaltına alınmıştır. En az 21 kişi, "sistem aleyhine propaganda yaymak" ve "sistem aleyhine faaliyet eden topluluklar kurmak" gibi suçlamalarla yargılanarak bir kısmı ertelenen üç ay ve bir yıl arası hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Gözaltına alınanlardan bir kısmı, 10 yıl boyunca Keleyber'e gitmekten men edilmişlerdir. 31 Mart 2006 tarihinde Tebriz şehrinde yıllık bir anma töreninden sonra bir çok İran Azerbaycanlısı gözaltına alınmıştır.

12 Mayıs 2006'da resmi "İran" gazetesinde Azeri Türklerinin çoğunu rencide eden bir yayının yer almasından sonra ülkenin kuzey-batısında protesto gösterileri düzenlenmiştir. Gösterilerde yüzlerce katılımcı gözaltına alınmıştır. Bunlardan bazılarının işkence gördüğü ve tedaviye ihtiyaç duyduğu bildirilmiştir. Devlet yetkilileri 23 Mayıs'ta gazete yayınını geçici olarak durdurarak editörü ve karikatüristi gözaltına almışlardır. İran Azerbaycanlısı kaynaklar, güvenlik güçlerinin müdaheleleri nedeniyle onlarca ölü ve yüzlerce yaralı olduğunu bildirmişlerdir. İran yetkilileri genel olarak gösteriler sırasında gerçekleşen ölümleri reddetmiş, ancak bir polis memuru 29 Mayıs'ta Negede'de dört kişinin ölüp 43 kişinin yaralandığını açıklamıştır. Gözaltına alınanlardan çoğu serbest bırakılsa da, hala gözaltında tutulanlar ve gösterilerle ilgili olarak hapis ve kırbaç cezalarına çarptırılanlar vardır.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen Farsça, İngilizce, Fransızca, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Saleh Kamrani'nin serbest bırakıldığı haberini memnuniyetle karşıladığınızı belirtin;

- Saleh Kamrani'nin, bir avukat olarak yaptığı çalışmalar dahil olmak üzere barışçıl faaliyetleri nedeniyle gözaltına alınan bir vicdan mahpusu -düşünce suçlusu- olduğuna inandığınızı belirtin;

- Yetkililere ona yönelik, eğer uygulanırsa vicdan mahpusu olarak tekrar tutuklanacağı- ertelenmiş ceza hükmünü tekrar gözden geçirmeleri çağrısında bulunun;

- Yetkililere, Kamrani'nin cep telefonunu ve avukat olarak çalışmaya devam edebilmesini sağlayacak avukatlık kartını geri vermeleri çağrısında bulunun;

- Yetkililere, İran'ın BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi'nin taraf ülkelerinden biri olarak 19. Maddede herkes için tanınan ifade özgürlüğü hakkına saygı duymakla sorumlu olduklarını hatırlatın.

Devamını oku...

6 Aralık 2006 Çarşamba

İran: Uluslararası Af Örgütü Artan Sansürden Dolayı Endişeli

Uluslararası Af Örgütü Genel Bildiri
AI İndeksi: MDE 13/133/2006 (Kamusal)
Haber Servisi No: 314
6 Aralık 2006

İran: Uluslararası Af Örgütü Artan Sansürden Dolayı Endişeli

Uluslararası Af Örgütü İran'da giderek artan sansürlemeden ve devletin insan hakları savunucularına yönelik tedirgin edici tavrından dolayı derin endişe duymaktadır. İnternet sitelerine erişimin engellenmesi, site ve gazetelerin kapatılması, kitapların yasaklanması, gazetecilerin, blog yazarlarının ve hak ihlali haberlerini yayan insan hakları savunucuların tutuklanıp tehdit edilmeleri, İran yetkililerinin ifade özgürlüğüne ve bilgi,fikir ve haber alışverişi hakkına yönelik artan kısıtlama ve baskılarını göstermektedir.

Bildirinin Azerbaycanlılarla İlgili Bölümü: İnsan hakları savunucuları ve diğer aktivistler yurtdışındaki sitelere girmeleri ya da e-postayla bilgi alıp göndermeleri nedeniyle de sorgulanmakta ve cezalar almaktadırlar. Örneğin İran Azerbaycanlısı Mehdi (Oxtay) Babaei Ajabshir, 2006 yılının Temmuz ayında bir Azerbaycan kültürel toplantısına katılmadan hemen önce gözaltına alınarak Eylül'de "milli güvenlik aleyhine faaliyet eden kanunsuz muhalefet topluluklarına üyelik" suçlamasıyla altı ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Ona yönelik suçlamalar "GAMOH teşkilatının internet sitesine, söylediğine göre onların yeni bir bayrak hazırlama iddialarını protesto eden e-postalar göndermesi" ve "diğer etnik milliyetçi siteleri ziyaret ederek içeriklerini arkadaşlarına göndermesi" olarak belirtilmiştir.

Devamını oku...

Reza Abbasi: İran Azerbaycanlısı İnsan Hakları Savunucusu

AI İndeksi: MDE 13/131/2006
Tarih: 6 Aralık 2006

Reza Abbasi: İran Azerbaycanlısı İnsan Hakları Savunucusu
VİCDAN MAHPUSU - İTİRAZ DURUMU

İnsan hakları savunucusu Reza Abbasi, ASMEK (Azerbaycanlı Siyasi Mahpusları Savunma Komitesi) ve demokrasi ile insan hakları konusunda çalışmaları olan İran Mezunlar Birliği (Advar-e Tahkim-e Vahdat) kuruluşlarına üyedir.

Reza Abbasi, İnkılap (Devrim) Mahkemesinde "İran İslam Cumhuriyeti dini liderine hakaret etmek" ve "sistem aleyhine propaganda" suçlamalarıyla yargılanarak altışar ay hapis cezasına çarptırılmış olup Zenjan Merkezi Hapishanesinde bir yıl hapis cezasını çekmektedir. Uluslararası Af Örgütü Reza Abbasi'nin, İran'daki Azerbaycan toplumu adına yürüttüğü barışçıl faaliyetler nedeniyle tutuklanan bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olduğuna inanmaktadır.

Gözaltı ve Tutuklama:
Reza Abbasi, 27 Haziran 2006'da İran'ın kuzeybatısındaki Zenjan şehrinde, İstihbarat Bakanlığı ofisinde sorgulanması için yapılan sözlü çağrıları yanıtsız bırakmasının ardından gözaltına alınmıştır. O aynı zamanda 12 Mayıs 2006'da resmi "İran" gazetesinde yayınlanan ve Azerbaycanlıların çoğunu rencide eden bir karikatür nedeniyle İran'ın Azerbaycan bölgelerinde başlayan kitlesel protesto gösterilerinden sonra gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınma tarihi ayrıca 30 Haziran'da yapılacak olan Babek Kalesi toplantısından hemen öncedir. Her yıl, binlerce İran Azerbaycanlısı 9. yüzyılda yaşayan İranlı Azeri Türkü tarihi kahraman Babek Hürremdin'in doğumgününü anmak için kaleye yürümektedirler. Bu toplantılar sık sık İran yetkilileri tarafından bastırılmaktadır. Raporlara göre bu yıl memurlar, katılımları engellemek için bir çok kişiyi gözaltına almışlardır.

Reza Abbasi,gözaltına alındıktan sonra Zenjan Merkezi Hapishanesine götürülerek en az iki ay boyunca tecritte tutulmuştur. Raporlara göre o, 11 Eylül'de görülen ikinci mahkeme celsesine kadar avukatıyla iletişim kuramamıştır. Aktivistin, gözaltında işkenceye maruz kalmış olmasından endişe edilmektedir.

Adil Olmayan Yargı ve Mahkumiyet:
Reza Abbasi, 5 Eylül 2006'da Zenjan İnkılap (Devrim) Mahkemesinin Birinci Şubesinde, ailesi ve avukatının bulunmadığı kapalı bir celsede yargılanmıştır. İkinci kapalı celse 11 Eylül'de, avukat katılımıyla gerçekleşmiştir. Avukatının açıklamalarına göre Reza Abbasi, ASMEK ve çeşitli öğrenci kuruluşlarındaki faaliyetleriyle ilgili sorgulanmıştır.

Reza Abbasi, Ekim ayında "İran İslam Cumhuriyetinin başkanına hakaret etmek" suçlamasıyla altı ay ve "sistem aleyhine propaganda yapmak" suçlamasıyla altı ay olmak üzere bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.

Önceki Gözaltı Dönemi:
Reza Abbasi, 2 Mayıs 2004'te güvenlik memurları tarafından işyerinde gözaltına alınmıştı. Memurlar ayrıca evini arayarak yazılarına ve kitaplarına el koymuşlardı. Reza Abbasi, gözleri bağlanarak bilinmeyen bir yere götürüp orda tecritte tutulmuştur. ASMEK ve Zenjan Üniversitesi öğrenci birliğine üyeliğiyle ilgili sorgulanan aktivist 27 Mayıs 2004'te mahkemeye çıkarılarak geçici olarak serbest bırakılmıştır. Serbest bırakılmasına şart olarak, çağrıldığı takdirde sorgulanmaya gitmesi öne sürülmüştür. Raporlara göre o, bir hafta içerisinde üç kez güvenlik ofisine sorgulanmak için çağrılmıştır.

Aile Bireylerinin Rahatsız Edilmesi:
Raporlara göre, İstihbarat Bakanlığı'nın (Ettelaat) Zenjan şehrindeki ofisinin memurları Reza Abbasi'nin ailesini rahatsız etmişlerdir. Buna, yaşlı ebeveynlerinin sürekli sorgulanmaya çağrılarak Abbasi'nin durumundan hiç kimseye bahsetmemeleri konusunda uyarılmaları dahildir.

ARKAPLAN BİLGİSİ:

İran'daki Azerbaycan Toplumu:
İran'ın en geniş etnik azınlık topluluğu olan Azerbaycan Türkleri, çoğunlukla İslam'ın Şii mezhebine inanmakta, nüfusun %25-30'luk bölümünü oluşturmakta ve daha çok ülkenin kuzeybatısında yaşamaktadırlar. Topluma entegre olmalarına rağmen, özellikle son yıllarda, anayasal hakları olduğuna inandıkları Türkçe eğitim ve Babek Kalesi toplantıları ile Meşrutiyet Günü gibi Azerbaycan kültürel ve tarihi günlerini anmak gibi daha geniş kültürel haklar talep etmektedirler. Ancak bu talepler çoğunlukla İranlı yetkililer tarafından bastırılmaktadır. Küçük bir azınlık İran Azerbaycanı’nın İran’dan ayrılarak Azerbaycan Cumhuriyeti’ne katılmasını desteklemektedir. İran devlet yetkilileri Azerbaycan kültürel kimliğini ve anadili kullanım haklarını savunanlara kuşkuyla bakmakta ve onlara "pan-Türkizm yayılmacılığı yaparak ülke güvenliğine karşı eylemlerde bulunmak” gibi ucu açık suçlamalar yöneltmektedirler.

2005 yılının Haziran ayının sonlarında, Keleyber'de Babek Kalesi toplantısına katılan bir çok İran Azerbaycanlısı gözaltına alınmıştır. En az 21 kişi, "sistem aleyhine propaganda yaymak" ve "sistem aleyhine faaliyet eden topluluklar kurmak" gibi suçlamalarla yargılanarak bir kısmı ertelenen üç ay ve bir yıl arası hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Gözaltına alınanlardan bir kısmı, 10 yıl boyunca Keleyber'e gitmekten men edilmişlerdir.

31 Mart 2006 tarihinde Tebriz şehrinde yıllık bir anma töreninden sonra bir çok İran Azerbaycanlısı gözaltına alınmıştır.

12 Mayıs 2006'da resmi "İran" gazetesinde Azeri Türklerinin çoğunu rencide eden bir yayının yer almasından sonra ülkenin kuzey-batısında protesto gösterileri düzenlenmiştir. Gösterilerde yüzlerce katılımcı gözaltına alınmıştır. Bunlardan bazılarının işkence gördüğü ve tedaviye ihtiyaç duyduğu bildirilmiştir. Devlet yetkilileri 23 Mayıs'ta gazete yayınını geçici olarak durdurarak editörü ve karikatüristi gözaltına almışlardır. İran Azerbaycanlısı kaynaklar, güvenlik güçlerinin müdaheleleri nedeniyle onlarca ölü ve yüzlerce yaralı olduğunu bildirmişlerdir. İran yetkilileri genel olarak gösteriler sırasında gerçekleşen ölümleri reddetmiş, ancak bir polis memuru 29 Mayıs'ta Negede'de dört kişinin ölüp 43 kişinin yaralandığını açıklamıştır. Gözaltına alınanlardan çoğu serbest bırakılsa da, hala gözaltında tutulanlar ve gösterilerle ilgili olarak hapis ve kırbaç cezalarına çarptırılanlar vardır.

ASMEK, 2002 yılında kurulmuştur. Aralarında Reza Abbasi'nin de bulunduğu dört kurucu üye, faaliyetleriyle ilgili olarak 2004 yılında gözaltına alınmışlardır. Reza Abbasi 17 Aralık 2005'te Zenjan Üniversitesinde yaptığı konuşmada İranlı devlet yetkililerini ciddi şekilde eleştirmiştir.

İnsan Hakları Savunucuları:

İran yasaları ifade ve örgütlenme özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtlamakta olup insan hakları savunucularının çalışmaları tehditler, saldırılar, gözaltılar, tutuklamalar ve işkencelerle engellenmektedir. Anayasada örgütlenme ve "milli güvenlik"le ilgili ucu açık maddeler yer almakta ve bunlar aralarında uluslararası insan hakları yasaları tarafından korunan gazetecilik ve kamu bilgilendirme çalışmalarını engellemektedirler.

Siyasi temelli adli suçlamalar çoğunlukla insan hakları savunucularının cezalandırılmasıyla sonuçlanmaktadır. Onlar ayrıca ülkeyi terk etmekten men edilmekte ve yolculuk yasağıyla karşı karşıya kalmaktadırlar.

Bağımsız sivil toplum kuruşlarının kayıt aşamaları son derece karışık olup çoğu zaman reddedilmekte ve kuruluşları zorla kapatılma riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Yabancı fonlardan yardım alan kuruluşlar ise "casusluk" ve "yabancı düşman kuruluşlarla iletişim ve destek" suçlamalarıyla karşılaşma riski altındadırlar. Örneğin 2006 yılının Ocak ayında İçişleri Bakanlığı'nın "sistemi devirmeyi amaçlayan iç ve dış kaynaklardan" parasal yardım aldıkları iddia edilen sivil toplum kuruluşlarının bir listesini hazırladığı bildirilmiştir. Söz konusu kuruluşların bazılarının, eski Cumhurbaşkanı Hatemi'nin ofisinden de destek gördükleri iddia edilmiştir. İçişleri Bakanlığının bu kuruluşların faaliyetlerini kısıtlamaya hazırlandığı söylenmiştir.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen Farsça, İngilizce, Fransızca, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Reza Abbasi'nin bir insan hakları savunucusu olarak uluslararası anlaşmalarla tanınmış ifade ve örgütlenme özgürlüğünü barışçıl şekilde kullanarak yaptığı çalışmaları nedeniyle "İran İslam Cumhuriyeti dini liderine hakaret etmek" ve "sistem aleyhine propaganda yapmak" ile suçlanıp bir yıl hapis cezasına çarptırılması nedeniyle kaygılandığınızı belirtin;

- Reza Abbasi'nin bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olduğuna inandığınızı belirterek yetkilileri onu hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakmaya çağırın;

- Reza Abbasi'nin, Zenjan İnkılap (Devrim) Mahkemesinde kapalı celsede görülen davasının uluslararası adil yargılama standartlarına uymaması nedeniyle endişe duyduğunuzu belirtin;

- Yetkililere, aktivistin ailesi ve avukatıyla düzenli olarak görüşme ve talep ederse sağlık yardımına erişmesini sağlamaları çağrısında bulunun;

- Yetkililer tarafından korkutulup tedirgin edildikleri bildirilen ailesinin güvenliğinden endişe duyduğunuzu belirterek onlar için gereken tüm tedbirlerin alınmasını isteyin.

Devamını oku...

2 Aralık 2006 Cumartesi

İranda Azerbaycanlı aktivist Hüseyin Ahmediyan'a Mahkeme Kararı

Aşağıdaki belge İran resmi mahkeme kararının tam tercümesidir. 3 Yıl hapis cezasına mahkum edilen Güney Azerbaycanlı aktivistlerden Hüseyin Ahmediyan'a (Artum Dinç) yöneltilen suçlamalar ve sanığın özgeçmişi dikkatlerinize sunulur:

Dosaya numarasi: 85/1- 931
Yargı numarası: hükümler- 1493/01.12.2006
Yetkili makam: Tebriz İslami İnkılâp Mahkemesi 1.Şubesi
Sanık: HÜSEYİN Ahmediyan FEYZULLAH oğlu adres: PASDARAN cad. ATLAS mah. no: 39 TEBRİZ Suçlama: Rejim aleyhinde eylem İşlemler: Yukarıda belirtilmiş dosya numarasını takiben mahkeme gereken yasal işlemleri yerine getirdikten sonra yargı kararını aşağıda açıklanan şekilde belirtmektedir:

Mahkeme Kararı

NAKİ Mahmudi’nin avukatlığıyla kefalet ile geçici olarak serbest bırakılan, PASDARAN cad. ATLAS mah. no: 39 TEBRİZ sakını, okuryazar, sabıkasız, 1972 doğumlu, FEYZULLAH oğlu, HÜSEYİN Ahmediyan, 85/1- 931 numaralı ek dosyada; ülke güvenliğini tehdit etme amacıyla etnik milliyetçi örgütler kurma ve yönetmekle, protesto eyleminde orada bulunan kişileri tahrik edip heyecanlandırıcı sloganlar atıma, aktif ve etkin role sahip olduğundan dolayı, SEPAHE PASDARAN güçleri tarafından tutuklanarak ETTELAAT (İRAN İSTİHBARAT’I)GENEL MERKEZİNE gönderilmiş, yapılan araştırmalar sonucu 26.Mayıs.2006 tarihinde UN-İBNİ-ALİ (Eynalı) dağı parkında İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN kutsal bayrağını caminin üstünden aşağı alıp ona hakarette bulunmuştur. Yapılan araştırmalar sonucunda sanığın Tebriz’deki aktif etnik milliyetçilerden biri olduğu, yasadışı Azerbaycan Medeniyet Ocağı, Bağır Han Komitesi ve Kurtuluş adıyla bilinen ayrılıkçı örgütler kapsamında yakınlık duyar çevresi yaratma, üye toplama, plan ve programlaştırma, örgütlendirme, yönlendirme ve liderlik etme gibi faaliyetlerde bulunarak önemli roller üstlenmiş ve örgüt içi gizli toplantılarda örgütü uluslar arası çevrelerde gündeme getirmek için yabancı ülkelerin, örneğin İran’la düşman konumunda olan ABD ve İsrail gibi ülkelerin Büyükelçilikleri ile ilişkiye geçme önerisini veriyor ve bunun akabinde örgüt temsilcisi olarak Azerbaycan ve Türkiye Cumhuriyetlerine giderek oradaki ayrılıkçı ve etnik milliyetçi unsurlarla yakından görüşerek İran’da etnik milliyetçilik faaliyetleri konusu ile ilgili fikir alışverişinde bulunarak maddi ve fikri destek talep ediyor. 1999 yılında Azerbaycan Kültür Derneğinin yardımıyla Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji bölümünde eğitime başlıyor, eğitim süresi boyunca İranlı etnik milliyetçi öğrencilerin toplantı ve programlarına aktif biçimde katılarak Türk Ocakları, Türk Dünyası Araştırmalar Merkezi, Hacı Bektaşi Veli Derneği, Irak Türkmen Kültür Derneği, Genç Aydınlar Cemiyeti gibi etnik milliyetçi çevrelerle ilişki kurmuştur. İlkin raporlarların ve bölge istihbarat genel merkezinin bütünleyici araştırmaları, savcı suçlaması, savcılık temsilcisinin suçlama delilleri, avukatın savunması ve sanığın; ilkin araştırmalar, mahkeme ve savcılıktaki suçlamaya itirafı ve savunmaları esasında mahkemeye göre adı geçen sanık suçlu tanınarak İslami Ceza Kanununun 498. maddesine istinaden tutuklu saklandığı günler dâhil üç yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Karar açıklandıktan sonra yeniden gözden geçirilmesi istendiği takdirde yirmi gün içinde başvurularak diğer bölge istinaf mahkemelerince bakılabilir. 04.11.2006

Tebriz İslami İnkılâp Mahkemesi Birinci Şube Reisi Ali Ali Ekberi

Hüseyin Ahmediyan:
Hüseyin Ahmediyan (Artum Dinç) 23.03.1972 Tebriz doğumludur. İlkokulu Azadi, ortaokulu Seyyidüşşüheda ve liseyi, Vilayet düz lisesi ve Talegani meslek eğitim lisesine geçerek Tebriz’de bitirdi. 2004’te Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümünden mezun oldu. 2006’da yine aynı üniversitede aynı bölümde yüksek lisans okuma hakkını kazandı. Artum Dinç ta 1989 lise son yıllarından kendi kültürünün; dilinin, tarihinin, yurdunun ve değerlerinin Fars Faşist ve şovenistleri tarafından asimilasyon politikalarına tabi tutulmuş olduğunu ayırt etmiş, kendi kültürel değerlerini yaşatmaya ve kimliğini koruyarak sürdürmeğe çaba göstermiştir. O, aynı yılların devamında Azerbaycan Türk Kültürüne edebiyat, musiki ve tarih alanlarında derin ve etkili katkılarda bulunmuş Sayın Hasan Azerbaycan, Ali Taşkın, Prof. Dr. M. T. Zehtabi (Kirişçi) vs. gibi ünlü halk aydınlarının yanında kendi kültürünün farklı boyutlarını öğrenmiş ve öğretmiştir. Artum Dinç 1990’lardan itibaren fikir arkadaşlarıyla beraber Azerbaycan Türk Kültürünün devamlılığı uğruna birçok kültürel etkinlik ve organizasyonlarda ciddi ve mesuliyetli roller üstlenmiştir. 1993–98 yılları arasında kendi dava arkadaşlarıyla birlikte Güney Azerbaycan’ın dört bir yanını gezerek kendi kültür coğrafyasını yakından tanımaya ve milli kimlik şuurunu yaymaya çalışmışlardı. Azerbaycan Türk milli kimliğinin Fars faşist ve şovenistleri tarafından imhaya uğratıldığını fark eden Artum ve arkadaşları yeni devirde milli kültürün devamlılığını sağlayabilmek amacıyla teorik düşünce temellerini atabilecek ve çerçevesini çizebilecek gereken beyin kadrosu ekibini geliştirmek için kısmen yurtdışı üniversitelerde sosyal bilimlerde eğitim görme amacıyla kendi yurtlarından hicret ettiler. Bu görev rahmetli Prof. Dr. M. T. Zehtabi ve arkadaşları tarafından gençlere sürekli tavsiye edilmekteydi.

Artum Dinç ve arkadaşları genellikle Orta Doğu ve Kafkaslarda özellikle de Güney Azerbaycan’da özgürlük ve demokrasinin gelişmesi uğruna kendilerinin geliştirdikleri özgün yöntemlerle bütün imkânsızlıklara karşın yılmadan mücadele vermişler. Artum Dinç arkadaşlarıyla birlikte Tebriz ve Güney Azerbaycan’ın diğer şehirlerinde insan hakları, bireysel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü ile ilgili konuları halka tanıtma ve anlatma amacıyla sürekli konferanslar düzenleyip ilgili çevrelerle sağlam ilişkiler kurmuşlar. Artum Dinç ve arkadaşları Şovenist Fars rejiminin Azerbaycan Türklüğü ve İran Milletler Hapishanesinde esir düşmüş diğer milletlere karşı yürütülen kültürel imha politikalarını provoke ederek Fars Şovenizmini bir hayli rahatsız etmişlerdi. Fars Faşizminin ırkçı ve ayrımcı politikalarını, topladıkları objektif verilere dayanarak açıklar halkı başlarına getirilenlerden haberdar ederler. Bu konularda bölgesel çalışmanın yanı sıra güçlerinin yettiği kadar uluslar arası kuruluşları da İran Fars Faşist ve Şovenist rejiminin yaptığı insanlık dışı davranışlardan haberdar etmişlerdi. Bütün bunları yaparken de gündeme gelmeme prensibine bağlı kalırlar. Onların nezdinde iş görmek, sorunlara pratik çözüm getirmek başlıca öncelik ve özelliktir. Artum Dinç Son yıllarda (Güney) Azerbaycan Türk Kültürünün devamlılığını engelleyen sorunlar üzerinde sosyolojik değerlendirmeler yapıp projeler geliştirmekteydi.

22 Mayıs 2006’da Güney Azerbaycan’ın kimlik ve kültürel değerlerini yaşatma savaşımı yeni bir safhaya gelmesiyle beraber Faşist Fars rejiminin karşı saldırıları tüm çirkinlikleriyle kat kat artmıştır. Güney Azerbaycan Türklüğünün kırılmaz iradesini kırmak için şovenist Fars rejimi çok yönlü sosyal, ekonomik, politik, hukuksal ve psikolojik bir yıkım savaşı başlatmıştır. Bu vahşi ve insanlık dışı eylemler esnasında özgürlük ve eşitlik uğruna, kendi ilkel haklarını kullanmak isteyen Güney Azerbaycan Türkleri, faili meçhul cinayetler, işkencelere, hapislere, işten atılmalara, sürekli gözaltı tutulmalara, hakaretlere vs. kurban gitmekteler. Artum Dinç (Hüseyin Ahmediyan) da faşist Fars rejiminin azgın gözünden kaçmayan, suç işlemeden suçlu sayılan hedeflerden biridir.

Devamını oku...

28 Kasım 2006 Salı

İRAN - Reza Abbasi (E), insan hakları savunucusu

KAMUSAL BELGE - AI İndeksi: MDE 13/128/2006

28 Kasım 2006

UA 246/06 (MDE 13/101/2006, 12 Eylül 2006) –Güvenlik Endişesi/ Adil olmayan Yargılama/ Olası Düşünce Mahkumu Raporuyla ilgili Ek Bilgi

İRAN - Reza Abbasi (E), insan hakları savunucusu

İnsan hakları savunucusu Reza Abbasi, Ekim ayında "İran İslam Cumhuriyetinin başkanına hakaret etmek" suçlamasıyla altı ay ve "sistem aleyhine propaganda yapmak" suçlamasıyla altı ay olmak üzere bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Gözaltına alındığı Haziran ayından beri Zenjan Hapishanesinde tutulan Abbasi, en az iki ay boyunca tecrit gözaltısında tutulmuştur. Raporlara göre İstihbarat Bakanlığının Zenjan'daki yetkilileri, Abbasi ailesini kasten rahatsız etmekte, yaşlı ebeveynlerini sürekli olarak sorgulanmaya çağırmakta ve onlara Abbasi'nin durumundan kimseye bahsetmemelerini söylemektedirler.

Uluslararası Af Örgütü, Reza Abbasi'nin İran'daki Azerbaycan Türk topluluğu adına yürüttüğü barışçıl aktivitelerden dolayı hapsedilen bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olduğuna inanmakatdır.

Reza Abbasi, insan hakları ile demokrasinin yaygınlaştırılması konusunda çalışmaları olan ASMEK'in (Azerbaycan Siyasi Mahpuslarını Müdafaa Komitesi) kurucu üyesi ve İran Mezunlar Birliği'nin (Advar-e Takim-e Vahdat) üyesidir. Abbasi, 17 Aralık 2005'te Zenjan Üniversitesinde, devlet yetkililerini eleştiren bir konuşma yapmıştır. 2002 yılında kurulan ASMEK, yetkililer tarafından sürekli baskı görerek Abbasi dahil dört kurucu üyesi 2004 yılının Nisan ayında gözaltına alınmışlardır.

Reza Abbasi, İstihbarat Bakanlığının, sorgulanması için Bakanlık binasına gelmesinin söylendiği telefon çağrısına yanıt vermeyince 27 Haziran 2006'da gözaltına alınmıştır. 12 Mayıs'ta devlet gazetesi "İran"da, Azerbaycan Türklerini rencide eden ve kitlesel protesto gösterilerinin başlamasına neden olan bir karikatür yayınlanmıştır; Abbasi'nin gözaltına alınmasının bu protestolarla ilgili olabileceği sanılmaktadır. Gözaltına alınması ayrıca 30 Haziran'da Azerbaycan Türklerinin, 9. yüzyılda yaşayan ve tarihi kahraman olarak kabul edilen Babek Hürremdin'in doğum yıldönümünü kutladıkları Babek Kalesi Toplantıları sırasında gerçekleşmiştir. Bu toplantıların sıkça İran yetkilileri tarafından bastırılmaya çalışıldığı ve bu yıl, güvenlik memurlarının katılımları engellemek amacıyla toplantılar öncesi bir çok kişiyi gözaltına aldığı bilinmektedir.

Reza Abbasi'nin iki kez yargı önüne çıkarıldığı bilinmektedir: 5 Eylül'de Abbasi Zenjan İnkılap Mahkemesi'nin 1. Şubesinde, ailesi ve avukatının olmadığı kapalı celsede yargılanmıştır. İkinci celse 11 Eylül'de avukatının katılımıyla gerçekleşmiştir. Avukatının verdiği bilgilere göre Abbasi ASMEK'de ve çeşitli öğrenci kuruluşlarındaki faaliyetleriyle ilgili sorgulanmıştır.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen Farsça, İngilizce, Fransızca, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Reza Abbasi'nin bir insan hakları savunucusu olarak uluslararası anlaşmalarca tanınmış ifade ve örgütlenme özgürlüğü çerçevesindeki barışçıl çalışmalarından dolayı "İran İslam Cumhuriyetinin başkanına hakaret etmek" suçlamasıyla altı ay ve "sistem aleyhine propaganda yapmak" suçlamasıyla altı ay olmak üzere bir yıl hapis cezası alması nedeniyle endişe duyduğunuzu belirtin;

- Abbasi'nin bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olduğuna inandığınızı belirterek yetkililerden onu hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakmalarını isteyin;

- Abbasi'nin Zenjan İnkılap Mahkemesinde kapalı olarak görülen davasının uluslararası adil yargılama standartlarına uymaması nedeniyle endişe duyduğunuzu bildirin;

- Yetkililere, onun ailesine, avukatına, ve talep ederse sağlık yardımına ulaşmasını sağlamaları çağrısında bulunun;

- Yetkililer tarafından korkutulup tedirgin edildikleri bildirilen ailesinin güvenliğinden endişe duyduğunuzu belirtin.

Devamını oku...

17 Kasım 2006 Cuma

İRAN - Asghar Akbarzadeh (Esger Ekberzade) (E), 21 yaşında, öğrenci

KAMUSAL BELGE
AI Indeksi: MDE 13/124/2006

UA 309/06 Tecrit Gözaltısı/ İşkence Tehlikesi

17 Kasım 2006

İRAN - Asghar Akbarzadeh (Esger Ekberzade) (E), 21 yaşında, öğrenci

İran Azerbaycanlısı Esger Ekberzade'nin bilinmeyen bir yerde hücre hapsinde tutulduğu ve işkence tehlikesiyle karşı karşıya olduğu düşünülmektedir.

Esger Ekberzade Erdebil şehrinin Peyam-i Nur üniversitesinde kimya bölümü öğrencisidir. 31 Ekimde, sivil giyimli İstihbarat Bakanlığı (Ettelaat) memurları tarafından üniversite yerleşkesinde gözaltına alınmıştır. O günden beri ailesi durumundan hiçbir haber alamamışlardır. Annesinin Erdebil Mahkemesine ve İstihbarat Bakanlığı ofisine başvurarak Esgerzade'nin durumunu sormuş, ancak yetkililer bilgi vermekten kaçınmış ve onun gözaltında tutulduğunu bile kabul etmemişlerdir.

Esger Ekberzade daha önce 25 Mayıs 2006 tarihinde, Erdebil'de yapılan bir protesto gösterisinden iki gün önce gözaltına alınmış ve 12 gün sonra serbest bırakılmıştı.

Erdebil'deki protesto gösterisinin yapıldığı gün, İstihbarat Bakanlığı memurları Ekberzade ailesinin evini aramış ve telefon bağlantılarını kesmişlerdir. Gözaltına alınmasından önce İstihbarat Bakanlığı memurları iki kez ailenin evine gelmiş, ancak Ekberzade o sırada evde olmadığı için geri dönmüşlerdi.

GENEL BİLGİLENDİRME: 2006 yılının Mayıs ayında İran'ın Azerbaycan Türk nüfusunun çoğunlukta olduğu kuzey-batı şehirlerinde, 12 Mayıs günü devlet gazetesi "İran"da yayınlanan ve Azerbaycanlıların çoğunun hakaretamiz olarak kabul ettikleri karikatürler protesto edildi. Bu gösterilerde yüzlerce katılımcı gözaltına alındı. (bkz. UA 151/06, MDE 13/055/2006, 26 Mayıs 2006 ve UA 163/06, MDE 13/063/2006, 8 Haziran 2006). Gözaltına alınanların bir kısmının işkence gördükleri ve tedaviye ihtiyaç duydukları bildirildi. Adı geçen gazete 23 Mayıs günü geçici olarak kapatıldı ve editörü ile karikatürlerin çizeri gözaltına alındı. İran'daki Azerbaycanlı kaynakların belirttiğine göre güvenlik güçlerinin müdaheleleri sonucu onlarca protestocu öldürüldü ve yüzlercesi yaralandı. Güvenlik güçleri gösterilerde ölenlerin olduğunu reddettiler, ancak 29 Mayıs günü bir polis memuru Sulduz (Negede) şehrindeki protestolarda 4 kişinin öldüğünü ve 43 kişinin yaralandığını açıkladı.

İran güvenlik güçleri, çoğunlukla insanları günler ya da haftalar boyunca gözaltına alıp kimi zaman bilinmeyen yerlerde tutmakta ve aileleriyle görüşmelerine izin vermemektedirler. Örneğin, bir haftadır "ortadan kaybolduğu" belirtilen aktivist öğrenci Abed Tavanche 5 Haziran'da Tahran'ın Evin Hapishanesinden ailesini arayarak 26 Mayıs'tan beri gözaltında tutulduğunu açıklamıştı. (bkz. UA 165/06, MDE 13/065/2006, 9 Haziran 2006).

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen Farsça, İngilizce, Fransızca, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Esger Ekberzade'nin 31 Ekim'de sivil giyimli İstihbarat Bakanlığı (Ettelaat) memurları tarafından gözaltına alındığından beri nerde tutulduğunun bilinmemesinden endişe duyduğunuzu;

- Yetkililerden onun nerde ve ne için tutulup neyle suçlandığını açıklamalarını talep edin;

- Yetkililerden, Ekberzade'nin işkenceye maruz kalmadığının garanti edilmesini ve ailesiyle düzenli iletişim kurarak avukat tutma izni verilmesini, ayrıca gereken sağlık yardımının sağlanmasını isteyin.

-Yetkililerden onu en kısa zamanda adaletli bir şekilde yargı önüne çıkarmalarını, ancak adli bir suçla yargılanmıyorsa hiç bir ön şart olmadan bir an önce serbest bırakılmasını talep edin.

Devamını oku...

8 Kasım 2006 Çarşamba

Abbas Lisani (Leysanlı) (E), 38 yaşında, aktivist, ve ailesi

KAMUSAL BELGE - AI İndeksi: MDE 13/125/2006
08 Kasım 2006

UA 163/06 (MDE 13/063/2006, 8 Haziran 2006) ve (MDE 13/105/2006, 19 Eylül 2006) - Tecrit Gözaltısı/ İşkence Tehlikesi/ Sağlık Endişesi/ Vicdan Mahpusu (Düşünce Suçlusu) Raporlarıyla ilgili Ek Bilgi, Yeni Endişe: Kırbaçlanma Cezası

İRAN - Abbas Lisani (Leysanlı) (E), 38 yaşında, aktivist, ve ailesi

İran'da Azerbaycanlı topluluğun hakları için faaliyet eden tanınmış aktivist Abbas Lisani, 26 Eylül 2006'da teminat karşılığında serbest bırakılmıştır. O, 31 Ekim 2006 günü, İran Anayasasının ihlali olarak izin belgesi olmayan güvenlik memurları tarafından tekrar gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınmasının, İran'daki Azerbaycanlıların toplantı ve gösterilerine katılımıyla ilgili yüzleştiği hapis cezalarından biriyle ilgili olduğuna inanılmaktadır. Şu anda İran'ın kuzeybatısındaki Tebriz Hapishanesinin 7. bölümünde tutulduğu sanılmaktadır. Uluslararası Af Örgütü onun, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü kullandığı barışçıl aktiviteler nedeniyle tutuklanan bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olduğuna inanmaktadır.

Abbas Lisani'nin bir önceki gözaltı döneminde koğuştaki diğer tutuklular tarafından rahatsız edilip tehdit edildiği sanılmaktadır. Ayrıca daha önceki gözaltı sürecinde gördüğü işkencenin neden olduğu kaburga ağrıları, böbrek ve mide problemleri yaşamaktadır. Yeterli sağlık yardımının verilip verilmediği bilinmemektedir. Tutuklandığından beri avukatına erişimi olmadığı ve eşinin onu sadece tek bir kez ziyaret edebildiği bildirilmiştir. Eşi, Lisani'yi savunduğu için tutuklanmakla tehdit edilmiştir.

27 Eylül'de, Abbas Lisani serbest kaldıktan bir gün sonra, Erdebil Genel Mahkemesinin 105. Şubesi, aktivisti Erdebil'de 27 Mayıs 2006 günü yapılan bir gösteriye katılımı nedeniyle 50 kırbaç ve 10 ay hapis ve kamu eşyalarını tahrip ile halkı bu gösterilere davet etmek suçlamasıyla altı ay hapis cezalarına çarptırmıştır. Abbas Lisani bu karara itiraz olarak 26 Aralık 2006'da yazılı temyiz başvurusu yapmıştır.

Savunmasında gösterinin kanunsuz olmadığını belirten aktivist, halkı kamu mallarını tahrip etmeye davet etmediğini, tam tersine sükunete çağırdığını belirtmiştir. O, yetkililerin bunu gösteren video görüntüleri gözardı ettiğini ifade etmiştir. Lisani, temyiz başvurusunu yaptıktan beş gün sonra tekrar gözaltına alınmıştır. Ailesine daha sonra ulaşan Erdebil Temyiz Mahkemesinin 1. Şubesinin kararının kopyasında, 10 aylık hapis cezasının bir yıla çevrildiği ve toplam hapis süresinin 18 aya ulaştığı yazılmıştır. Kararda 50 kırbaç cezası onaylanmış ve cezanın, İran'ın merkezindeki Yazd eyaletinin Tabas şehrinde üç yıl sürgünü içermesi gerektiği belirtilmiştir.

Uluslararası Af Örgütü, Erdebil Temyiz Mahkemesinin Abbas Lisani'nin davasını gerçekten tarafsız olarak incelememesinden endişe etmektedir. Lisani'nin avukatı, İranlı İşçi Haber Ajansına şu açıklamayı yapmıştır: "İran İslam Cumhuriyeti tarihinde bu kararın eşi benzeri görülmemiştir, en azından benim böyle birşeyden haberim yok. Nasıl olur da temyiz mahkemesi, müvekkilimin dosyasıyla ilgili alt mahkemenin vermediği cezaları ekleyebilir? Bu kararın keyfi olduğuna inanıyorum ve konuyu Yüksek Mahkemeye taşıyacağım." Uluslararası Af Örgütü, Abbas Lisani'nin davasının temyiz sürecinin aydınlatılmasını istemekte ve Mahkeme Kararlarına Karşı Temyiz Yasasının 4. (2) maddesinde, adli davalarda savcının müdahelesinin olduğu durumlar dışında temyiz mahkemesinin bir önceki mahkemenin verdiği cezaları arttıramayacağının belirtildiğini hatırlatmaktadır.

Abbas Lisani, 2006 yılının Ağustos ayında Keleyber İnkılap Mahkemesi tarafından "devlet aleyhine propaganda yaymak" suçlamasıyla yeniden yargılanarak bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu karar şu anda temyiz aşamasındadır. Mahkeme kararında suçlamaların kaynağı aktivistin 2005'teki Babek Kalesi toplantısına katılması ve diğerlerini de katılıma çağırması, bu toplantıda Azerbaycan Türkçesinde şiirler okuması, "Türkçe" bir takvim yayınlayıp çoğaltması, internet aracılığıyla yurtdışına mesajlar göndermesi, yurtdışındaki destekçilerini araması ve Azerbaycan Türk milliyetçiliği ile bağımsızlığını desteklemeyi planlaması olarak belirtilmiştir. Abbas Lisani'nin güneybatıdaki Khuzastan eyaletinin Mescid-i Süleyman bölgesinde sürgünde bir yıl hapis cezası çekmesi kararı, Erdebil İnkılap Mahkemesi'nin yargılama yetkisi olmadığı belirtilerek feshedilmiş ve dava Keleyber'de yeniden görülmüştür.

Abbas Lisani, 17 Ağustos 2005'te Keleyber İnkılap Mahkemesinin 1. Şubesi tarafından katıldığı bir anma töreniyle ilgili olarak "sistem aleyhine propaganda yapmak" suçlamasıyla bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu karar da şu anda temyiz aşamasındadır. Lisani, ayrıca 2005 yılının Ağustos ayında Bağer Han'ın mezarı başındaki Meşrutiyet Devrimini anma merasimine katılmakla suçlanmaktadır, bu davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı bilinmemektedir.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen İngilizce, Farsça, Arapça, Fransızca ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Abbas Lisani'nin, 27 Mayıs 2006'da Erdebil'deki gösteriye barışçıl katılımı nedeniyle 18 ay hapis cezası çekmek üzere yeniden tutuklanmasından endişe duyduğunuzu belirterek Abbas Lisani'nin kişisel olarak şiddete karşı olup, gösteride herhangi bir katılımcı tarafından kullanılan şiddeti savunmadığını ifade edin;

- Uluslararası Af Örgütü'nün Abbas Lisani'yi bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olarak görüp hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakılması gerektiğine inandığını belirtin;

- Yetkililerden, Abbas Lisani'nin davasının Erdebil Temyiz Mahkemesinde görülen temyiz sürecinin aydınlatılmasını isteyerek Mahkeme Kararlarına Karşı Temyiz Yasasının 4. (2) maddesinde, adli davalarda savcının müdahelesinin olduğu durumlar dışında temyiz mahkemesinin bir önceki mahkemenin verdiği cezaları arttıramayacağının belirtildiğini hatırlatın;

- Abbas Lisani'nin davasının hukuki olarak gerçekten gözden geçirilmediği ihtimali nedeniyle endişe duyduğunuzu belirtin;

- İşkence sayılan kırbaçlanma cezasının bir an önce geri alınmasını talep edin;

- Yetkilileri bir an önce Lisani'nin avukatına, ailesine ve talep edeceği sağlık yardımına düzenli ve koşulsuz erişimini sağlamaya çağırın;

- Abbas Lisani'nin güvenliğinden endişe ettiğinizi belirterek İran yetkililerine, onu tutukluların saldırısından korumayı önermeleri çağrısında bulunun;

- Yetkililer tarafından rahatsız, tedirgin ve tutuklanmakla tehdit edildikleri bildirilen ailesinin güvenliğinden endişe duyduğunuzu belirterek, onlar için gereken her tedbirin alınmasını talep edin.

Devamını oku...

27 Ekim 2006 Cuma

Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi - Müslüman din adamı

KAMUSAL BELGE - AI İndeksi: MDE 13/112/2006
27 Ekim 2006

UA 219/05 (MDE 13/046/2005, 24 Ağustos 2005) ve (MDE 13/067/2005, 04 Kasım 2005; MDE 13/046/2006, 04 Mayıs 2006) - Güvenlik endişesi/ İşkence ve kötü muamele korkusu/ Olası düşünce mahkumu Raporlarıyla ilgili Ek Bilgi

İRAN - Hojjatoleslam Ezimi Qedimi (Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi) (E), 32, Müslüman din adamı

Din Adamı Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi, 31 Ağustos 2006 günü Tebriz Hapishanesinden serbest bırakılmıştır. O bir yıllık hapis cezasının beş aylık bölümünü çekmiştir. Kadimi, serbest bırakıldıktan hemen sonra Uluslararası Af Örgütü ve üyelerine, yardımları için teşekkür etmiştir.

Raporlara göre serbest bırakılması kararını Din Adamları Özel Mahkemesi vermiştir. Bu kararın şartlı olduğu bilinmektedir. Yetkililer, İran'daki Azerbaycan topluluğu adına yürüttüğü faaliyetlere devam ederse onun tekrar hapsedileceğini ve yeni suçlamalarla yüzleşeceğini belirtmişlerdir. O ayrıca mesleğine devam etmekten menedilmiştir.

Hüccet'ül-islam Kadimi, 2006 yılının Ocak ayında Tebriz'deki Din Adamları Özel Mahkemesi 5. Şubesi tarafından Ceza Kanununun 19.,20.,48. ve 500., Adli Prosedürler Kanununun 42. ve Din Adamları Yasasının 42. ve 48. maddelerinden yargılanmıştır. Dava (İran'ın da taraf olduğu BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin 14. (1) maddesinin ihlali olarak) kapalı celsede görülmüş ve Kadimi'nin (Sözleşmenin 14. (3) maddesinin ihlali olarak) avukata erişimi olmamıştır. Hakimin hem yargıç hem savcı olarak davada bulunması, uluslararası yargı bağımsızlığı standartlarına aykırıdır. Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi'nin açıklamasına göre, Azerbaycan bölgelerinde nadiren görülen bir durum olarak yargıç Azerbaycan Türkçesini anlamamakta ve davayı Farsça olarak görmekte ısrar etmekteydi, Kadimi ise Farsça olarak kendini savunma zorluk çekmektedir.O ayrıca, hüküm dışında hiçbir mahkeme belgesinin kendisine sunulmadığını belirtmiştir.

Mahkeme, Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi'yi Anayasanın 500. maddesine göre "sistem aleyhine çalışan toplulukların propagandasını yapmak"la suçlayıp bir yıl hapis cezası vermiştir. O ayrıca İran'ın Azerbaycan eyaletlerinden beş yıl sürgün ve Anayasanın 19. ve 20. maddelerine göre beş yıl yurtdışına çıkmaktan menedilme cezalarına çarptırılmıştır. Bu cezalar, BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin 12. (1) ve 12. (2) maddelerinde tanınan ülke içinde seyahat ve ülkeyi terk etme özgürlüklerinin ihlalidir. O ayrıca "din adamlığı haysiyetine hakaret" suçlamasıyla 10 yıl boyunca din adamı elbisesini giymekten menedilmiştir, bu ceza ise sözleşmenin 18. maddesinde tanınan inancını belirtme özgürlüğüne aykırıdır.

Kadimi'nin temyiz başvurusu 20 Şubat 2006'da Din Adamları Özel Mahkemesinin 2. Şubesi tarafından reddedilmiştir. İddialara göre mahkeme onu "pan-Türkist faaliyetler yapmak" ve "Pan-Türkist muhalefet gruplarıyla işbirliği" ile suçlamıştır.

Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi, şiddete karşı olduğunu ve İran'daki Azerbaycan topluluğu adına yürüttüğü aktivizmin barışçıl olduğunu açıklamıştır. Uluslararası Af Örgütü, Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi'ye yönelik "sistem aleyhine çalışan toplulukların propagandasını yapmak" suçlamasının ifade ve barışçıl örgütlenme özgürlüğü ile ayrımcılığa uğramama haklarını ihlal ettiğine inanmaktadır. Bu haklar BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin 19.,21. ve 26. maddelerinde tanınmıştır. Haklarını barışçıl şekilde savunan İran'daki Azerbaycanlılara yönelik siyasi davalar ayrıca onların sözleşmenin 27. maddesinde tanınan haklarını ihlal etmektedir.

Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi tekrar tutuklanırsa, Uluslararası Af Örgütü onu, şiddet içermeyen protestoları ve İran'daki Azerbaycan topluluğu adına yaptığı barışçıl faaliyetler nedeniyle tutuklanan bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) sayacaktır. Uluslararası Af Örgütü, Kadimi'nin serbest bırakılışının şartsız olmasını ve ona yönelik bütün kısıtlamaların kaldırılmasını talep etmektedir.

Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi'nin sağlık durumunun Tebriz Hapishanesinde tutuklu bulunduğu dönemde kötüleştiği bilinmektedir. Dişlerinde sağlık sorunları olan Kadimi, 2006 yılının Mayıs ayında 20 gün ve Temmuz ayında bir dönem tedavi görmek için izin almıştır. Kadimi ayrıca sinüs iltihabı yaşamış, ancak hapishane yetkilileri sağlık yardımı yapmayı reddetmişlerdir. Bunun sonucu olarak enfeksiyon ilerlemiş ve baş dönmesi ile mide bulantısı sorunları yaşayıp ayakta durmakta zorluk çekmesine neden olmuştur. Halihazırda sağlık durumu oldukça kötüdür.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen İngilizce, Farsça, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi'nin serbest bırakılmasını memnuniyetle karşıladığınızı ancak bunun şartlı olması ve eğer İran'daki Azerbaycan topluluğu adına yürüttüğü barışçıl faaliyetlere devam ederse tekrar tutuklanacak olması nedeniyle endişe duyduğunuzu belirtin;

- Uluslararası Af Örgütü, Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi'ye yönelik "sistem aleyhine çalışan toplulukların propagandasını yapmak" suçlamasının ifade ve barışçıl örgütlenme özgürlüğü ile ayrımcılığa uğramama haklarını ihlal ettiğine inanmakta olduğunu ve bu hakların İran'ın taraf olduğu BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin 19.,21. ve 26. maddelerinde tanındığını belirtin;

- Buna göre Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi tekrar gözaltına alınırsa Uluslararası Af Örgütü'nün onu vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) sayarak hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakılmasını talep edeceğini bildirin;

- Hüccet'ül-islam Ezimi Kadimi'ye yönelik kısıtlamaların ve seyahat özgürlüğü hakkını kısıtlayan Azerbaycan bölgelerinden sürgün ve ülkeyi terk etmekten menedilme cezalarının kaldırılmasını talep edin;

- Ona verilen din adamı elbisesini giymekten menedilme cezasının kaldırılmasını isteyerek bu cezanın dini inancını belirtme özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtin;

- İran yetkililerine, Din Adamları Özel Mahkemesi gibi mahkemelerin kullanımını gözden geçirmeleri çağrısında bulunun;

- Bu mahkemelerinin kararlarının uluslararası adil yargılama standartlarına uymadığını belirterek, bu mahkemelerde reform yapılmasını ya da halihazırda sanıkların temel haklarını temin edemiyor olan bu mahkemelerin kaldırılmasını isteyin.

Devamını oku...

11 Ekim 2006 Çarşamba

İRAN - Mostafa Evezpoor (Mustafa Evezpur) (E), 25 yaşında ve kardeşi Mohammad Reza Evezpoor (Muhammed Rıza Evezpur) (E), 14 yaşında

KAMUSAL BELGE
AI Indeksi: MDE 13/118/2006
11 Ekim 2006

UA 273/06 Keyfi Gözaltı / Düşünce Mahkumları/ İşkence ve Kötü Muamele Endişesi

İRAN - Mostafa Evezpoor (Mustafa Evezpur) (E), 25 yaşında ve kardeşi Mohammad Reza Evezpoor (Muhammed Rıza Evezpur) (E), 14 yaşında

ve sayısı 13'ten çok olan diğer gözaltılar

Mustafa Evezpur ve 14 yaşındaki kardeşi Muhammed Rıza Evezpur, İran'daki Azerbaycanlı topluluğa mensub olup, eğitim-öğretim döneminin başladığı 1 Mehr (23 Eylül) gününden iki gün önce 21 Eylül'de gözaltına alınmışlardır. İran'daki Azerbaycanlı aktivistler eğitim-öğretim yılının ilk gününü boykot etme ve anadilde eğitim hakkıyla ilgili gösteriler yapma çağrısında bulunmuşlardı. Boykot öncesi ve sonrasında 15'ten çok gözaltı yaşanmıştır. (bkz. AI Public Statement, http://web.amnesty.org/library/Index/ENGMDE131082006?open&of=ENG-IRN). Bunlardan tamamı işkence ve kötü muamele görme riskiyle karşı karşıyadırlar.

Raporlara göre Mustafa ve Muhammed Rıza Evezpur, 16 yaşındaki kardeşleri Murtaza'yla birlikte 21 Eylül sabahı Tebriz şehrindeki evlerinde gözaltına alınmışlardır. İstihbarat Bakanlığı memurlarının, bu sırada oğullarının neden gözaltına alındığını soran Bay Evezpur'u darp ettikleri bildirilmiştir. Evezpur ailesinin evi aranarak kitaplarına ve ailenin bilgisayarına el konulmuştur.

9 Ekim veya ona yakın olan günlerde, Murtaza Evezpur'un serbest bırakıldığı ancak Muhammed Rıza'nın halen Tebriz'deki İstihbarat Bakanlığı gözaltı merkezinde tutulduğu bildirilmiştir. Mustafa Evezpur, açlık grevine başladıktan sonra Tebriz Hapishanesine yerleştirilmiştir. Gözaltındakilere aileleriyle görüşme ve avukat tutma hakkı verilmemektedir.

Uluslararası Af Örgütü, Mustafa ile Muhammed Rıza Evezpur'un ve boykotla ilgili gözaltına alınan diğerlerinin, İran'daki Azerbaycanlıların haklarını barışçıl aktivitelerle savundukları için gözaltına alınan "vicdan mahpusları" (düşünce suçluları) olduklarına inanmaktadır. Bu durumda, onların hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakılmaları gerekmektedir. Aksi takdirde uluslararası standartlara göre kabul edilebilir bir suçla yargılanarak bir an önce mahkemeye çıkarılmalıdırlar.

Mustafa, Murtaza ve Muhammed Rıza Evezpur'un daha önce 2006 yılının Nisan ayında gözaltına alınıp Muhammed Rıza'nın işkence gördüğü rapor edilmiştir. (bkz UA 120/06, MDE 13/047/2006, 5 Mayıs 2006: http://web.amnesty.org/library/index/ENGMDE130472006?open&of=ENG-IRN ve MDE 13/068/2006, 20 Haziran 2006: http://web.amnesty.org/library/Index/ENGMDE130682006?open&of=ENG-IRN).

GENEL BİLGİLENDİRME: İrandaki Azerbaycanlılar çoğunlukla Şii Müslüman olup Türki bir dil konuşurlar. İran'ın en büyük azınlığı olup resmi istatistiklere göre nüfusun %25-30'luk bölümünü oluşturan bu halk genelde ülkenin kuzeyinde ve başkent Tahran'da yaşamaktadır. İrandaki Azerbaycanlıların çoğu, dini azınlıklardan daha az ayrımcılık görmelerine ve ülke ekonomisine entegre olmalarına rağmen, anayasal hakları olan Azerbaycan Türkçesinde eğitim dahil olmak üzere daha geniş kültürel haklar talep etmektedirler. İran devlet yetkilileri Azerbaycan kültürel kimliğini ve anadili kullanım haklarını savunanlara kuşkuyla bakmakta ve onlara "pan-Türkizm yayılmacılığı yaparak ülke güvenliğine karşı eylemlerde bulunmak” gibi belli belirsiz sözlerle bezenmiş suçlamalar yöneltmektedirler.

İran'ın da taraf ülkelerinden biri olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre: "Hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır. Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır." Ayrıca: "Özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuğa insancıl biçimde ve insan kişiliğinin özünde bulunan saygınlık ve kendi yaşındaki kişilerin gereksinimleri göz önünde tutularak davranılacaktır. Özgürlüğünden yoksun olan her çocuk, kendi yüksek yararı aksini gerektirmedikçe, özellikle yetişkinlerden ayrı tutulacak ve olağanüstü durumlar dışında ailesi ile yazışma ve görüşme yoluyla ilişki kurma hakkına sahip olacaktır." İran, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü temel hak olarak tanıyan BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi'nin (ICCPR) de taraf ülkelerinden biridir.

Uluslararası yasalara göre, azınlık topluluklarına mensup olan insanlar kendi dillerini kamu ve özel alanlarda, özgürce ve hiç bir müdahele olmadan kullanma hakkına sahiptirler. Devletler bir insanın anadilini kullanma hakkını reddedemezler. Devletler ülkenin resmi dil(ler)inde öğretim yaparken azınlık mensuplarının, ülkedeki eğitim standartlarına uygun olarak anadillerinde öğrenim verecek okullar kurmaya hakları vardır.
Ebeveynler, çocuklarının göreceği eğitim tarzını seçebilmelidirler, bu hak çocuklarını kamu yetkililerinin yönettiklerinden ayrı kuruluşlara göndermeyi de kapsar.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen Farsça, İngilizce, Fransızca, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- İhtimalen tecritte tutulan Mustafa ve Muhammed Rıza Evezpur'un sağlığından endişe ettiğinizi belirtin;

- 1 Mehr boykotu sırasında gözaltına alınan diğer 13 kişiyle ilgili endişe duyduğunuzu belirterek gözaltındakilerden hiçbirinin işkence ve kötü muamele görmediklerinin garanti edilmesini isteyin.

- Yetkililerden, gözaltındakilere aileleriyle düzenli iletişim kurma ve hemen avukat tutma izni verilmesini, ayrıca gerekirse sağlık yardımı sağlanmasını isteyin.

- Yetkilileri, uluslararası standartlara göre adli bir suçla yargılanmadıkları takdirde aktivistleri hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakmaya çağırın;

- Yetkililere BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi (ICCPR) ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin taraf ülkelerinden biri olarak yükümlülüklerini hatırlatın.

Devamını oku...

25 Eylül 2006 Pazartesi

İRAN: Barışçıl Muhaliflere Yönelik Baskılar Devam Ediyor

Uluslararası Af Örgütü
Genel Bildiri
AI İndeksi: MDE 13/108/2006 (Kamusal)
Haber Servisi No: 250
25 Eylül 2006

İRAN: Barışçıl Muhaliflere Yönelik Baskılar Devam Ediyor

Uluslararası Af Örgütü, İran'da insan hakları savunucularını, azınlık aktivistlerini ve barışçıl ifade ve örgütlenme özgürlüğünü kullananları hedef alan yeni gözaltı dalgası nedeniyle derin endişe duymaktadır.

Son günlerde gözaltına alınanlar arasında bir okul boykotunu savunan Azerbaycanlılar ve dört kadının idam edilme riski nedeniyle protesto gösterisi düzenlemek isteyen en az 10 kişi de bulunmaktadır. Ayrıca 100 günden uzun süredir mahkemeye çıkarılmadan ve suçlamaları belirtilmeden gözaltında tutulan tanınmış bir insan hakları aktivisti, İran yetkilileri tarafından "pişman olduğunu belirtmesi" için şiddetli baskılar gördüğünü açıklamıştır.

Uluslararası Af Örgütü İran yetkililerini, bir an önce temel insan haklarını barışçıl şekilde kullanan şahıslara ve insan hakları savunucularına yönelik gözaltıları durdurmaya ve gözaltındakilerin işkence ve kötü muamele görmediğini garanti etmeye çağırmaktadır.

Raporun Azerbaycanlılarla ilgili Bölümü:
En az 15 İran Azerbaycanlısının 1 Mehr (23 Eylül 2006) eğitim-öğretim yılının ilk gününü boykot çağrısıyla ilgili olarak gözaltına alındıkları rapor edilmiştir. Benzer boykot çağrıları geçen yıllarda da yapılmıştır. Bu şahısların arasında söz konusu boykotla ilgili afişlerin dağıtımı nedeniyle 9 Eylül 2006'da Tebriz'e giderken gözaltına alınan ve bu şehrin İstihbarat Bakanlığı gözaltı merkezine götürülen 52 yaşındaki Esedullah Selimi de vardır. Sulduz (Negede) şehrinden İskender Mirzai ve Mehdi Vahidi 14 Eylül'de, Tebriz'den Ali Sadiq Beyreq ise 15 Eylül'de aynı nedenle gözaltına alınmışlardır. 2006 yılının Mayıs ayında Azerbaycanlıların kitlesel protesto gösterilerinde gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan bazı aktivistler de gözaltına alınmışlardır. Çengiz Bakhtaver, Gulamrıza Emani ve Hasan Erk (Hasan Ali Hajabollu) bunlardan bazılarıdır.

(bkz. Acil Eylem Çağrısı 151/2006, AI İndeksi MDE 13/055/2006 ve Genel Bildiri İran: Authorities should exercise restraint in policing Babek Castle gathering and address human rights violations against Iranian Azeri Turks, AI İndeksi MDE 13/074/2006). 21 Eylül'de Evezpur ailesine mensup üç kardeş Tebriz'deki evlerinde gözaltına alınmışlardır: 25 yaşındaki Mustafa, Murtaza ve 14 yaşındaki Muhammed Rıza daha önce 2006 yılının Nisan ayında gözaltına alınmış (bkz. Acil Eylem Çağrısı 120/06 MDE 13/047/2006 ve MDE 13/068/2006), Muhammed Rıza Evezpur'un gözaltında tutulduğu üç gün boyunca işkence gördüğü bildirilmiştir. Fereydun Mehdipur ve Muhammed Hüseyin Pourghorban 23 Eylül günü Urmiye (Urmu) şehrinde gözaltına alınmış olup nereye götürüldükleri bilinmemektedir. Teyid edilmemiş raporlara göre Urmiye'de bazı göstericiler İran güvenlik memurları tarafından yaralanmışlardır.

Arkaplan:
Çoğunlukla İran'ın kuzey-batısında yaşayan Azerbaycanlılar Türki bir dil konuşmakta ve en az 15 yıldan beri İran yetkililerinden anadilde eğitim haklarının tanınmasını talep etmektedirler.

İran Anayasasının 15. Maddesine göre: "İran halkının resmi ve ortak dili Farsçadır....Fakat basında ve toplu iletişim araçlarında yerel ve etnik dillerin kullanılması ve okullarda Farsçanın yanında yerel edebiyatın okutulması (öğretilmesi) serbesttir".

Uluslararası yasalara göre azınlık mensupları, özel ve kamusal alanlarda, rahatsız edilmeden ve ayrımcılığa uğramadan özgürce anadillerini kullanma hakkına sahiptirler. Devletler, bireylerin kendi dillerini kullanma haklarını reddedemez.

Devlet, ülkenin resmi dil(ler)inde eğitim verirken azınlık mensupları anadillerinde eğitim görecekleri ve devletin minimum eğitim standartlarına uyan okullar kurma hakkına sahiptirler. Her aile, çocuğunun alacağı eğitim türünü seçme hakkına sahiptir. Bu hak, çocuklarını devlet okullarının dışındaki eğitim kurumlarına göndermeyi de içerir.

Devlet yetkilileri; (a) azınlık mensuplarının anadillerini öğrenme ve geliştirmesini sağlamalı; (b) bölgedeki azınlık dillerinin korunmasını teşvik etmelidirler.

12 Mayıs 2006 tarihinde "İran" adlı devlet gazetesinde İran'ın Azerbaycanlı toplumunu rencide eden bir karikatürün yayınlanmasından sonra ülkenin kuzey-batı şehir ve kasabalarında kitlesel gösteriler başlamıştır. İran yetkilileri gösterileri bastırmak için, halka ateş açmak ve darp etmek dahil olmak üzere orantısız güç kullanmıştır. Yüzlerce gösterici gözaltına alınmış, bunlardan bir çoğu daha sonra serbest bırakılsa da bir kısmı hapis ve kırbaçlanma cezalarına çarptırılmıştır.

Devamını oku...

19 Eylül 2006 Salı

İRAN - Abbas Lisani (Leysanlı) , düşünce suçlusu

KAMUSAL BELGE - AI İndeksi: MDE 13/105/2006

19 Eylül 2006

UA 163/06 (MDE 13/063/2006, 08 Haziran 2006) Tecrit Gözaltısı/ İşkence Tehlikesi/ Sağlık Endişesi Raporuyla ilgili Ek Bilgi, Yeni Endişe: Vicdan Mahpusu (Düşünce Suçlusu)

İRAN - Abbas Lisani (Leysanlı) (E), 38 yaşında, aktivist, ve ailesi

Vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) Abbas Lisani, İran'ın kuzey-batısındaki Erdebil Hapishanesinde tutulmaktadır. "devlet aleyhine propaganda yaymak" suçlamasıyla bir yıl hapis cezası alan aktivist, İran'daki Azerbaycanlı Türk toplumunun adına yürüttüğü barışçıl politik ve kültürel faaliyetleriyle ilgili olarak diğer davalarla da karşı karşıyadır. Raporlara göre Lisani'nin sağlık durumu kötüdür.

Abbas Lisani, 27 Mayıs'ta Erdebil'de yapılan bir protesto gösterisine katıldıktan sonra 3 Haziran 2006 tarihinde gözaltına alınmıştı. O, iki gün boyunca Erdebil'deki İstihbarat Bakanlığı gözaltı merkezinde tutularak daha sonra Erdebil Hapishanesine nakledilmişti. Ailesi, 7 Haziran'da sadece birkaç dakika süren ve Lisani'nin Erdebil Hapishanesinde tecrit gözaltısında tutulup açlık grevine başladığını açıkladığı bir telefon görüşmesine kadar onun durumundan haber alamamışlardı.

Abbas Lisani'nin ailesine erişimi kısıtlanmaktadır. Ailesinin ilk ziyaretine, gözaltına alındıktan 26 gün sonra 29 Haziran'da izin verilmişti. Onu sadece bir kez görmesine izin verilen avukatı, birkaç görüşme başvurusu daha yapmış, ancak bunlar reddedilmiştir.

Lisani'nin, sıvı almayı da reddettiği açlık grevi 58 gün sürmüş ve bu süreçte tecrit gözaltısında tutulmuştur. O 30 Temmuz'da açlık grevine son vermiş ve ailesiyle görüşmesine izin verilmiştir. Bu görüşmede oldukça zayıf olduğu ve konuşmakta zorluk çektiği bildirilmiştir.O, bu açlık grevi nedeniyle yaklaşık 30 kilo kaybetmiştir.

Uluslararası Af Örgütü Abbas Lisani'nin güvenliğinden endişe etmektedir. O şu anda bir kısmı uyuşturucu bağımlısı olan adli tutuklularla aynı hapishane bölümünde tutulmaktadır. İran'da birçok hapishanede siyasi tutuklulara ait bölümlerin olmasına rağmen bu tutuklular kimi zaman adli suçlularla aynı yerde tutulmakta ve bunun onların üzerindeki baskıyı arttırmak için yapıldığına inanılmaktadır. Abbas Lİsani'nin koğuştaki diğer tutuklular tarafından rahatsız edilip tehdit edildiği sanılmaktadır. Şu anda, daha önceki gözaltı sürecinde gördüğü işkencenin neden olduğu kaburga ağrıları, böbrek ve mide problemleri yaşamaktadır. Yeterli sağlık yardımının verilip verilmediği bilinmemektedir.

Abbas Lisani'ye yöneltilen suçlamalar, 2005 yılının Ağustos ayında Bağer Han'ın mezarı başında Meşrutiyet Devrimini anma törenine, 2005 yılında Babek Kalesindeki kültürel toplantıya ve 2006 yılının Mayıs ayında İran'ın kuzey-batısındaki kitlesel gösterilere katılımını da içermektedir.

6 Eylül 2006 tarihinde Keleyber İnkılap Mahkemesi Abbas Lisani'yi ceza kanununun 500. maddesine göre "devlet aleyhine propaganda yapmak" suçlamasıyla bir yıl hapis cezasına mahkum etmiştir. Mahkeme kararında suçlamaların kaynağı aktivistin 2005'teki Babek Kalesi toplantısına katılması ve diğerlerini de katılıma çağırması, bu toplantıda Azerbaycan Türkçesinde şiirler okuması, "Türkçe" bir takvim yayınlayıp çoğaltması, internet aracılığıyla yurtdışına mesajlar göndermesi, yurtdışındaki destekçilerini araması ve Azerbaycan Türk milliyetçiliği ile bağımsızlığını desteklemeyi planlaması olarak belirtilmiştir.

Uluslararası Af Örgütü, Abbas Lisani'ye yöneltilen "devlet aleyhine propaganda yaymak" suçlamasının tanınabilir adli suç kapsamına girmediğini düşünmektedir. Ayrıca yargı kararına göre bu suçlamanın kaynağını aktivistin İran'daki Azerbaycan toplumu adına yürüttüğü barışçıl siyasi ve kültürel faaliyetler oluşturmaktadır. Buna göre Uluslararası Af Örgütü Abbas Lisani'yi bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olarak görmekte ve hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakılmasını talep etmektedir.

Raporlara göre Abbas Lisani, yakında Tebriz İnkılap Mahkemesinde 2005 yılının Ağustos ayında katıldığı Meşrutiyet Gününün yıldönümü toplantılarıyla ilgili yargılanacaktır.

Abbas Lisani'nin aile bireyleri de rahatsız edilmiş, eşi, onun durumuyla ilgili bilgileri açıklamamasına dair tehdit edilmiştir. Ailenin tek gelir kaynağı olan kasap dükkanı kapatılmış ve çalışma izinleri iptal edilmiştir.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen İngilizce, Farsça, Arapça, Fransızca ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Abbas Lisani'nin, 2005 yılındaki Babek Kalesi etkinliğine katılımı dahil olmak üzere İran'daki Azerbaycan toplumu adına yürüttüğü barışçıl siyasi ve kültürel faaliyetler nedeniyle "devlet aleyhine propaganda yapmak"la suçlanarak bir yıl hapis cezasına çarptırılması nedeniyle endişe duyduğunuzu belirtin;

- Uluslararası Af Örgütü Abbas Lisani'yi bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olarak görmekte olup hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakılmasını talep ettiğini bildirin;

- Yetkilileri bir an önce Lisani'nin avukatına, ailesine ve talep edeceği sağlık yardımına düzenli ve koşulsuz erişimini sağlamaya çağırın;

- Abbas Lisani'nin güvenliğinden endişe ettiğinizi belirterek İran yetkililerine, onu tutukluların saldırısından korumayı önermeleri çağrısında bulunun;

- Yetkililer tarafından rahatsız ve tedirgin edildikleri bildirilen ailesinin güvenliğinden endişe duyduğunuzu belirterek, onlar için gereken her tedbirin alımasını talep edin.

Devamını oku...

12 Eylül 2006 Salı

İRAN - Reza Abbasi (E), insan hakları savunucusu

KAMUSAL BELGE
AI İndeksi: MDE 13/101/2006

12 Eylül 2006

UA 246/06 Güvenlik Endişesi/ Adil olmayan Yargılama/ Olası Düşünce Mahkumu

İRAN - Reza Abbasi (E), insan hakları savunucusu

İran'daki Azerbaycan Türk toplumuna mensup insan hakları savunucusu Reza Abbasi, ülkenin kuzeybatısındaki Zenjan şehrinde 27 Haziran'dan beri gözaltında tutuluyor olup işkence kötü muamele riskiyle karşı karşıyadır.Uluslararası adil yargılama standartlarına uymadığı belirlenen mahkemesi hala ilerleme aşamasındadır. Abbasi'nin, insan hakları çalışmaları dahil olmak üzere ifade özgürlüğünü kullandığı için gözaltına alınan bir "vicdan mahpusu" (düşünce suçlusu) olduğu sanılmaktadır.

Reza Abbasi, ASMEK (Azerbaycan Siyasi Mahpuslarını Müdafaa Komitesi) ve insan hakları ile demokrasinin yaygınlaştırılması konusunda çalışmaları olan İran Mezunlar Birliği'nin (Advar-e Takim-e Vahdat) üyesidir.
27 Haziran'da İstihbarat Bakanlığı'nın sorgulama için yapılan çağrısına yanıt vermeyince gözaltına alınmıştır. Şu anda Zenjan Hapishanesinde tutulduğu sanılmaktadır. Raporlara göre İstihbarat Bakanlığının Zenjan'daki yetkilileri, Abbasi ailesini kasten rahatsız etmekte ve yaşlı ebeveynlerini sürekli olarak sorgulanmaya çağırmaktadırlar.

5 Eylül'de Reza Abbasi Zenjan İnkılap Mahkemesi'nin 1. Şubesinde, ailesi ve avukatının olmadığı kapalı celsede yargılanmıştır. İkinci celse 11 Eylül'de avukatının katılımıyla gerçekleşmiştir. Avukatının verdiği bilgilere göre Abbasi ASMEK'de ve çeşitli öğrenci kuruluşlarındaki faaliyetleriyle ilgili sorgulanmıştır. Suçlamalarının "Dini lidere hakaret" ve "düzen aleyhine propaganda" olduğu bildirilmiştir. Mahkemenin kararı gelecek hafta açıklaması beklenmektedir.

Reza Abbasi, 12 Mayıs'ta devlet gazetesi İran'da yayınlanan ve Azerbaycan Türklerini rencide eden bir karikatüre tepki olarak başlayan protesto gösterilerinin ardından gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınması ayrıca 30 Haziran'da Azerbaycan Türklerinin, 9. yüzyılda yaşayan ve tarihi kahraman olarak kabul edilen Babek Hürremdin'in doğum yıldönümünü kutladıkları Babek Kalesi Toplantıları sırasında gerçekleşmiştir. Bu toplantıların sıkça İran yetkilileri tarafından bastırılmaya çalışıldığı ve bu yıl, güvenlik memurlarının katılımları engellemek amacıyla toplantılar öncesi bir çok kişyi gözaltına aldığı bilinmektedir.(detaylı bilgi için bkz. AI Public Statement:http://web.amnesty.org/library/Index/ENGMDE130742006?open&of=ENG-IRN)

GENEL BİLGİLENDİRME: 2006 yılının Mayıs ayında İran'ın Azerbaycan Türk nüfusunun çoğunlukta olduğu kuzey-batı şehirlerinde, 12 Mayıs günü devlet gazetesi "İran"da yayınlanan ve Azerbaycanlıların çoğunun hakaretamiz olarak kabul ettikleri karikatürler protesto edildi. Bu gösterilerde yüzlerce katılımcı gözaltına alındı. (bkz. UA 151/06, MDE 13/055/2006, 26 Mayıs 2006 ve UA 163/06, MDE 13/063/2006, 8 Haziran 2006). Gözaltına alınanların bir kısmının işkence gördükleri ve tedaviye ihtiyaç duydukları bildirildi. Adı geçen gazete 23 Mayıs günü geçici olarak kapatıldı ve editörü ile karikatürlerin çizeri gözaltına alındı. İran'daki Azerbaycanlı kaynakların belirttiğine göre güvenlik güçlerinin müdaheleleri sonucu onlarca protestocu öldürüldü ve yüzlercesi yaralandı. Güvenlik güçleri gösterilerde ölenlerin olduğunu reddettiler, ancak 29 Mayıs günü bir polis memuru Sulduz (Negede) şehrindeki protestolarda 4 kişinin öldüğünü ve 43 kişinin yaralandığını açıkladı.

2002 yılında kurulan ASMEK'in, Reza Abbasi dahil olmak üzere dört kurucu üyesi 2004 yılının Nisan ayında faaliyetleri nedeniyle gözaltına alınmışlardır.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen Farsça, İngilizce, Fransızca, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Reza Abbasi'nin bir insan hakları savunucusu olarak yürüttüğü faaliyetlerden dolayı gözaltına alınması nedeniyle endişe duyduğunuzu belirtin;

- Yetkililere, onun işkence ve kötü muameleye maruz kalmadığını garanti ederek, ailesine, avukatına, ve gerekirse sağlık yardımına ulaşmasını sağlamaları çağrısında bulunun;

- Yetkililere, uluslararası standartlara göre adli bir suçla yargılanmadığı halde onu hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakmaları çağrısında bulunun;

- Yetkililerden, gözaltı nedenini ve ona karşı yönetilen suçlamaları açıklamalarını talep edin;

- Yetkililer tarafından korkutulup tedirgin edildikleri bildirilen ailesinin güvenliğinden endişe duyduğunuzu belirterek, onlar için gereken her tedbirin alımasını talep edin.

Devamını oku...

25 Ağustos 2006 Cuma

Ali Khodabakhshi (Elyaz Yekanli), Iran'da kültürel,sosyal ve siyasi aktivist

KAMUSAL BELGE
AI Indeksi: MDE 13/098/2006

25 Ağustos 2006

UA 229/06 Sağlık Endişesi/ İşkence/ Olası Düşünce Mahkumu/ Güvenlik Endişesi

İRAN - Ali Khodabakhshi (Elyaz Yekanli) (E), aktivist, 31 yaşında ve ailesi

İran'da Azerbaycan Türk toplumunun (İran Azerbaycanlılarının) önde gelen kültürel,sosyal ve siyasi aktivistlerinden biri olan Ali Khodabakhshi (Elyaz Yekanli), 8 Haziran'dan beri suçlamaları belirtilmeden gözaltında tutulmaktadır. Khodabakhshi'ye gözaltında "itiraf vermesi" için işkence edilmiştir. Azerbaycan Türkleri adına yürüttüğü barışçıl faaliyetler nedeniyle gözaltına alındığı düşünülen Khodabakhshi, Uluslararası Af Örgütü tarafından "vicdan mahpusu" (düşünce suçlusu) sayılmaktadır. İstihbarat Bakanlığı'nın Khobakhshi ailesini telefon ederek ve evlerine giderek tedirgin ettikleri bildilmiştir. Onların güvenliğinden endişe edilmektedir.

Ali Khodabakhshi, Azerbaycanlı Türk toplumunun haklarını savunmak adına yaptığı faaliyetlerle ilgili olarak 1993 yılında 18 aylık hapis cezası çekmiştir. Daha sonra Türkiye'ye gelerek 2005 yılının Eylül ayında BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nden mülteci statüsü kazanmıştır. 2006 yılının Nisan ayında İran'a dönmesi üzerine İstihbarat Bakanlığı memurları tarafından 10 gün boyunca gözaltına alınmıştır, bu süreçte işkence gördüğü belirtilmektedir.

8 Haziran ya da ona yakın olan günlerde, Ali Khodabakhshi İran'ın kuzey-batısındaki Kahriz Yekan köyündeki evinde gözaltına alınmıştır. O, Mayıs ayında bölgede gerçekleşen kitlesel gösterilere katılmıştı. Gözaltına alındıktan sonra Tebriz şehrindeki İstihbarat Bakanlığı (Ettelaat) gözaltı merkezinde 30 gün boyunca tecritte tutulmuştur. Bu süreçte ailesine ve avukatına erişimi engellenmiş ve gözaltı nedeni ailesine açıklanmamıştır. Daha sonra İran'ın kuzeybatısındaki Merend şehrinin Qirkhlar (Kırklar) Hapishanesine nakledilmiştir ve halen orda tutulmaktadır.

Khodabakhshi'nin Tebriz'de gözaltındayken, suç işlediğine dair itiraf vermeye zorlandığı, elektrik şoku ve şiddetle darp edilmek dahil fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kaldığı bildirilmiştir.Ailesi Kırklar Hapishanesini ziyaret ettiğinde Ali Khodabakhshi'nin son derece zayıf ve güçsüz görünüp fazla konuşamadığı, elektrik şokunun kollarındaki etkisinden dolayı bir bardağı tutmakta bile zorlandığı açıklanmıştır.

Ali Khodabakhshi'nin çeşitli sağlık sorunları olduğu bildirilmiştir. Gördüğü işkencenin ve diğer koşulların sonucu olarak, dengesini kaybetmekte, kalp, sindirim ve böbrek problemleri yaşamakta ve görme-duyma algılarının bozulmaktadır. Gereken sağlık yardımlarının sağlanıp sağlanmadığı bilinmemektedir. Yetkililerin düzenli tedaviyi sağlamamaları halinde bunun mahpusun sağlığına ciddi hasar vereceğinden endişe edilmektedir.

Ali Khodabakhshi'nin Qirkhlar (Kırklar) Hapishanesine, kendisini rahatsız eden ve tehditler yönelten uyuşturucu bağımlıları ve adli suçlularla bir arada tutulduğu bildirilmiştir. Hapishane memurları Khodabakhshi'ye, psikolojik olarak çökene kadar kendisini burada tutacaklarını söylemişlerdir. Tutukluya burada verilen yemek miktarının son derece kısıtlı olduğu bildirilmiştir.

GENEL BİLGİLENDİRME: 2006 yılının Mayıs ayında İran'ın Azerbaycan Türk nüfusunun çoğunlukta olduğu kuzey-batı şehirlerinde, 12 Mayıs günü devlet gazetesi "İran"da yayınlanan ve Azerbaycanlıların çoğunun hakaretamiz olarak kabul ettikleri karikatürler protesto edildi. Bu gösterilerde yüzlerce katılımcı gözaltına alındı. (bkz. UA 151/06, MDE 13/055/2006, 26 Mayıs 2006 ve UA 163/06, MDE 13/063/2006, 8 Haziran 2006). Gözaltına alınanların bir kısmının işkence gördükleri ve tedaviye ihtiyaç duydukları bildirildi. Adı geçen gazete 23 Mayıs günü geçici olarak kapatıldı ve editörü ile karikatürlerin çizeri gözaltına alındı. İran'daki Azerbaycanlı kaynakların belirttiğine göre güvenlik güçlerinin müdaheleleri sonucu onlarca protestocu öldürüldü ve yüzlercesi yaralandı. Güvenlik güçleri gösterilerde ölenlerin olduğunu reddettiler, ancak 29 Mayıs günü bir polis memuru Sulduz (Negede) şehrindeki protestolarda 4 kişinin öldüğünü ve 43 kişinin yaralandığını açıkladı.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen Farsça, İngilizce, Fransızca, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Ali Khodabakhshi'nin 8 Haziran'dan beri suçlamaları belirtilmeden gözaltında tutulması nedeniyle endişe duyduğunuzu belirtin;

-Khodabakhshi'nin, Tebriz'de İstihbarat Bakanlığı'nın gözaltı merkezinde gördüğü bildirilen aralıksız işkencenin sonucu olarak yaşadığı sağlık problemleriyle ilgili kaygınızı belirtin;

- Yetkililerden, onun gözaltında insancıl muamele gördüğünün garanti edilmesini talep edin;

-Yetkililere ona ihtiyaç duyduğu sağlık yardımını bir an önce vermeleri, ayrıca ailesi ve avukatıyla düzenli olarak iletişim kurabilmesini sağlamaları çağrısında bulunun.

-İran'ın taraf ülkelerinden biri olduğu BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi'nin "Hiç kimse işkenceye veya zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya cezaya maruz bırakılamaz." maddesini hatırlatarak işkence iddialarının araştırılmasını ve sorumluların yargılanmasını talep edin.

- Yetkililere, İran kanunlarına göre baskı altında ve zorla itiraf almanın yasak olduğunu hatırlatın;

- Yetkililerden, gözaltı nedenini ve varsa suçlamaları açıklamalarını talep edin;

- Khodabakhshi'nin sadece İran'daki Azerbaycan Türklerinin haklarını savunmak adına yürüttüğü barışçıl faaliyetleri nedeniyle gözaltına alınmış olması nedeniyle endişe duyduğunuzu belirtin;

- Yetkililere, uluslararası standartlara göre adli bir suçla yargılanmadığı halde onu hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakmaları çağrısında bulunun;

Yetkililer tarafından korkutulup tedirgin edildikleri bildirilen Khodabakhshi ailesinin güvenliğinden endişe duyduğunuzu belirterek, onlar için gereken her tedbirin alımasını talep edin.

Devamını oku...

17 Ağustos 2006 Perşembe

Mehdi (Oktay) Babaei Ajabshir. aktivist

KAMUSAL BELGE
AI İndeksi: MDE 13/093/2006

17 Ağustos 2006

UA 221/06 Hücre Gözaltısı / İşkence Tehlikesi/ Olası Düşünce Mahkumu

IRAN Mehdi (Oktay) Babaei Ajabshir (E), 31 yaşında, aktivist

Azerbaycanlı tanınmış aktivistlerden biri olan Mehdi (Oktay) Babaei Ajabshir , 11 Temmuz'da gözaltına alınmıştır. Şu anda (Tebriz Hapishanesi ya da İstihbarat Bakanlığının Tebriz'deki ofisi olduğu sanılan) bilinmeyen bir yerde, tecrit gözaltısında tutulup işkence görme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Azerbaycan Türkleri'nin haklarını savunmak adına yürüttüğü barışçıl faaliyetler nedeniyle gözaltına alındığı düşünülen Ajabshir, Uluslararası Af Örgütü tarafından "vicdan mahpusu" (düşünce suçlusu) sayılmaktadır.

28 Haziran saat 22:30'da, yaklaşık 16 İstihbarat Bakanlığı (Ettelaat) polis memuru, Mehdi Babaei Ajabshir'i gözaltına almak amacıyla evine girmiştir. O sırada evde olmayan Ajabshir'in kardeşi Ali gözaltına alınmş ve evleri iki saat boyunca aranmıştır. Memurlar Türkçe kitaplara, CDlere, ailenin bilgisayarına, bir postere ve ailenin fotograf albümlerine el koymuşlardır. İddialara göre memurlar aileyi, Mehdi Babaei Ajabshir'i yakaladıklarında işkence edeceklerini, hatta vuracaklarını söyleyerek tehdit etmişlerdir. Aynı gece İstihbarat Bakanlığı memurları ailenin evini sürekli telefonla arayarak Mehdi Babaei Ajabshir'in nerede olduğunu söylemelerini talep etmiştir.

Ertesi gün Ali Babaei Ajabshir, kardeşini Tebriz İstihbarat Bakanlığına teslim olmasına ikna etmesi şartıyla serbest bırakılmış, ancak Mehdi Ajabshir eve dönmemiştir. 11 Temmuz'da ailesine onun sokakta İstihbarat Bakanlığı memurları tarafından gözaltına alındığının görüldüğü söylenmiştir. Ailesi, 21 Temmuz'da, o telefon açıp Tebriz'de İstihbarat Bakanlığı gözaltı merkezinde tutulduğunu söyleyene kadar Ajabshir'in nerde olduğuna dair bilgi alamamışlardır. O konuşmadan beri ailesiyle iletişim kuramamakta ve avukat tutması engellenmektedir. Halen Tebriz'deki İstihbarat Bakanlığı ofisinde tutulmasına, ya da Tebriz Hapishanesine nakledilmiş olmasına ihtimal verilmektedir.

GENEL BİLGİLENDİRME: Mehdi Babai Ajabshir İran'daki Azerbaycan Türk toplumuna mensup bir aktivisttir. İrandaki Azerbaycan Türkleri resmi istatistiklere göre nüfusun %25-30'unu oluşturup genelde ülkenin kuzeyinde ve başkent Tahran'da yoğundurlar. Azerbaycan kültürel kimliğini ve anadili kullanım haklarını savunanlar genellikle İran devlet yetkilileri tarafından pan-Türkizm yayılmacılığı yaparak ülke güvenliğine karşı eylemlerde bulunmak” gibi belli belirsiz sözlerle bezenmiş suçlamalarla karşılaşmaktadırlar.

2006 yılının Mayıs ayında İran'ın Azerbaycan Türk nüfusunun çoğunlukta olduğu kuzey-batı şehirlerinde, 12 Mayıs günü devlet gazetesi "İran"da yayınlanan ve Azerbaycanlıların çoğunun hakaretamiz olarak kabul ettikleri karikatürler protesto edildi. Bu gösterilerde yüzlerce katılımcı gözaltına alındı. (bkz. UA 151/06, MDE 13/055/2006, 26 Mayıs 2006 ve UA 163/06, MDE 13/063/2006, 8 Haziran 2006). Gözaltına alınanların bir kısmının işkence gördükleri ve tedaviye ihtiyaç duydukları bildirildi. Adı geçen gazete 23 Mayıs günü geçici olarak kapatıldı ve editörü ile karikatürlerin çizeri gözaltına alındı. İran'daki Azerbaycanlı kaynakların belirttiğine göre güvenlik güçlerinin müdaheleleri sonucu onlarca protestocu öldürüldü ve yüzlercesi yaralandı. Güvenlik güçleri gösterilerde ölenlerin olduğunu reddettiler, ancak 29 Mayıs günü bir polis memuru Sulduz (Negede) şehrindeki protestolarda 4 kişinin öldüğünü ve 43 kişinin yaralandığını açıkladı.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen Farsça, İngilizce, Fransızca, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

-Azerbaycanlı Türk aktivist Mehdi Babaei Ajabshir'in bilinmeyen bir yerde, aile ve avukatına erişimi olmadan gözaltında tutulması nedeniyle endişe duyduğunuzu belirtin;

- Yetkilileri onun tutulduğu yeri,gözaltı nedenini ve varsa suçlamaları açıklamaya çağırın;

- Yetkililere, onun işkence ve kötü muameleye maruz kalmadığını garanti ederek, ailesine, avukatına, ve gerekirse sağlık yardımına ulaşmasını sağlamaları çağrısında bulunun;

Mahdi Babaei Ajabshir'in, Azerbaycan Türk toplumunun haklarını savunmak adına yürüttüğü barışçıl faaliyetler nedeniyle gözaltına alınmasından endişe duyduğunuzu ve bu durumda onun Uluslararası Af Örgütü tarafından "vicdan mahpusu" (düşünce suçlusu) sayıldığını belirtin;

- Yetkililere, uluslararası standartlara göre adli bir suçla yargılanmadığı halde onu hiç bir ön koşul olmadan bir an önce serbest bırakmaları çağrısında bulunun.

Devamını oku...

9 Ağustos 2006 Çarşamba

İRAN’DA TÜRK KARŞITLIĞININ HESAPLANMAYAN SONUÇLARI

Cavid VELİEV-TUSAM-Yakındoğu Araştırmaları Masası
cveliev@tusam.net

İran’ın resmi gazetesi “İran”, 12 Mayıs 2006 tarihli çocuk sayısının “Ne yapalım da böcekler bizi böcekleştirmesin?” başlıklı makalesinde[i], Türklere yönelik ağır hakaretler içeren bir karikatür yayınlamıştır.

[i] İran Resmi Haber Ajansı. İrna. http://www.irna.ir/en/news/view/menu-236/0605247724130711.htm 24 Mayıs 2006.

Karikatürde Farsça konuşan bir çocuğun karşısında oturan hamamböceği Azerbaycan Türkçesinde konuşturulmak suretiyle, Azerbaycan Türkleri hamamböceğine benzetilmiştir.[i] Ayrıca, “ülkedeki hamamböceklerinin temizlenmesi gerektiği” ifade edilerek ırkçı bir yaklaşım ortaya konmuştur. Türkleri hamamböceğine benzeten karikatürün altında ayrıca şu yazılar yer almaktadır: “Hamamböcekleri tuvaletlerde yaşarlar. Öldürmekle veya sifonu çekmekle bitmezler. Hamamböcekleri insanların pisliklerini tüketerek yaşamlarını sürdürürler. Biz Farslar belli bir süre pisliğimizi tuvalete değil de dışarı yaparsak hamam böcekleri kendiliğinden (aç kalmak suretiyle) ölürler.”

Bunun üzerine binlerce Azerbaycan Türkü, 20 Mayıs’tan itibaren Zencan, Tebriz, Erdebil ve Urmiye gibi Azerbaycan şehirlerinde başlayan, yüz binlerce Azerbaycan Türkü’nün katıldığı[ii] dört gün içinde birçok Azerbaycan şehrine sıçrayan ve İran güvenlik birimlerinin engellemesine rağmen 28 Mayıs’ta Tahran’daki İran Parlamentosu önüne kadar genişleyen bir protesto mitingi gerçekleştirmiştir.[iii] Olayların büyümesi üzerine İran Gazetesi makalenin yazarını ve karikatüristi işten çıkarmıştır. Ancak bu da gösterileri dindirmeye yetmemiş ve İran Kültür Bakanı Seffar Herrendi Azerbaycan Türklerinden özür dilemiş ve ardından gazete geçici olarak kapanarak redaktör ve karikatürist tutuklanmıştır.[iv]

Özrün bir hafta geç gelmesi, tepkilerin dinmesine neden olmadı; bilakis gösterilerin İran’ın başkenti Tahran’a taşınması gündeme geldi. 28 Mayıs 2006’da Tahran’da gösteri yapmayı planlayan Azerbaycan Türkleri daha farklı talepler dile getirmeye başladılar. Ayrıca, "geç özür dilendiği" için Kültür Bakanı hakkında gensoru vermek için Azeri milletvekilleri imza toplamaya başladı.[v] Bunun yanında İran ve dünya basınında yer alan bilgilere göre İran güvenlik güçlerinin göstericilere ateş açması sonucu onlarca insan yaşamını kaybederken, yüzlerce insan yaralanmış ve bir o kadarı da tutuklanarak işkenceye maruz kalmıştır. İran’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin Avrupa’daki temsilcileri ölenlerin, yaralananların ve tutuklananların isimlerini BM’ye liste halinde vermiştir.

Türkün Gücü

Olayların birkaç gün içinde hızla yayılması, aslında sorunun sadece çizilen karikatürden değil yıllarca biriken sorunlardan kaynaklandığının göstergesidir. Nitekim göstericilerin talepleri de bunun kanıtıdır. İran’daki Azerbaycan Türklerinin ayaklanması İran’ın varlığını sürdürmesi açısından önemli bir gelişmedir. İran coğrafyasında yaşayan diğer etnik halklardan farklı olarak, Azerbaycan Türklerinin, İran’ın nüfusu içindeki ağırlığı dışında ülkenin siyasi, sosyal, askeri ve ekonomik hayatında da önemli oranda ağırlığı bulunmaktadır. Diğer etnik ayaklanmalardan farklı olarak tarihte ve günümüzde Azerbaycan Türkünün ayaklanması lokal düzeyde kalmıyor, İran’ın geneline yayılıyor. Azerbaycan Türklerinin İran’ı ayakta tutan unsur olduğunu İran’ın eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani’nin “İran’ın birçok yönetici kadrosunda Azerbaycan Türkü bulunmaktadır ve İran’ın siyaseti, ekonomisi ve sanayisi onların üzerine kurulmuştur.”[vi] sözleri kanıtlamaktadır. ABD’den yayın yapan Günaz Tv’nin İran’da yaşayan Azerbaycanlılardan biri olan sahibi Ehmed Obalı “İran bize yaptıklarımız karşısında teşekkür edeceğine bizleri hayvana benzetti.” diyerek kızgınlıklarını ortaya koymuştur. İran’da yaşayan Azerbaycan Türkleri ile Türkiye ve Azerbaycan arasındaki bağlar da İran Devleti’ni korkutmaktadır. Bu iki bağımsız devletin yönetimi devletlerarası ilişkileri dikkate alarak İran Devleti’nin Türklere yönelik baskılarına tarafsız kalsalar bile İran’daki olayların büyümesi durumunda halkın baskısı ile resmi ağızlardan bazı açıklamalar yapılabilir. Diğer yandan yanı başında iki bağımsız Türk Devleti’nin varlığı bile bu insanlar açısından manevi destek niteliğindir. Nitekim bu olaylar sırasında bölge basınından en çok destek Azerbaycan ve Türkiye’den gelmiştir.

İran’da hiçbir iç değişim Azerbaycan Türklerine rağmen gerçekleşmemiştir. Hatta İran’da yaşayan diğer etnik unsurlar da Azerbaycan Türklerinin değişim taleplerinden etkilenmiş ve moral bulmuşlardır. 1925 yılına kadar İran’ı yöneten Azerbaycan Türkleri 1905 Meşrutiyet Hareketi’nde ve 1979 İslam Devrimi’nde büyük rol almış ve İran coğrafyasında 1920’de Azadistan Devleti’ni ve 1945’de Azerbaycan Demokratik Firgesi’ni kurmuşlardır. Azerbaycan Türkü merkezli hareketlerin yayılmasında ise Azerbaycan Türkleri için ulusal kale niteliğinde olan Tebriz şehrindeki öğrenci hareketlerinin ve aydınlarının önemi büyük olmuştur. Kısacası İran coğrafyasında yaşayan Azerbaycan Türkleri açısından Tebriz’in “onay vermediği” hiç bir hareket başarılı olmamıştır. Karikatür krizi nedeniyle ortaya çıkan gösterilerin de Tebriz’de yapılması önemli bir gelişmedir. Gösterileri daha da kuvvetlendiren ise diğer Azerbaycan şehirlerinin de Tebriz’e destek vermesidir.

Bu konudaki gelişmelerin önemli bir boyutu da Azerbaycan Cumhuriyeti’nden İran’da yaşanan olaylara yönelik gelen tepkiler olmuştur. Olayları “Güney Azerbaycan’da ulusal hareket”, “İran Devleti, Azerbaycanlıları ayağa kaldırdı” gibi başlıklarla veren Azerbaycan basınına destek bir de Azerbaycan Parlamentosu’ndan gelmiştir. Azerbaycan Parlamentosu’nun 23 Mayıs 2006 tarihli oturumunda muhalif parti liderleri, Güney Azerbaycan’da yaşanan gelişmelere ilgisiz kalamayacaklarını belirtirken iktidar partisi Yeni Azerbaycan Partisi Başkan yardımcısı Siyavuş Novruzov, İran’da yaşayan Azerbaycan Türklerini, Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenistan’a destek veren İran’a baskı yapmaya çağırmıştır. Azerbaycan milletvekilleri Azerbaycan hükümetinden ve Milli Meclis’ten, İran’da Azerbaycan Türklerine yönelik şiddet kullanımını protesto etmeyi istemiştir.

İran’da yaşanan olaylarla ilgili gelişmelerin diğer boyutu ise sorunun uluslararası basına taşınması olmuştur. Reuters, İnterfax ve BBC gibi uluslararası basın kuruluşları Azerbaycan Türklerinin tepkilerini dünya gündemine taşımışlardır. Bu da İran’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin sorunlarının uluslararası platforma taşınması açısından önem taşımaktadır. Fakat Fars muhalif basını karikatür sorununa hiçbir şekilde yer vermemiş ve hatta İran Rejimi’ne destek verdiğini açıklamıştır. Hatırlatalım ki daha önce İran’ın Arap ve Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgelerde istikrarsızlıklar dünya medyasında yer alsa da Azerbaycan Türklerinin gösterileri ve tepkileri yer almamıştı.

ABD’nin Rolü Var mı?

Karikatür üzerine çıkan olayların kısa sürede bitmesini beklerken göstericilerin talepleri değiştirmesi ve bütün Azerbaycan şehirlerine yayılması Tahran’ı tedirgin etti. İran’da Azerbaycan Türklerini ayağa kaldıran karikatürün yayınlanması iki şekilde yorumlanabilir:1. Aşırı Fars milliyetçisinin akılsızca davranışı.2. Yabancı istihbarat servislerinin komplosu ile ortaya çıkan bir durum.Zamanlama açısından bakıldığında olayın bir komplo olduğundan şüphe duyulmamaktadır. Diğer yandan bu yaklaşımın Fars bilincinin bir ürünü olduğu da ortadadır.

Komplonun bir boyutu da İran Devleti’nin, Azerbaycan Türklerinin ülke içindeki gücünü ölçmek için böyle bir yönteme başvurduğudur. Fakat zaten uluslararası alanda sıkıntı içinde olan ve her açığını yakalamaya çalışan bir ABD’nin karşısında olan İran mantık çerçevesinde iç politikada güçlü ve bütün olduğu imajını vermek ister. İkincisi diğer etnik unsurlardan farklı olarak Azerbaycan Türklerinin ayağa kalkması İran’ı rejim değişikliğine kadar götürebilir. Dolayısı ile İran’ın böyle bir riski göze almış olması son derece düşük bir ihtimal gibi gözükmektedir.

Birçok değerlendirmede olaylar yabancı istihbarat servisleri ile ilişkilendirilmektedir. Tabi ki olay zamanlaması açısından akıllara hemen bu şüpheyi getirmektedir. İran’da Türklere yönelik Farslaştırma politikalarının temelini atan Rıza Pehlevi iktidara, 1925 yılında ABD-İngiltere işbirliği ile getirilmiştir. Diğer yandan İran’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin kurduğu 1945–1946 Cumhuriyeti’ne, ABD destekli Rıza Pehlevi orduları tarafından son verilmiştir. Bu olaylar İran’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin bilinçaltındaki yerini korumaktadır. Dolayısı ile Azerbaycanlılar ABD veya her hangi bir yabancı güce güvenmemektedir. Ayrıca gösterilere dış dünyadan destek gelmemiş tam tersi İran devleti gazeteyi kapattığı için eleştirilmiştir.

Bu tür gelişmelerin temelinde ABD değil İran Devleti’nin etnik gruplara yönelik baskıcı politikası bulunmaktadır. Zira Ahmedinecad’ın olayları ABD’nin kışkırttığını iddia etmesine rağmen Tebriz milletvekili Ekber Elemi tepkilerin nedeninin dışarıda değil içerde aranması gerektiğini söylemiştir. İran’ın Azerbaycan Büyükelçisi Efşar Süleymani ise Azerbaycan Türkleri’nin gösterilerini haklı olduğunu söylemiştir.[vii] Birikmiş sorunların çözülmeden kapatılmasının en kolay yolu olaylara ABD gölgesi düşürmektir. Dolayısıyla böyle bir yaklaşım İran’ın da işine yaramaktadır.

Türkiye’de yer alan birçok yorumun aksine gösteriler dış müdahale sonucunda değil tamamen İran basının kışkırtıcı karikatürü sonucunda gelişmiştir. Bu olay Fars basınının Türklere yönelik ilk hakareti değil, bardağı taşıran son damlası olmuştur. 1995’te de Azerbaycan’daki Türk öğrencilerin gösterileri, İran Radyo Televizyon Kurumu’nun Türklere yönelik tahkir içerikli bir anketiyle başlamıştır. Ayrıca İran’da yaşayan Azerbaycan şairi Muhammed Şehriyar, Farsların Türkleri “eşek” olarak tanımlamasına nazire olarak “Tahranlı eşek sen misin yoksa ben mi?” şiirini yazmıştır. Son dönemde Azerbaycan Türklerinin sivil taleplerini geri çeviren İran yönetiminin bu olayların çıkmasında birincil derecede sorumlu olduğu söylenebilir. Özellikle Ermenilerin sözde soykırım gösterilerine izin veren İran yönetiminin Azerbaycan Türklerinin Hocalı Soykırımı’nı anma isteklerini geri çevirmesi ve sık sık İran’ın sadece Farsların değil İran’da yaşayan diğer etnik grupların ülkesi olduğunu vurgulamasına rağmen İran Milli Takımını Fars Milli takımı olarak tanımlaması da olayların patlak vermesinde etkili olmuştur.

......................................................................................................................


Devamını oku...