29 Temmuz 2009 Çarşamba

Bir Kadın Tebriz'de Recm Edilme Tehlikesi Altında

Güney Sesi: Yerel kaynaklardan alınan haberlere göre İran'da Sakine Mohammadi (Aştiyani) adlı bir kadın, Tebriz şehrinde recm (taşlanarak öldürülme) cezasına çarptırıldı. Aştiyani'nin avukatı Muhammed Mustafavi'nin internet sitesinde verdiği bilgilere göre O, dört yıldan beri "zina" suçlamasıyla Tebriz Hapishanesi'nde tutuklu bulunuyor. 43 yaşındaki iki çocuk annesi Aştiyani, daha önce aynı suçlamayla 100 kırbaç cezasına çarptırılmıştı.

Avukat Mustafavi'nin, İran Yargı Başkanı Ayetullah Mahmud Şahrudi'ye, cezanın kaldırılması için bir mektup yazdığı belirtildi. O, Azerbaycan Cumhuriyeti'nde yayın yapan "Azadliq" radyosuna verdiği röportajda durumu şöyle açıkladı: "Maalesef İran'da eğitimsiz, yoksul ve ailesiyle ciddi sorunları olan kadınlar bu cezaya çok sık maruz kalıyor. İran'da kanunlara göre kadının eşinden boşanmasının çok zor olduğunu dikkate alırsak, bazı kadınlar evliliklerini mecburen devam ettiriyorlar....Bayan Mohammadi çok genç yaşta evlenmiş ve eşiyle her zaman sorunları olmuş, O çeşitli nedenlerle başka iki erkekle duygusal ilişki kurmuş ve bunun ortaya çıkmasından sonra kendisine 100 kırbaç cezası verilmiş ve uygulanmıştır. Bundan bir süre sonra eşi, hala bilinmeyen bir şekilde öldürüldü. Cinayetle ilgili Bayan Mohammadi tekrar yargılandı ve mahkemede "zina yaptığını" itiraf etmeye zorlandı, oysa o daha önce verdiği itirafları reddetmiş ve bunların baskı altında alındığını belirtmişti. Davaya beş hakimden oluşan bir heyet bakıyor, hakimlerden ikisi beraat, üçü ise recm cezası verilmesine karar verdi. Ben ise temyiz başvurusunda bulundum ama Onun, gizlice recm edilmesine de ihtimal veriyorum."

Uluslararası "Stop Stoning Now" kampanyası tarafından da Sakine Mohammadi için internette mektup eylemi başlatıldı.

Devamını oku...

23 Temmuz 2009 Perşembe

İran'da Azerbaycanlı Siyasi Tutuklu, Evin Hapishanesinden Hastaneye Nakledildi

Güney Sesi: İran'da gözaltındaki Azerbaycanlı kültürel aktivist Behnam Şeyhi, tutuklama belgesi olmadan gözaltına alınmasını ve bu sırada memurların kendisi ve kardeşini darp etmesini protesto etmek için girdiği açlık grevi nedeniyle hastaneye kaldırıldı.

Tahran'da Evin Hapishanesinin (istihbarat bakanlığı kontrolündeki) 209. bölümünde tutulan Azerbaycanlı aktivistin, ailesinin açıklamalarına göre 15 kilo kaybettiği açlık grevi, şiddetli böbrek rahatsızlığı geçirmesine neden oldu.

Aktivistin ailesi ve yakınlarının, Tahran Emniyet Savcılığının 2. Şubesine, Şeyhi'nin suçlamaları ve durumunu öğrenmek için yaptıkları başvurular ise yanıtsız kaldı.

Azerbaycanlı kültürel aktivist Behnam Şeyhi, 9 Haziran 2009 günü, diğer bir aktivist olan Mahmud Ocaklı ile birlikte Azerbaycanlıların anadil haklarıyla ilgili İslamşehr mahallelerinin duvarlarına Farsça "Azerbaycanlıların Talebi: Anayasanın 15. ve 19 maddelerinin uygulanmasıdır" sloganını yazmalarıyla ilgili olarak gözaltına alınmış, aktivist ve kardeşi bu sırada memurlar tarafından darp edilmişlerdi.

Behnam Şeyhi 13 Kasım 2008 tarihinde Rey şehrindeki Settar Han'ı (İran'da Meşrutiyet Devriminde rol oynayan Azerbaycanlı tarihi kahraman) anma töreninde de gözaltına alınmış ve bir günden sonra kefalet karşılığında serbest bırakılmıştı.

Devamını oku...

22 Temmuz 2009 Çarşamba

İran'da Azerbaycanlı Öğrenci Aktivist Gözaltına Alındı

Güney Sesi: İran'da Erdebil eyaletine bağlı Meşkinşehr (Hıyav) şehrinde, Azerbaycanlı üniversite öğrencisi ve kültürel aktivist Cafer Aga Mehmedi, 21 Temmuz'da öğrenci evinde güvenlik memurları tarafından gözaltına alındı. Memurların, aktivisti gözaltına aldıkları sırada evini arayarak kitaplarına, not defterlerine ve diğer kişisel eşyalarına el koydukları bildirildi. Aktiviste şu ana kadar ailesiyle iletişim kurma izni verilmedi.

Yerel kaynakların ifadelerine göre adı geçen aktivistin gözaltına alınmasının, Haziran ayının sonlarında Meşkinşehr'de Azerbaycanlıların anadil ve kültürel haklarıyla ilgili yayılan bildirilerden kaynaklanmasına ihtimal veriliyor.

Devamını oku...

21 Temmuz 2009 Salı

Bianet: İran'da Muhaliflere Baskının Son Örneği: Gazeteci Metinpur Cezaevinde

Said Metinpur, 9 Haziran 2008'de Tahran Devrim Mahkemesinde avukatının katılmadığı kapalı celsede "yabancılarla iletişim kurmak" (casusluk) ve "sistem aleyhine propaganda yapmak" suçlamalarıyla yargılanarak toplam 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İran'da Azerbaycanlıların yıllardır devam eden kimlik, eşitlik ve hak mücadelesi, baskılarla karşılaşmaya devam ediyor. Büyük çoğunluğunu kültürel çalışmaların oluşturduğu barışçıl faaliyetleri nedeniyle gözaltına alınarak insanlıkdışı kötü muamele gören yazarlar, avukatlar ve aydınlar; sokak ortasında öldürülen gençler; henüz ortaokul ve lise çağlarında anadilde eğitim hakkı talebi nedeniyle devletin baskılarıyla, gözaltı ve işkenceyle tanışanlar; bütün uluslararası hukuk yasalarına, aynı zamanda insanlık ve ahlak kurallarına aykırı şekilde avukatsız ve kapalı olarak görülen mahkemelerde savunma hakkı verilmeden "yargılanarak" ağır hapis, sürgün ve hatta kırbaç cezalarına çarptırılanlar...

Birçok örnek vermek mümkün. İlk akla gelen isimlerden biri olan ve hareketin önde gelen aktivistlerinden gazeteci Said Metinpur ise 11 Temmuz'dan beri Tahran Evin Hapishanesi'nde tutuklu.

34 yaşındaki Said Metinpur, merkeze yakınlığı nedeniyle Farslaştırma ve asimilasyon politikasının etkilerinin yoğun olduğu Zenjan şehrinde, Azerbaycan kültürü ve insan haklarıyla ilgili çalışmalar yapmaktaydı. O, bu şehirde yayınlanan yerel haftalık gazetelerde, Farsça yayın yapan "Moc-e Bidari" (Uyanış Dalgası) gazetesinde ve Zenjan Üniversitesi'nde yayınlanan Azerbaycan Türkçesindeki Ses adlı edebiyat ağırlıklı dergide yazarlık yapıp, Azerbaycan Türkçesi ve Farsça olarak yayınlanan Yapraq (Azer.: Yaprak) öğrenci dergisinin yazı heyeti üyesiydi. Tahran Üniversitesi felsefe bölümü mezunu olan aktivist, aynı zamanda yayınladığı webblogunda siyasi ve kültürel yazılarına yer veriyordu.

Ancak devleti rahatsız ediyormuş gibi görünen bu çalışmalar, istihbarat bakanlığı ile güvenlik güçlerinin çeşitli baskılarına sebep oldu. 21 Şubat 2007'de UNESCO tarafından ilan edilen Dünya Anadili Günü'nün Zenjan'daki kutlamaları sırasında yapılan barışçıl gösteriler polisin sert müdahelesiyle sonuçlanmış, Said Metinpur, kardeşi Ali Rıza Metinpur ile birlikte gözaltına alınarak 10 gün boyunca İstihbarat Bakanlığı merkezinde sorgulanmıştı. Uluslararası Af Örgütü'nün raporlarına göre polis tarafından götürüldüğü sırada dudaklarının kanıyor olması, onun darp edildiği izlenimini uyandırmıştı.

Said Metinpur aynı yıl 25 Mayıs günü İstihbarat Bakanlığı memurları tarafından gözaltına alındı. "Advar News" adlı Farsça haber sitesinde yayınlanan raporu göre Metinpur ve eşi Atiye Taheri, Zenjan'da bir sokakta evlerine dönerken memurlar tarafından durduruldular. Haklarında tutuklama emri olduğunu söyleyen memurlar, çifte damgasız ve imzasız bir belge gösterdiler ve buna itiraz eden Metinpur ve eşini, gözlerini bağlayarak bir arabaya bindirdiler. Eşi evine götürülürken kendisi gözaltına alınarak İstihbarat Bakanlığı merkezine nakledildi. Raporlara göre memurlar daha sonra çiftin evini 5 saat boyunca arayarak kişisel eşyalarına, defterlerine, kasetlerine ve fotograf albümlerine el koydular.

İran İslam Cumhuriyeti Anayasasına göre, bir insan suçlamaları belirtilmeden sadece 24 saat, suçlamaları belirtildikten sonra ise toplam 48 saat gözaltında tutulabilir. Metinpur ise suçlamaları belirtilmeden tam 278 gün boyunca, yani dokuz aydan çok, gözaltında tutularak sorgulandı. Eşi Atiye Taheri'nin VOA Persian kanalıyla yaptığı röportajdaki açıklamalarına göre "O, gözaltı süresinin yedi ayını, fiziksel ruhsal ve psikolojik işkenceler altında tecritte (hücrede) geçirdi. Söz konusu işkencelerin bedensel ve ruhsal izleri hala etkisini koruyor; kendisi şiddetli bel ve mide ağrıları ve özellikle son günlerde baş dönmesi yaşıyor." Röportajın tamamına ulaşmak için tıklanyınız.

Uluslararası Af Örgütü'nün raporunda, Evin Hapishanesi'nde aynı dönem tutuklu bulunan diğer mahkumların açıklamalarına dayanarak verilen bilgilerde memurların Metinpur'dan, kamera önünde kaydedilecek olan bir "itiraf" almak için işkence ettikleri belirtilmiştir.

Front Line, Uluslararası Af Örgütü, International PEN, Sınır Tanımayan Gazeteciler ve diğer bazı insan hakları kuruluşlarının raporlarına göre bu süre boyunca aktivistin avukatıyla ve ailesiyle görüşmesi engellendi. Eşi A. Taheri yetkililerin tavrını verdiği röportajda böyle açıklıyor:

"Said'in 9 aydan uzun süren gözaltı döneminde, ilk 7 ay boyunca tamamen habersizdik ve bu dönemde sadece birkaç telefon görüşmesi gerçekleşebildi ve böylece hayatta olduğundan emin olabildik. Son iki ayda ise Evin Hapishanesinin 209. bölümüne (*bu bölüm İran İstihbarat Bakanlığının kontrolündedir) nakledildi ve bu dönemde mahkeme yetkilileri başvurularımızı yanıtsız bıraktı. Bilgi almak istediğimiz ilk dönemlerde "böyle birinin olmadığını" söylüyorlardı, daha sonra gözaltında tutulduğunu kabul ettiler ancak dosyası mahkemeye nakledilmediği için kendisine avukat tutamadık ve avukatın defalarca yaptığı başvurular da cevapsız kaldı. 9 ay sonra, mahkeme kararı verildikten sonra avukat tutabildik ancak bu dönemden sonra avukat hiç bir şey yapamadı çünkü bizim hiç bir haber alamadığımız o 9 ayda bu yetkililer kararlarını vermişler, nitekim daha sonra Temyiz Mahkemesi de 8 yıl hapis cezasını onayladı."

Said Metinpur'un serbest bırakılması için yetkililer, 500 milyon tomen (yaklaşık 540 bin dolar) teminat talep ettiler. Gözaltına alınan bir çok aktivistin serbest bırakılması için teminat talep edilse de bu miktar diğerlerinden çok daha yüksek. Raporlara göre ailesi, bu miktarı karşılamak için ev ve bazı mülk senetlerini ipotek ettirmek zorunda kaldı.

Said Metinpur, 9 Haziran 2008'de Tahran Devrim Mahkemesinde avukatının katılmadığı kapalı celsede "yabancılarla iletişim kurmak" (casusluk) ve "sistem aleyhine propaganda yapmak" suçlamalarıyla yargılanarak toplam 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu suçlamanın kaynağının, aktivistin 2007 yılının Ocak ayında Türkiye'de yapılan ve Türki Cumhuriyetler ile Türk topluluklarının insan hakları durumun tartışıldığı bir konferansa katılması olduğu söylense de A. Taheri, konferansa katılan diğer şahısların serbest bırakıldıklarını açıklayarak durumun çelişkili olduğunu ifade etti: "Onun söylediklerine göre sorgulamalar sırasında Türkiye yolculuğu konusundan çok az bahsedilmiş ve aslında kendisi söz konusu insan hakları konferansında orda bulunmadı. O konferansa katılan herkes şu anda beraat etti. Bir kısmı da bir yıl şartlı hapis cezasına çarptırılarak serbest bırakıldılar." İslami rejimi yıkmakla suçlanan şahısları yargılayan İran Devrim (İnkılap) Mahkemeleri, çeşitli kuruluşlar tarafından uluslararası adil yargılama ve hukuk standartlarına uymadığı gerekçesiyle eleştiriliyorlar. Metinpur'un kararla ilgili temyiz başvurusu ise sonucu değiştirmedi. 11 Temmuz Cumartesi günü aktivist, Tahran Devrim Mahkemesi'nin 15. Şubesi tarafından mahkemeye çağrılarak burda tutuklandı ve Evin Hapishanesine nakledildi. Aynı hapishanede geçirdiği gözaltı döneminde oldukça ağır işkencelere maruz kaldığı düşünülürse şu anda da işkence ve kötü muamele riskiyle karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün.

Devlet ise dışardaki ailesine yönelik baskılarına devam ediyor. Son olarak 16 Temmuz Perşembe günü aile bireyleri ve Azerbaycanlı aktivistler tarafından evlerinde yapılacak olan dua toplantısı öncesi eşi Atiye Taheri'nin kardeşi mühendis Rauf Taheri, insan hakları savunucusu Rıza Abbasi ve öğretmen Ahmed Medadi, istihbarat bakanlığı memurları tarafından gözaltına alındılar. Taheri 17 Temmuz'da VOA Persian kanalıyla yaptığı ikinci röportajda durumu şöyle açıkladı:

"Kardeşimin durumuna dair hiç bir bilgim yok ve İstihbarat Bakanlığı'na başvurduğumuzda hiç bir kesin yanıt alamadık, şu anda durumumuz son derece gergin ve hatta siyasi tutuklularımızın özgürlüğü için dua etmemize bile izin yok. Aslında bizim bu yaptığımız, artık her yerden umudu kestiğimizin göstergesi. Ne ulusal basın bu konudaki haberleri yayınlıyor ne de basın özgürlüğü bu konu hakkında yayın yapacak kadar gelişmiş değil ve biz artık Allah'a sığınmak zorunda kaldık ama galiba artık bu da bugün bizim ülkemizde suç sayılıyor. Bilmiyorum, artık biz çok çaresiziz ve bu çaresizliği haykırmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden..." (SZ/EÜ)

İstanbul - BİA Haber Merkezi

21 Temmuz 2009, Salı

Sevda ZENJANLI

http://bianet.org/bianet/dunya/115995-iranda-muhaliflere-baskinin-son-ornegi-gazeteci-metinpur-cezaevinde


Devamını oku...

19 Temmuz 2009 Pazar

Gazeteci Said Metinpur'un Eşinin Zenjan'daki Gözaltılar Hakkında Röportajı

Güney Sesi: VOA Persian kanalının 17 Temmuz tarihinde, tutuklanan gazeteci Said Metinpur'un eşi Atiye Taheri ile yaptığı ikinci röportajın Türkçe metni:

Sekiz yıl hapis cezasi alan İran Azerbaycanlısı aktivist Said Metinpur'un eşi Atiye Taheri'nin açıklamalarına göre geçtiğimiz akşam, siyasi tutukluların serbest bırakılması için yapılan bir dua toplantısında Zenjan eyaletinin güvenlik memurları, katılımcılardan Rauf Taheri (Atiye Taheri'nin kardeşi), Azerbaycanlı aktivistler Ahmed Medadi ve Rıza Abbasi'yi, izin belgesi olmadan gözaltına aldılar.

Atiye Taheri, (VOA muhabiri) Peyam Yezdiyan'la yaptığı röportajda güvenlik memurlarının, katılımcıların toplantı mekanından çıkmasının ardından araba plakalarını da kaydettiklerini belirtti.

Atiye Taheri: Kardeşim Rauf, Perşembe akşamı evimizde siyasi tutukluların ve Cumartesi gününden beri sekiz yıllık hapis cezasını çekmek üzere tutuklanan Said Metinpur'un serbest bırakılması için bir dua toplantısı yapılacağını duyurmuştu. Söz konusu toplantıdan önce şehrin güvenlik memurları kendisiyle bağlantı kurarak, kendisini Zenjan'ın İstihbarat Bakanlığı (Ettelaat) ofisine çağırarak, kardeşimin sebep sorması üzerine, oraya gelmesini ve sebebin daha sonra belirleneceğini söylemişler. Bunun üzerine kardeşim bir belgeye dayanmadan bu şekilde yapılan bir çağrıya uymayacağını belirtmiş ve onlar da kendisini memurlarla gözaltına alacaklarını söylemişler.Bundan 3 saat sonra iki emniyet memuru hiçbir izin belgesi olmadan gelerek kardeşimi ve diger iki Zenjanlı aktivist olan Rıza Abbasi ve Ahmed Medadi'yi gözaltına aldılar ve şu anda bu şahıslar Zenjan şehrinin İstihbarat Bakanlığı (Ettelaat) gözaltı merkezinde tutuluyorlar.

VOA: Bu gözaltı, toplantı sırasında mı gerçekleşti?

A. Taheri: Hayır, kardeşim söz konusu toplantıya kardeşim yoktu ve yaklaşık 30 kişi katıldı, ancak bu 30 kişinin gelmesinden sonra evimizin bulunduğu sokak sivil giyimli memurlarla doldu ve bu memurlar, ilk yarım saat dışında evimizin kapısını açmamızı ve misafirlerin içeri girmesini engellediler.

VOA: Şu anda gözaltına alınanlardan ve kardeşinizin durumundan haberiniz var mı?

A. Taheri: -Hayır, kardeşimin durumuna dair hiç bir bilgim yok ve İstihbarat Bakanlığı'na başvurduğumuzda hiç bir kesin yanıt alamadık, şu anda durumumuz son derece gergin ve hatta siyasi tutuklularımızın özgürlüğü için dua etmemize bile izin yok. Aslında bizim bu yaptığımız, artık her yerden umudu kestiğimizin göstergesi. Ne ulusal basın bu konudaki haberleri yayınlıyor ne de basın özgürlüğü bizim evlatlarımız hakkında yayın yapacak kadar gelişmiş değil ve biz artık Allah'a sığınmak zorunda kaldık ama galiba artık bu da bugün bizim ülkemizde suç sayılıyor. Bilmiyorum, artık biz çok çaresiziz ve bu çaresizliği haykırmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden...


Devamını oku...

18 Temmuz 2009 Cumartesi

İran'da Azerbaycanlı Siyasi Mahpusları Savunma Birliği'nin (ADAPP) Aylık Raporu- Haziran 2009

İran'daki Azerbaycanlılara yönelik sistematik insan hakları ihlalleri 2009 yılının Haziran ayında da devam etmiş olup kültürel aktivistler geçen aylarda olduğu gibi keyfi gözaltılara, işkence ve kötü muameleye maruz kalmışlardır. Gözaltındaki aktivistlerin avukat tutma ve aileleriyle görüşme hakları tanınmamaktadır.

Yeni Gözaltılar
Azerbaycanlı webblog (internet günlüğü) yazarı ve Tahran Üniversitesi'nde yayınlanan öğrenci dergisi Yaşmaq'ın eski sorumlu müdürü Sima Didar, 18 Haziran Perşembe günü eşi Ali Rıza Ferşi'nin gözaltında tutulduğu Tebriz Hapishanesi'nin 37. koğuşuna ziyareti sırasında gözaltına alınmıştır.

Hapishane yetkilileri 18 Haziran Perşembe günü Ferşi'nin avukatına başvurarak başvurarak eşi ve avukatının Ali Rıza Ferşi'yi Tebriz Hapishanesi'nin Ettelaat (İstihbarat Teşkilatı) kontrolündeki 37. koğuşunda ziyaret edebileceğini belirtmişlerdir. Ancak avukat ve Sima Didar hapishaneye gittiklerinde memurlar, hakimin yayınladığı çağrı belgesini (celb belgesi) göstererek Didar'ı gözaltına almışlardır. Avukat Abbas Cemali'nin açıklamalarına göre belgede gözaltı nedenleri "milliyetçilik, Tebriz'de 22 Mayıs'taki protestolara katılmak ve Halkın Mücahidleri kuruluşuna yardım etmek" olarak belirtilmiştir.

Sima Didar'ın eşi Ali Rıza Ferşi, 22 Mayıs'da Tebriz'de El Gölü (Şah Gölü) parkına düzenlenen geniş katılımlı bir yürüyüşte, Azerbaycanlıların anadilde eğitim hakkıyla ilgili slogan atması nedeniyle İstihbarat Bakanlığı'na bağlı güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmıştı. Olayların görgü tanığı olan Sima Didar, bir gün sonra yazarak internette yayınladığı raporda yürüyüşte çıkan olaylarla ilgili açıklamalar yapmıştı. Didar, ayrıca 10 Haziran günü Tebriz'de yapılan bir protesto gösterisine katılarak, eşinin ve olaylarda gözaltına alınan diğer şahısların serbest bırakılmasını talep etmişti.

Azerbaycanlı kültürel aktivist ve tarih bölümü doktora öğrencisi Ali Bikes, 15 Haziran Pazartesi günü Tahran'da İstihbarat Bakanlığı memurları tarafından gözaltına alınarak Evin Hapishanesine götürülmüştür.
Yakınlarının belirttiğine göre O, bir arkadaşıyla görüşmek için Tahran'da kaldığı yatakhaneden çıktığı sırada gözaltına alınmıştır. Dostlarından biri, onun Pazartesi günü kendisine telefonla ulaşarak Evin Hapishanesi'nin İstihbarat Bakanlığı kontrolündeki 209. bölümünde tutulduğunu bildirdiğini açıklamıştır. Azerbaycanlı aktiviste gözaltına alındığı günden beri avukatıyla ve ailesiyle görüşme hakkı tanınmamakta olup yakınları, kendisine işkence ve kötü muamele edilmesinden ve dosyasının Tahran'daki son olaylarla ilişkilendirilmesinden endişe etmektedirler.

"İslami İran Azerileri Birliği"nin halkla ilişkiler başkanı olan ve Cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi'nin Tahran'daki seçim çalışmalarında görev yapan Ali Bikes, internette yayılan ve eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'yi Azerbaycanlılarla ilgili fıkralar anlatırken görüntüleyen videonun yayınlanmasından sonra bu görevlerden istifasını bildirmiş ve yazdığı bir açık mektupta görüntülere yönelik tepkisini açıklamıştı.

Azerbaycanlı kültürel aktivistler Behnam Şeyhi ve Mahmud Ocaklı, 9 Haziran 2009 tarihinde Tahran-İslamşehr'de İstihbarat Bakanlığı memurları tarafından gözaltına alınarak Evin Hapishanesi'nin 209. bölmesine nakledilmişlerdir.

Aktivistlerin gözaltına alınma nedenleri, Azerbaycanlıların anadil haklarıyla ilgili İslamşehr mahallelerinin duvarlarına sloganlar yazmaları olarak belirtilmiştir. İstihbarat Bakanlığı memurları 13 Haziran'da Şeyhi'nin evini ve işyerini arayarak, mağazasının kasasında, bazılarının üzerine Azerbaycanlıların kültürel haklarıyla ilgili sloganların yazılı olduğu paralara, kitaplara, kişisel eşyalarına ve duvar yazılarında kullanılan damga ve kalıplara el koymuşlardır.

Şeyhi ailesine yakın kaynakların bildirdiklerine göre, aktivistin durumunu öğrenmek için sürekli gösterilen çabaların ardından Tahran Emniyet Savcılığı Hakimi Fellah'ın muavinleri aktivistin kardeşine, kendisinin Evin Hapishanesi'nin 209. bölümüne götürüldüğü ve dosyasının araştırıldığını söylemişlerdir.

Tahran'daki İstihbarat Bakanlığı memurlarının 9 Haziran'da Behnam Şeyhi'yi telefonla arayarak kendisini sorgulanmaya çağırdıkları, ancak Şeyhi'nin hakimin imza ve mührünün olduğu yazılı bir çağrı olmadan bunu yerine getirmeyeceğini söylediği bildirilmiştir. Şeyhi'nin bu talebinin ardından memurlar onun işyerine giderek kendisini ve kardeşini darp etmiş ve çağrı (celb) belgesini göstermeden kendisini gözaltına almışlardır. Memurlar, olayların görüntülerini kaydettiği gerekçesiyle bir diğer aktivist olan Mahmud Şeyhi'yi de gözaltına almışlardır.

Adı geçen Azerbaycanlı aktivistler hala gözaltında tutuluyor olup aileleriyle görüşme ve avukat tutma hakları tanınmamaktadır. Ailelerinin sürekli başvurularına rağmen yetkililer, görüşme izni vermekten kaçınmaktadırlar. Behnam Şeyhi 13 Kasım 2008 tarihinde Rey şehrindeki Settar Han'ı (İran'da Meşrutiyet Devriminde rol oynayan Azerbaycanlı tarihi kahraman) anma töreninde de gözaltına alınmış ve bir günden sonra kefalet karşılığında serbest bırakılmıştı.

Azerbaycanlı hikaye yazarı ve kültürel aktivist İlgar Müezzinzade, 15 Haziran günü Meşkinşehr'deki (Hıyav) işyerinde İstihbarat Bakanlığı memurları tarafından gözaltına alınmıştır. Memurlar daha önce 31 Mayıs ve 8 Haziran tarihlerinde Müezzinzade'nin evini aramış ve aile bireylerini tehdit etmişlerdi.

Aynı şehirdeki Azerbaycanlı kültürel aktivistlerden biri olan Ali Feyzi, 9 Haziran günü İstihbarat Bakanlığı memurları tarafından gözaltına alınmış ve 23 gün gözaltında tutulduktan sonra 2 Temmuz 2009 tarihinde teminat karşılığında serbest bırakılmıştır.

Bu aktivistler, Meşkinşehr'de (Hıyav) Azerbaycanlıların anadil haklarının savunulduğu ve Azerbaycanlı kimliğine yönelik her türlü hakaretin kınandığı bildirilerin dağıtılmasıyla ilgili olarak gözaltına alınmışlardır. İlgar Müezzinzade ve Ali Feyzi, gözaltı süreçleri boyunca avukat tutma ve aileleriyle görüşme haklarından mahrum edilmişlerdir.

Marağa şehrindeki Azerbaycanlı kültürel aktivistlerden Mecid Peşuhefam, Mustafa Gulizade ve Yaser Mikanili, 10 Haziran günü Azerbaycan Türkçesinin resmi dil statüsüne getirilmesi ve Azerbaycanlıların anadil haklarıyla ilgili sloganlar attuktan sonra gözaltına alınmış ve şehrin İstihbarat Bakanlığı merkezinde bir gün boyunca sorgulanıp darp edildikten sonra mülk senedini teminat göstererek serbest bırakılmışlardır.

15 Haziran günü Tebriz şehrinin Bağ-ı Şimal Stadyumunda bir futbol maçının bitmesinin ardından yaklaşık 3000 kişilik seyirci topluluğu Abresan Meydanı ve şehrin diğer bölgelerinde toplanarak Azerbaycanlıların milli ve kültürel haklarıyla ilgili sloganlar atmış ve İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını protesto etmişlerdir. Gösteriye müdahele eden memurlar ve çevik kuvvet ekipleri protestoculara saldırarak onları darp etmiş ve birçoğunu gözaltına almışlardır. Görgü tanıklarının ifadelerine göre polisin cop darbeleri nedeniyle üç protestocu hayatını kaybetmiş, ancak bu şahısların kimlikleri belirlenememiştir.

Gösterilerin ardından emniyet memurları öğrenci yurtlarına ve evlerine girerek Azerbaycanlı öğrenci aktivistler Amir Merdani ve Emin Cihani'yi, diğer sekiz Tebriz Üniversitesi öğrencisiyle birlikte gözaltına almışlardır. İki aktivist, 5000 dolarlık teminat karşılığında serbest bırakılmışlardır. Diğer öğrencilerin de kefalet karşılığında serbest bırakıldıkları bildirilmiştir.

Amir Merdani daha önce 2008 yazında üç ay boyunca gözaltında tutulmuş ve "milli güvenlik aleyhine faaliyet eden kuruluşlara üyelik" suçlamasıyla üç yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.

Gösteriden yaklaşık bir saat önce güvenlik memurları bir çoğu Azerbaycanlı siyasi aktivistlerden olan Dr. Şerbianlu, Dr. Ferzedi, Dr. Geffarzade, Dr. Sultaani Azer, Dr.Penahi, Dr. Seyflu, Leyla Ferzedi, Mühendis Cabri, Mühendis Dadizade, Mühendis Mehdi Yarbehrami, Mansur Geffari, Hüccet'ül-islam Emiri, Emir Hüseyin Cihani, Rehim Yaveri, Abas Purezhari, Yakubzade, Mehdi Hüdadadi, Sabti, Ruhullah Rehimpur ve Şamlu'yu gözaltına almışlardır. Adı geçen şahısların tümü, bir hafta boyunca gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılmışlardır.
İran Mezunlar Birliği (Advar Tehkim) kuruluşunun Azerbaycan şubesi başkanı Musa Saket, 17 Haziran'da gözaltına alınmıştır. Tebriz dadestan'ı Yahya Mirza Mahmudi, bu gösteriler sırasında ve sonrasında 50-60 kişinin gözaltına alındıklarını belirtmiş ancak resmi olmayan kaynaklar 200 kişinin söz konusu gösterilerle ilgili olarak gözaltına alındığını ve bunlardan bir çoğunun teminat karşılığında serbest bırakıldıklarını bildirmiştirler. Gözaltına alınan şahıslar "kamu düzenini ihlal etmek"le suçlanmışlardır.
İran'da Cumhurbaşkanlığı Seçiminin sonuçlarının açıklanmasının ardından Urmiye şehrinde de protestolar başlamıştır. 13 ve 15 Haziran'da yapılan bu protesto gösterileri sırasında yaklaşık 3000 katılımcı, Azerbaycanlıların milli ve dilsel haklarıyla ilgili sloganlar atarak seçim sonuçlarına tepki göstermişlerdir. Güvenlik güçlerinin müdahele ederek katılımcıları darp ettiği gösterilerde 300'den çok protestocu gözaltına alınmıştır. Görgü tanıklarının ifadelerine göre cop darbelerinin etkisiyle iki kişi hayatını yitirmiştir. Gösterilerde hayatını kaybeden ve gözaltına alınan şahısların kimlikleriyle ilgili kesin bir bilgi alınamamıştır.

Tahran'daki siyasi aktivistlere yönelik gözaltı dalgasından sonra Zenjan şehrindeki siyasi aktivistlerden Ehed Rezayi, Celal Behrami ve Sadık Resuli 20 Haziran'da İstihbarat Bakanlığı memurları tarafından gözaltına alınmış ve iki günden sonra geçici olarak serbest bırakılmışlardır.

Zenjanlı diğer bir aktivist olan Esger Bazergani, 24 Haziran'da İstihbarat Bakanlığı memurları tarafından gözaltına alınmış ve bir hafta boyunca gözaltında tutulduktan sonra teminat karşılığında serbest bırakılmıştır.

Gözaltındaki Aktivistler
4 Nisan Cumartesi gününden beri gözaltında tutulan Azerbaycanlı gazeteci ve yazar Neği Ahmedi Azer Mukaddem, 57 gün boyunca Tebriz'in İstihbarat Bakanlığı gözaltı merkezindeki hücrede tutulduktan sonra bu şehrin merkezi hapishanesine nakledilmiştir. Üç aydan uzun süredir gözaltında tutulan Azer Mukaddem'in durumu belirsizliğini korumaktadır.

Azerbaycanlı yazarın ailesi, hapishaneye nakledilmesinden sonra kendisiyle görüşebilmişlerdir. Ahmedi Azer, Azerbaycan Cumhruiyeti'ndeki edebi-kültürel çevrelerle ilişkileri hakkında sorgulandığını açıklamıştır. Ancak dosyasından sorumlu olan Tebriz Devrim Mahkemesi 4. Şubesinin sorgu yargıcı Hakim Haşemzade, kendisinin gözaltı nedenini ve suçlamalarını açıklamaktan kaçınmıştır.

Güvenlik memurları, Ahmedi Azer'in gözaltına alınmasından sonra evini iki kez aramış ve bazı kitapları ile yazılarına el koymuşlardır.

Neği Ahmedi Azer Mukaddem, yayını durdurulan haftalık dergi Şems-i Tebriz'in yazı kurulunun üyelerindendir. O Farsça olarak "Türk Dili ve Azerbaycan Tarihi", "Sultan Mehmet ve Tebriz Minyatür Mektebi", "Meşrutiyet Olayları" gibi kitapların yazarı olup çeşitli Türkçe kitaplar yazmış ve çevirmiştir.

31 Mayıs'ta Meşkinşehr (Hıyav) şehrinde güvenlik memurları tarafından gözaltına alınan Azerbaycanlı kültürel aktivistler Aydın Zakeri, Mansur Seyfi ve Ferdin Nobaht'ın durumları belirsizliğini korumaktadır.

Yetkililer tarafından 3 Haziran'da Erdebil şehrinin İstihbarat Bakanlığı gözaltı merkezine nakledilen aktivistler, dosyanın araştırma aşaması tamamlandıktan sonra 9 Haziran'da Erdebil Hapishanesinin genel bölümüne götürülmüşlerdir. Aktivistlere avukat tutma ve aileleriyle görüşme hakkı tanınmamıştır.

14 Mayıs günü Youtube sitesinde yayınlanan bir videoda, Mir Hüseyin Musevi'yi destekleyen eski Cumhurbaşkanı Hatemi, Azerbaycanlılarla ilgili fıkra anlatırken görüntülenmiştir. Bu görüntüler yüzlerce Azerbaycanlı aktivistin tepkisini çekmiş olup, yapılan protestolarda Hatemi'nin resmen özür dilemesi talep edilmiştir. Tebriz, Urmiye, Zenjan, Erdebil, Meşkinşehr (Hıyav), Miyandoab (Koşaçay) ve diğer şehirlerde yapılan protestolarda onlarca katılımcı gözaltına alınmış olup, bunlardan sadece 35 kişinin isimleri kesinleşmiştir.

Örneğin 22 Mayıs'ta Tebriz'de El Gölü (Şah Gölü) parkına devlet tarafından düzenlenen geniş katılımlı bir yürüyüşte, katılımcılardan bir bölümü söz konusu görüntüleri protesto ederek anadilde (Azerbaycan Türkçesinde) eğitim taleplerini dile getirmişlerdir. Protestocuların büyük bir kısmının gözaltına alındığı ve yaralandığı protestolarda tanınmış Azerbaycanlı aktivist ve üniversitede öğretim görevlisi olan Ali Rıza Ferşi de gözaltına alınmış olup, hala Tebriz'de İstihbarat Bakanlığı gözaltı merkezinde belirsiz bir durumda tutulmaktadır.

Ali İslami, Esger Çemeni, Bayram Halikzade, Behzad Sadıkiyan, Muhsin Golesan, Araş Aşeki (Tebriz Fen Bilimleri Fakültesi öğrencisi), Vahid Alizade, Ekber Mahmudi, Kadir Himmeti, Seccad Karabağlı, Ferdin ve Murtaza Muradpur, Hekkem Muradpur ve eşi, Vahid Ağacani ve eşi Seher Fethi, yürüyüşte gözaltına alınan diğer protestoculardandırlar. Vahid Ağacani, eşi Seher Fethi ve Hale Fethi 3 gün gözaltından sonra ve Hekkem Muradpur ile eşi ise bir ay sonra teminat karşılığında serbest bırakılmışlardır. Ancak gözaltına alınan diğer şahıslar büyük ihtimalle hala serbest bırakılmamışlardır (ADAPP'ın bu konuda bilgisi yoktur).

Tebriz'de 25 Mayıs günü Mir Hüseyin Musevi'nin Bağ-ı Şimal stadyumundaki seçim mitingi sırasında gözaltına alınan Azerbaycanlı aktivistler Esger Kadimi (Tebriz Üniversitesi öğrencisi), Hamid Hasanzade (Azad Tebriz Üniversitesi öğrencisi), Babek Minugi, Ferid Bağerzade, Armin Şakeran Vahi, Ali ve Mehdi İmani, Cihanbahş ve Nadir Bahtaver, Ali Sadıki ve Abdullah Sedugi, 2 Temmuz'ta teminat karşılığında serbest bırakılmışlardırç

23 Mayıs günü Urmiye şehrinde Azerbaycanlılar tarafından yapılan protesto gösterisinde de gözaltına alınanlar olmuştur. Bunlardan Urmiye Üniversitesi öğrencisi Ferşid Adeli, Hamid Bireng ve Urmiye Fen Bilimleri Fakültesi öğrencisi Mehmedi'nin isimleri bilinmektedir. Ferşid Adeli, iki gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılmış olup diğer iki kişinin durumundan haber yoktur.

Siyasi Tutuklulara Yönelik İşkence ve Kötü Muamele
Çeşitli kaynaklardan alınan raporlara göre, "milli güvenlik aleyhine faaliyet" ve "casusluk" suçlamalarıyla çarptırıldığı beş yıl hapis cezasını Erdebil Hapishanesi'nde çekiyor olan Azerbaycanlı siyasi tutuklu Ali Abbasi, yetkililer tarafından işkence ve kötü muamelesiye maruz kalmakta ve temel insani haklarından mahrum bırakılmaktadır.

Daha önce Erdebil Hapishanesinin 7. Bölümünde (siyasi tutuklular koğuşunda) tutulan Ali Abbasi, diğer birkaç siyasi tutukluyla birlikte hapishanenin karantinasına nakledilmiş olup HIV virüsü ve bulaşıcı hastalıklar taşıyan mahkumlarla bir arada tutulmaktadır. Raporlara göre Abbasi'nin ailesi ve yakınlarıyla telefon görüşmeleri yapma hakkı hapishane yetkilileri tarafından kısıtlanmakta ve İran'da tutuklulara genel olarak verilen çıkış izinleri kendisine verilmemektedir. Abbasi, hapishane yetkililerinin tavrına ve bir tutuklu olarak temel insan haklarının çiğnenmesine itiraz olarak 13 Haziran günü açlık grevine başlamıştır.

Ali Abbasi 16 Ekim 2007 tarihinde gözaltına alınmış ve 38 gün boyunca Erdebil şehrinin Ettelaat (istihbarat teşkilatı) merkezinde işkence görerek sorgulandıktan sonra avukatsız ve kapalı olarak görülen mahkemede, Hakim Hasanzade'nin kararıyla 11 yıl hapis cezasına çarptırılmış, ancak bu ceza daha sonra temyiz mahkemesinin kararıyla 5 yıla indirilmişti. Erdebilli kültürel aktivistin Azerbaycan Cumhuriyetini ziyaret etmesi, suç dosyasında kanıt olarak sunulmuştu.

Devamını oku...

16 Temmuz 2009 Perşembe

İran'da Azerbaycanlı Üniversite Öğrencileri Tutuklandı

Güney Sesi: İran'da Azerbaycanlı üniversite öğrencileri Feraz Zehtab, Aydın Haceyi ve İhsan Necefi, Tebriz Devrim Mahkemesi tarafından çarptırıldıkları üç yıl hapis cezasını çekmek üzere tutuklanarak Tebriz Hapishanesi'ne nakledildiler.

Yakınlarının belirttiklerine göre öğrenciler, 8 Temmuz Çarşamba ve 9 Temmuz Perşembe günleri güvenlik memurları tarafından tutuklanarak hapishaneye götürüldüler.

Tebriz Üniversitesi öğrencileri Seccad Radmehr, Feraz Zehtab, Aydın Haceyi, Emir Merdani ve İhsan Necefi, ve İsfahan Malek Eşter Üniversitesi gemicilik bölümü öğrencisi Mecid Makuyi "Azoh" (Azerbaycan Öğrenci Hareketi) adlı webblogu yönetmeleriyle ilgili olarak 18 Ocak'ta kapalı celsede görülen davada "İslam Cumhuriyeti düzenine karşı propaganda" ve "düzeni yıkmak amacıyla teşkilat kurmak" suçlamalarıyla 2 yıl şartlı ve 1 yıl zorunlu hapis cezasına çarptırılmışlardı. Bu ceza daha sonra Temyiz Mahkemesi tarafından da onaylanmıştı.

Adı geçen öğrenciler 2008 yılının yaz aylarında güvenlik görevlileri tarafından gözaltına alınarak 3 ay boyunca İran İstihbarat Teşkilatı (Ettelaat) merkezinde ve Tebriz Hapishanesinde tutulmuşlardı. Öğrenciler bu süre boyunca işkence ve kötü muameleye maruz kalmış, avukat tutma ve aileleriyle görüşme hakkından yararlanamamışlardı. Öğrenci aktivistler daha sonra 50.000 ve 20.000 dolarlık teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakılmışlardı.

Devamını oku...

15 Temmuz 2009 Çarşamba

İran'da Tutuklanan Azerbaycanlı Gazeteci Said Metinpur'un Eşinin Röportajı

Güney Sesi: VOA Persian kanalının 12 Temmuz tarihinde, tutuklanan gazeteci Said Metinpur'un eşi Atiye Taheri ile yaptığı röportajın Türkçe metni:

Tahran Devrim Makemesi 15. Şubesi tarafından 8 yıl hapis cezasına çarptırılmış olan Azerbaycanlı gazeteci ve kültürel aktivist Said Metinpur, 11 Temmuz'da tutuklanarak Tahran'daki Evin Hapishanesine nakledilmiştir.

Azerbaycanlı gazeteci "yabancılarla bağlantılar kurmak" (casusluk) ve "sistem aleyhine propaganda yapmak" ile suçlanmıştır. Bir insan hakları savunucusu olan Metinpur, Tahran Üniversitesi felsefe bölümü mezunu ve haftalık yayınlanan "Yarpaq" (Azer.:Yaprak) ve "Moc-e Bidari" (Farsça: Uyanış Dalgası) gazetelerinin yazı kurulu üyesi olup, Türkiye'ye yaptığı bir yolculuk nedeniyle bu suçlamalarla karşılaşmıştır.

Said Metinpur'un eşi Atiye Taheri, VOA kanalının muhabiri Peyam Yezdiyan ile yaptığı röportajda eşinin davası ve son durumuyla ilgili bilgiler verdi:

-O, 25 Mayıs 2007 geceyarısı saat 00:30'da gözaltına alınarak 9 aydan uzun süre boyunca, çeşitli işkenceler altında Evin Hapishanesinde tutuldu. Bu sürenin yedi ayını, fiziksel ruhsal ve psikolojik işkenceler altında tecritte (hücrede) geçirdi. Söz konusu işkencelerin bedensel ve ruhsal izleri hala etkisini koruyor ve kendisi şiddetli bel ağrıları ve sürekli mide ağrılarından şikayetçi olup son günlerde de baş dönmesi vardı. 9 ay boyunca gözaltında tutulduktan sonra bizden serbest bırakılması için 500 milyon tomen (yaklaşık 600 bin dolar) istemelerine inanamadık. Said bu teminat karşılığında serbest bırakıldı ve daha sonra kendisine 8 yıl hapis cezası verildi.

Said'in avukatı olan Muhammed Ali Dadkhah şu anda tutuklu bulunuyor ve onun (Metinpur'un) suçlamaları -bize hiç bir zaman resmi ve yazılı olarak bildirilmese de- "yabancılarla bağlantı kurmak" ve "milli güvenlik aleyhine faaliyet" olarak belirtildi. Bu suçlamalarla aynı dönemde gözaltına alınan ve 1. ve 2. sanıklar olan şahıslar ya beraat ettiler ya da bir yıl şartlı hapis cezasına çarptırıldılar. Bu yüzden avukatı, ilk sıralardaki sanıklar beraat ettirilir ya da bir yıl şartlı hapis cezasıyla serbest bırakılırken ona sekiz yıl kesin hapis cezası verilmesine ve bu cezanın (dünden-11 Temmuzdan- beri) uygulanmasına çok şaşırıyor.

-Said Metinpur'un, Türkiye'ye yaptığı yolculuktan sonra sizin de belirttiğiniz gibi "yabancılarla bağlantı kurmak" (casusluk) ile suçlanması konusunda sizin düşünceleriniz neler?

-Onun söylediklerine göre sorgulamalar sırasında Türkiye yolculuğu konusundan çok az bahsedilmiş ve aslında kendisi söz konusu insan hakları konferansına katılmadı. O konferansa katılan herkes şu anda beraat etti. Bir kısmı da bir yıl şartlı hapis cezasına çarptırılarak serbest bırakıldılar. Said'in 9 aydan uzun süren gözaltı döneminde, ilk 7 ay boyunca tamamen habersizdik ve bu dönemde sadece birkaç telefon görüşmesi gerçekleşebildi ve böylece hayatta olduğundan emin olabildik. Son iki ayda ise Evin Hapishanesinin 209. bölümüne (*bu bölüm İran İstihbarat Bakanlığının kontrolündedir) nakledildi ve bu dönemde mahkeme yetkilileri başvurularımızı yanıtsız bıraktı. Bilgi almak istediğimiz ilk dönemlerde "böyle birinin olmadığını" söylüyorlardı, daha sonra gözaltında tutulduğunu kabul ettiler ancak dosyası mahkemeye nakledilmediği için kendisine avukat tutamadık ve avukatın defalarca yaptığı başvurular da cevapsız kaldı. 9 ay sonra, mahkeme kararı verildikten sonra avukat tutabildik ancak bu dönemden sonra avukat hiç bir şey yapamadı çünkü bizim hiç bir haber alamadığımız o 9 ayda bu yetkililer kararlarını vermişler, nitekim daha sonra Temyiz Mahkemesi de 8 yıl hapis cezasını onayladı.

Röportaj linki (Farsça): http://www.savalansesi.com/2009/07/blog-post_1955.html

Devamını oku...

14 Temmuz 2009 Salı

RSF: İran'da 41 Gazeteci Özgürlüğünden Mahrum

RSF, Cumhurbaşkanı Seçimleri'nden bu yana toplumsal gerginlik yaşayan İran'da 41 gazetecinin gözaltına alındığı veya tutuklandığını, son olarak alıkonulan Tohid Bighi, Macid Saidi, Henghame Şahit ve Sümeyye Nosrati'nin bilinmeyen bir yerde tutulmalarından endişe ettiklerini bildirdi. UAÖ, tutuklu 368 kişinin listesini yayımladı.

Paris-Tahran - BİA Haber Merkezi - 14 Temmuz 2009, Salı

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, İran'da reform yanlısı dört gazetecinin gözaltına alındıktan sonra bilinmeyen bir yerde tutulduğunu açıkladı; Mahmud Ahmedinejad'ın zaferinin açıklandığı tartışmalı Cumhurbaşkanlık Seçimleri'nden bir ay sonrası durumu "endişe verici" olarak nitelendirdi.

Seçimlerden bir ay sonra gazetecilere ve İnternet üzerinden muhalif düşüncelerini açıklayanlara karşı baskıların artış gösterdiğini açıklayan RSF, "Dünyanın en büyük cezaevi haline gelen İran, haberciler için en tehlikelisi de olmak üzere. Tüm düşünce suçlularının derhal tahliye edilmesini istiyoruz" dedi.

Dört gazetecinin tutulduğu yer bilinmiyor

Bazı gazetecilerin durumuyla ilgili "belirsiz yerlerde tutulmaları" nedeniyle derin endişe duyduklarını bildiren RSF, nerede tutuldukları bilinenlerinse, dramatik koşullarda alıkonulduklarını duyurdu: "Yerleri bilinse bile aileleri onları ziyaret edemiyor. Ziyaret edilemedikleri gibi tutuklular, dosyalarına da ulaşamıyorlar.

Cumhurbaşkanlık seçimini kaybeden Mehdi Kerrubi'ye yakın mashroteh sitesi çalışanı ve fotoğrafçı Tohid Bighi, 11 Temmuz'da gözaltına alındı. Bundan bir gün önce de, http://majidsaeedi.com/ sitesinin fotoğrafçısı Macid Saidi evinde istihbarat görevlilerince gözaltına alındı. Ulusal ve uluslararası haber ajanslarıyla da çalışan Saidi, 2001 yılında Afganistan'daki gelişmeleri Times dergisi için izlemişti.

Reform yanlısı yayın kuruluşlarında da çalışmış olan gazeteci ve paineveste sitesi müdürü Henghameh Şahit 29 Haziran'da aynı şekilde gözetim altına alındı. Tehran Emruz ve Hayat No gazetelerinde meclis haberleri sorumlusu olan Sümeyye Nosrati de 21 Haziran'da gözaltına alındı. Seçimlerin yapıldığı 12 Haziran'dan bu yana 41 gazetecinin tutuklandığı veya gözaltında tutulduğunu açıklayan RSF, son olarak gözaltına alınan bu dört kişinin bilinmeyen bir yerde tutulduğunu duyurdu.

Azerbaycanlı Gazeteci Said Metinpur'un Tutuklanması

Tahran 15. Devrim Mahkemesi'nin davetiye çıkardığı Azeri Türkçesinde yayımlanan haftalık Yarpaq gazetesi çalışanı Said Metinpur, 11 Temmuz'da tutuklanmıştı.

Daha önce 25 Mayıs 2007'de tutuklanarak Evin Cezaevi'ne konulan Metinpur, 26 Şubat 2008'de tahliye olmayı ancak 500 bin avro kefalet ödeyerek sağlayabilmişti. Metinpur, Haziran 2008'de , "yabancılarla ilişki içinde olduğu" ve rejim karşıtı propaganda yaptığı" iddiasıyla sekiz yıl hapse mahkum edilmişti.

UAÖ tutuklu listesi yayımladı

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) de, İran'da son haftalarda gözaaltına alınan 368 kişinin adlarının yer aldığı bir liste yayımladı. UAÖ, listeden yer alan bazı kişilerin bir süre sonra serbest bırakılmış olsa da yargılamayla karşı karşıya geleceklerini bildirdi.

UAÖ, gözaltında ve tutuklu bulunanların işkence ve kötü muamele tehlikesiyle karşı karşıya bulunduklarını bildirdi. (EÖ)

Devamını oku...

12 Temmuz 2009 Pazar

İran'da Azerbaycanlı Gazeteci Said Metinpur Tutuklandı

Güney Sesi: Azerbaycanlı gazeteci ve insan hakları savunucusu Said Metinpur, çarptırıldığı 8 yıl hapis cezasını çekmek üzere tutuklanarak Tahran'ın Evin Hapishanesine nakledildi.

Yakınlarının belirttiğine göre Metinpur, 11 Temmuz günü Tahran Devrim Mahkemesinin 15. Şubesi tarafından çağrılmış ve burada memurlar tarafından tutuklanmış olup, aynı günün akşamı ailesini telefonla arayarak Evin Hapishanesinde tutulduğunu açıklamıştır.

Said Metinpur, 25 Mayıs 2007 tarihinde Zenjan şehrinde gözaltına alınmış olup, Evin Hapishanesi'nin 209. bölümünde tam 278 gün boyunca mahkemeye çıkarılmadan ve suçlamaları belirtilmeden gözaltında tutulmuş, daha sonra 500 milyon tomen (yaklaşık 600 bin dolar) teminat karşılığında serbest bırakılmıştı.

9 Haziran 2008'de Tahran Devrim Mahkemesinde avukatının katılmadığı kapalı celsede "yabancılarla iletişim kurmak" (casusluk) ve "sistem aleyhine propaganda yapmak" suçlamalarıyla yargılanan gazeteci, toplam 8 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve bu ceza Tahran Temyiz Mahkemesi tarafından da onaylanmıştı.

Raporlara göre Metinpur, gözaltı süresi boyunca şiddetle psikolojik ve fiziksel işkence ile kötü muameleye maruz kalmış olup serbest bırakıldıktan sonra bel,baş ağrıları ve sindirim sistemi sorunları yaşamakta ve tedavi görmekteydi.

Said Metinpur, Tahran Üniversitesi Felsefe bölümü mezunu olup haftalık "Yarpaq" (Az.:Yaprak) dergisinin yazarlar topluluğu üyesi ve webblog (internet günlüğü) yazarı olup, Türkiye'ye bir insan hakları konferansına katılmak amacıyla yaptığı yolculuktan sonra gözaltına alınmıştır.

Uluslararası Af Örgütü, İnsan hakları savunucularını koruma birliği "Front Line" ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) kuruluşları, Metinpur'un durumuyla ilgili raporlar ve bildiriler yayınlayarak kendisinin serbest bırakılmasını talep etmişlerdi.

RSF'nin raporu: http://www.rsf.org/Two-journalists-get-suspended-jail.html
Uluslararası Af Örgütü'nün raporları: http://www.amnesty.org/en/library/info/MDE13/068/2007/en
http://www.amnesty.org/en/library/info/MDE13/106/2007

Devamını oku...

3 Temmuz 2009 Cuma

Mühendis Ali Rıza Ferşi ve Eşi Sima Didar'ın Durumu Belirsizliğini Koruyor

Güney Sesi: İran'da Azerbaycanlı aktivist ve Merend Üniversitesi öğretim görevlisi Ali Rıza Ferşi ve weblog yazarlığı yapan eşi Sima Didar, halen Tebriz şehrinde gözaltında tutulmaktadırlar.

22 Mayıs'da Tebriz'de El Gölü (Şah Gölü) parkına düzenlenen geniş katılımlı bir yürüyüşte, Azerbaycanlıların anadilde eğitim hakkıyla ilgili slogan atan mühendis Ali Rıza Ferşi güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmıştı.

18 Haziran'da ise yetkililer tarafından eşini Tebriz Hapishanesi'nin "Ettelaat" (İstihbarat Teşkilatı) kontrolündeki 37. koğuşunda ziyaret edebileceği bildirilen Sima Didar, hapishanede gözaltına alındı. Avukatının açıklamalarına göre hapishanede gösterilen celb (çağrı) belgesinde Didar'ın gözaltı nedenleri "Tebriz'de 22 Mayıs'taki protestolara katılmak" ve "milliyetçilik" olarak belirtildi.
Ailenin avukatı Abbas Cemali, dosya sorumlusu Hakim Haşimzade'nin kendisini müvekkilleriyle görüştürmediğini açıkladı.

Uluslararası Af Örgütü'nün 9 Haziran'da İran'da Cumhurbaşkanı seçimleri öncesi insan hakları durumuyla ilgili yayınladığı raporda da Ferşi'nin ve aynı yürüyüşte gözaltına alınan diğer aktivistlerin durumundan bahsedilmişti.

Tahran Üniversitesinde yayınlanan "Yol" dergisinin editörü olan Ali Rıza Ferşi ve aynı üniversitede yayınlanan öğrenci dergisi "Yaşmaq"ın eski sorumlu müdürü olan Sima Didar, İran'da eski Azerbaycanlı öğrenci aktivistlerdendirler.

Devamını oku...