Güney Sesi: VOA Persian kanalının 12 Temmuz tarihinde, tutuklanan gazeteci Said Metinpur'un eşi Atiye Taheri ile yaptığı röportajın Türkçe metni:
Azerbaycanlı gazeteci "yabancılarla bağlantılar kurmak" (casusluk) ve "sistem aleyhine propaganda yapmak" ile suçlanmıştır. Bir insan hakları savunucusu olan Metinpur, Tahran Üniversitesi felsefe bölümü mezunu ve haftalık yayınlanan "Yarpaq" (Azer.:Yaprak) ve "Moc-e Bidari" (Farsça: Uyanış Dalgası) gazetelerinin yazı kurulu üyesi olup, Türkiye'ye yaptığı bir yolculuk nedeniyle bu suçlamalarla karşılaşmıştır.
Said Metinpur'un eşi Atiye Taheri, VOA kanalının muhabiri Peyam Yezdiyan ile yaptığı röportajda eşinin davası ve son durumuyla ilgili bilgiler verdi:
-O, 25 Mayıs 2007 geceyarısı saat 00:30'da gözaltına alınarak 9 aydan uzun süre boyunca, çeşitli işkenceler altında Evin Hapishanesinde tutuldu. Bu sürenin yedi ayını, fiziksel ruhsal ve psikolojik işkenceler altında tecritte (hücrede) geçirdi. Söz konusu işkencelerin bedensel ve ruhsal izleri hala etkisini koruyor ve kendisi şiddetli bel ağrıları ve sürekli mide ağrılarından şikayetçi olup son günlerde de baş dönmesi vardı. 9 ay boyunca gözaltında tutulduktan sonra bizden serbest bırakılması için 500 milyon tomen (yaklaşık 600 bin dolar) istemelerine inanamadık. Said bu teminat karşılığında serbest bırakıldı ve daha sonra kendisine 8 yıl hapis cezası verildi.
Said'in avukatı olan Muhammed Ali Dadkhah şu anda tutuklu bulunuyor ve onun (Metinpur'un) suçlamaları -bize hiç bir zaman resmi ve yazılı olarak bildirilmese de- "yabancılarla bağlantı kurmak" ve "milli güvenlik aleyhine faaliyet" olarak belirtildi. Bu suçlamalarla aynı dönemde gözaltına alınan ve 1. ve 2. sanıklar olan şahıslar ya beraat ettiler ya da bir yıl şartlı hapis cezasına çarptırıldılar. Bu yüzden avukatı, ilk sıralardaki sanıklar beraat ettirilir ya da bir yıl şartlı hapis cezasıyla serbest bırakılırken ona sekiz yıl kesin hapis cezası verilmesine ve bu cezanın (dünden-11 Temmuzdan- beri) uygulanmasına çok şaşırıyor.
-Said Metinpur'un, Türkiye'ye yaptığı yolculuktan sonra sizin de belirttiğiniz gibi "yabancılarla bağlantı kurmak" (casusluk) ile suçlanması konusunda sizin düşünceleriniz neler?
-Onun söylediklerine göre sorgulamalar sırasında Türkiye yolculuğu konusundan çok az bahsedilmiş ve aslında kendisi söz konusu insan hakları konferansına katılmadı. O konferansa katılan herkes şu anda beraat etti. Bir kısmı da bir yıl şartlı hapis cezasına çarptırılarak serbest bırakıldılar. Said'in 9 aydan uzun süren gözaltı döneminde, ilk 7 ay boyunca tamamen habersizdik ve bu dönemde sadece birkaç telefon görüşmesi gerçekleşebildi ve böylece hayatta olduğundan emin olabildik. Son iki ayda ise Evin Hapishanesinin 209. bölümüne (*bu bölüm İran İstihbarat Bakanlığının kontrolündedir) nakledildi ve bu dönemde mahkeme yetkilileri başvurularımızı yanıtsız bıraktı. Bilgi almak istediğimiz ilk dönemlerde "böyle birinin olmadığını" söylüyorlardı, daha sonra gözaltında tutulduğunu kabul ettiler ancak dosyası mahkemeye nakledilmediği için kendisine avukat tutamadık ve avukatın defalarca yaptığı başvurular da cevapsız kaldı. 9 ay sonra, mahkeme kararı verildikten sonra avukat tutabildik ancak bu dönemden sonra avukat hiç bir şey yapamadı çünkü bizim hiç bir haber alamadığımız o 9 ayda bu yetkililer kararlarını vermişler, nitekim daha sonra Temyiz Mahkemesi de 8 yıl hapis cezasını onayladı.
Röportaj linki (Farsça): http://www.savalansesi.com/2009/07/blog-post_1955.html