20 Aralık 2006 Çarşamba

İran - İnsan hakları savunucusu avukat - İtiraz Durumu - Saleh Kamrani

AI İndeksi: MDE 13/139/2006
Tarih: 20 Aralık 2006

İran Azerbaycanlısı avukat ve insan hakları savunucusu Saleh Kamrani, 18 Eylül 2006'da Evin Hapishanesinin (İstihbarat Bakanlığı tarafından kontrol edilen) 209. Bölümünden serbest bırakılmıştır. Uluslararası Af Örgütü onun, İran Azerbaycanlıları ve diğerlerini savunan bir avukat olarak yaptığı faaliyetler ve uluslararası anlaşmalarla tanınmış ifade ve örgütlenme özgürlüğünü, İran'daki Azerbaycan toplumuna daha geniş kültürel haklar sağlanması için barışçıl şekilde kullanması nedeniyle tutuklanan bir vicdan mahpusu (düşünce suçlusu) olduğuna inanmaktadır. Uluslararası Af Örgütü, Saleh Kamrani ve ailesinin İran yetkilileri tarafından hala rahatsız edilmesi nedeniyle kaygılanmakta ve ona karşı yöneltilen suçlamaların, mesleğini yapmasını engellemek için kullanılmasından endişe etmektedir.

Keyfi Gözaltı
Saleh Kamrani 14 Haziran 2006'da "kaybolmuştur". O gün saat 3 sularında o Tahran'daki evlerindeki eşi Mina Esgeri'yi arayarak, eve gelmek üzere olduğunu söylemiştir. 4:30 ya da 5'te eve gelmesi gerekirken bu gerçekleşmeyince eşi onu aramaya çalışmış, ancak alışılmadık bir şekilde telefonunun kapalı olduğunu görmüştür. O Tahran'daki bütün hastane ve karakollara başvurmuş ancak sonuç alamamıştır. O gece, İstihbarat Bakanlığını aramış ve memurlar bilgi vermeyi reddetmişlerdir. Saleh Kamrani'nin ofisinde çalışanlar daha sonra onun o sıralarda Azerbaycanlı bir haber ajansı olan INS'nin, BBC'de de çalışan bir muhabirine röportaj vermeyi planladığını söylemişlerdir.

Röportaj bittikten sonra narkotik şubesinden olduklarını söyleyen üç sivil giyimli şahıs onunla konuşarak kendileriyle gelmesini söylemişlerdir. Karşı çıkıp mahkeme belgesi talep ettiğinde şahıslar onu kendisine ateş etmekle tehdit etmişlerdir. Bir araca bindirildikten sonra kelepçelenmiş ve kendisine hakaret ve küfredilmiştir. Şahıslardan biri ellerini, Saleh Kamrani'nin yüzüne bastırmıştır. Daha sonra o Evin Hapishanesinin 209. bölümüne götürülmüş ve girişte kelepçeleri çıkartılarak gözleri bağlanmıştır. Giysileri zorla çıkartılmış ve bütün eşyalarına el koyulduktan sonra o ikinci kattaki (2x1.5 m büyüklüğünde olan) 77. koğuşa götürülerek burda kendisine iki eski battaniye verilmiştir. Kapıda sadece gardiyanların içeriyi kontrol etmesine yarayan üç kol demirli küçük bir pencere olduğu belirtilmiştir. Koğuş ışığı sürekli açık olduğu ve diğer tutukluların sorgu sırasında bağırma ve konuşma sesleri geldiği için Kamrani bu süreçte uyumakta oldukça zorluk çekmiştir. O, hiç bir kitaba, gazeteye erişiminin olmadığı ve temiz hava alamadığı koğuşu küçük bir zindan olarak tanımlamıştır.

İşkence ve Kötü Muamele İddiaları
Dört gün geçince ailesi, Saleh Kamrani'nin İstihbarat Bakanlığı tarafından gözaltına alındığından emin olmuştur. 19 Haziran 2006'da İsveç'ten yayın yapan Araz Radyosuna röportaj veren Mina Esgeri, eşini 18 Haziran'da görebildiğini açıklamıştır. Bu görüşmenin 20 dakika sürdüğü ve İnkılap (Devrim) Mahkemesi gözaltı merkezinde gerçekleştiği belirtilmiştir.

Saleh Kamrani tecrit gözaltısında tutulup, eşinin tutuklanmasıyla tehdit edilmek dahil olmak üzere psikolojik işkenceye maruz kalmıştır. O ayrıca geceyarılarında uzun süreli sorgulamalara çağrılmış ve uykusuz bırakılmıştır.O 97 gün boyunca tecrit gözaltısında tutulmuştur. Açıklamalarına göre, mahkemeden tüm süre boyunca tek başına tutulması nedeniyle şikayetçi olmasını engelleyecek şekilde zaman zaman başka tutuklular onun hücresine getirilmiştirler. Raporlara göre o, eşinin tutuklanması tehditlerinin sona ermesi ve Kamrani'nin İnkılap (Devrim) Mahkemesi Savcı Ofisi 14. Şubesindeki sorgusu sırasında gözaltına alınarak ona kelepçelenmiş şekilde Evin Hapishanesine götürülen avukatı Ramin Mohammadkhani'nin (Muhammedhani) serbest bırakılması talebiyle 7 günlük bir açlık grevine girmiştir.

Saleh Kamrani, hayatının her detayıyla ilgili sorgulanarak tehdit edilmiştir. Ona karşı yöneltilen suç kanıtlarının son 15 yılın konuşmaları, röportajları ve mektuplaşmalarını, kayıtlı telefon görüşmelerini, SMS mesajlarını, aralarında kardeşininde bulunduğu şahıslardan onun hakkında işkence altında alınan ifadeleri ve hatta Saleh Kamrani'nin kravatlı bir fotografını içerdiği belirtilmiştir. O ayrıca Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları kuruluşlarıyla iletişime geçmek ve aralarında İsraillilerin de bulunduğu yabancılarla bağlantı kurmakla suçlanmıştır.

Aile Bireylerine Erişim
Raporlara göre yetkililer Mina Esgeri'ye, 10 milyon tomen (10.000 dolardan çok) kefalet ödenmesi halinde eşinin şartlı olarak serbest bırakılabileceğini söylemişlerdir. Mina Esgeri, ailenin mülk senetlerini kullanarak kefalet miktarını elde etmiştir, ancak ona bu miktarın 50 milyon tomen'e (yaklaşık 54.000 dolar) çıkarıldığı söylenmiştir. O bu miktarı ödemek için 6 Temmuz 2006'da Evin Hapishanesi'nin dışarısında beklemiş, ancak yetkililer kendisine eşini serbest bırakmak konusunda fikirlerinin değiştiğini ve gözaltı süresinin uzatıldığını söylemişlerdir. Raporlara göre o, 18 Temmuz 2006'da bütün gün Evin Hapishanesi'nin önünde eşini ziyaret etmek için beklemiş, ancak kendisine izin verilmemiştir.

O günden itibaren Mina Esgeri eşini yaklaşık iki hafta arayla bir kaç kez ziyaret edebilmiştir. Görüşmeler, Saleh Kamrani ve eşinin Farsça konuşmasını talep eden İstihbarat Bakanlığı memurları önünde gerçekleşmiş, ancak onlar bu dilde konuşmayı kesin olarak reddetmişlerdir.

Sağlık Endişeleri
Kalp kapakçığı yetersizliği problemi olan Saleh Kamrani, kalp ritminin kontrol edilmesi için düzenli olarak ilaç kullanmak zorundadır. Kalp ritminin artması, onun kalp krizi geçirmesine neden olabilir. Gözaltında kaldığı süre boyunca onun, ilaçlarına erişiminin engellendiği bildirilmiştir. 9 Ağustos'ta eşi, onun iki kez hapishane doktorları tarafından muayene edildiğini, ancak tıbbi bir koğuşa nakledilmesi talebinin hapishane yetkilileri tarafından reddedildiğini açıklamıştır. Gözaltındayken kalp ritmi yükseldiğinde, doktorunun böyle durumlarda bir kalp uzmanı tarafından muayene edilmesi tavsiyesine rağmen o, bir doktor ya da doktora danışpmadan kendisine ilaç veren bir hemşirenin bulunduğu hapishane kliniğine götürülmekteydi. Serbest bırakıldıktan sonra yapılan muayenelerde, kalp durumunun gözaltı süreci nedeniyle ağırlaştığı öğrenilmiştir.
Saleh Kamrani ayrıca açlık grevi nedeniyle mide ağrıları, diz sancıları ve bir dermatoloji tedavisi gördüğü deri döküntüsü problemleri yaşamaktadır.

Yargı Aşamaları
Temmuz ayında, Saleh Kamrani'nin dosyası Tahran'daki İnkılap (Devrim) Savcısı Ofisinin 14. Şubesi tarafından araştırılmaktadıydı. Ancak Ağustos ayında dava Tahran İnkılap (Devrim) Mahkemesi 13. Şubesine nakledilerek ilk mahkeme celsesinin tarihi 13 Eylül 2006 olarak belirlendi. Bu, Kamrani'nin, kendisiyle görüşüp dava hakkında görüşmesine izin verilmeyen diğer avukatıyla görüşme izninin verildiği ilk gün oldu. Davanın diğer celsesinin görüldüğü 18 Eylül 2006'da O "İran İslam Cumhuriyeti aleyhine veya sistem aleyhine çalışan toplulukların menfaatine propaganda yapan şahıslar üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını" öngören İran İslami Anayasasının 500. maddesine göre beş yıl ertelenen bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Her iki mahkeme celsesinde de İstihbarat Bakanlığı memurları hazır bulunmuşlardır.

Mahkeme kararı böyle açıklanmıştır: "(Murad oğlu) Saleh Kamrani'ye yönelik İran İslam Cumhruiyeti aleyhine propaganda faaliyeti suçlamaları, İstihbarat Bakanlığı raporları,14 Haziran 2006'da BBC ve VOA dahil olmak üzere yabancı radyolarla röportajları, dosyanın 72. sayfası, kendisinin sistem karşıtlarının, milli güvenliği bozanların ve etnik milliyetçilerin vekaletini kabul etmesi, dosyanın 71. sayfası, güvenlik boşluklarından çeşitli şekillerde yararlanması, İran İslam Cumhuriyeti sistemi aleyhine propaganda yapan çeşitli şahıslarla SMS görüşmeleri, davalının bu konuda itirafları ve yargı önündeki haksız ifadeleri ile diğer bulgu ve belirtiler incelenmiştir. İslami Ceza Kanunu'nun 500. maddesine göre sanık, tutuklanma süresi dahil olmak üzere bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Söz konusu ceza İslami Ceza Kanunu'nun 25. maddesine göre beş yıl ertelenmiş olup bu süreçte suçun tekrarı halinde geçerli olacaktır." Bu kararın açıklandığı mahkeme celsesinden sonra Saleh Kamrani serbest bırakılmıştır.

Mesleğini Yapmasının Engellenmesi ve Rahatsızlık Verilmesi
Saleh Kamrani'nin, serbest bırakıldıktan beri İstihbarat Bakanlığının sıkı gözetimi altında olduğu, takip edildiği ve "fena davranışlarda bulunursa" tutuklanmakla tehdit edildiği bildirilmiştir. Eşi Mina Esgeri, kardiyologunun ona iki ay dinlenmesini tavsiye ettiğini ancak şu anda kendisinde travma sonrası stres bozukluğu belirtileri görüldüğünü, gergin olduğu ve uyumakta zorluk çektiğini belirtmiştir.

Serbest bırakıldığından beri avukatlık kartına el koyulduğu için Saleh Kamrani, kendisi ve eşinin tek geçim kaynağı olan mesleğini icra edememektedir. Bu kart olmadan o mahkemeye giriş yapamamakta ve görevlerini yerine getirememektedir. Gözaltında el koyulan cep telefonu da kendisine geri verilmemiş olup kapatmak zorunda kaldığı ofisinin çalışanları kendisiyle iletişim kuramamıştırlar. Saleh Kamrani ve avukatı, telefon ve avukatlık kartının geri verilmesini talep etmiştirler, ancak bu reddedilmiştir.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucuları Deklarasyonu'nun 9. maddesine göre herkesin insan hakları ve temel özgürlükleri savunan şahıslara hukuki yardım ve nitelikli tavsiye verme hakkı vardır. Aynı Deklarasyonunun 11. maddesi, herkesin işini ve mesleğini icra etmek için biraraya gelme hakkını tanımaktadır. (bkz. BM Genel Kurulunun 53/144 sayılı kararı- 1998).

ARKAPLAN BİLGİSİ:
İran Azerbaycanlısı avukat Saleh Kamrani, 1991 yılından beri mesleğini icra etmektedir. O, kültürel ve siyasi faaliyetleri nedeniyle tutuklanan bir çok İran Azerbaycanlısının avukatlığını yapmıştır. Saleh Kamrani ayrıca İranlı Arap yazar Yusuf Azizi Bani Torof ve Fars insan hakları savunucusu Mohsen Sazegara gibi diğer etnik grupların mensuplarını da savunmuştur. O İran güvenlik güçleri tarafından, tutuklanmakla tehdit edildiği telefon görüşmeleri dahil olmak üzere bir çok kez rahatsız edilmiştir. Yaptığı telefon görüşmeleri, yazışmaları ve iletişim kurduğu şahıslar izlenmiş, eşi ve kendisi güvenlik güçleri tarafından ülkeye giriş ve çıkışlarında sorgulanarak tehdit edilmişlerdir. Kamrani'nin İran'ın dışına çıkması birkaç kez engellenmiştir. 2005 yılında o ve kardeşi, Urmiye şehrinde üç gün boyunca gözaltında tutulmuşlardır.

Saleh Kamrani ayrıca insan hakları konusunda makaleler yazmış olup avukatlar ve öğrenciler için insan hakları eğitim seminerleri düzenlenmesine yardımcı olmuştur. Saleh Kamrani'nin kardeşi Muharrem Kamrani, 30 Mart 2006'da gözaltına alınıp 19 gün boyunca tutularak işkence görmüştür (bkz. Acil Eylem Çağrısı 86/06, MDE 13/039/2006, 12 Nisan 2006)http://web.amnesty.org/library/index/ENGMDE130392006?open&of=ENG-IRN
http://web.amnesty.org/library/Index/ENGMDE130432006?open&of=ENG-IRN

İran'ın en geniş etnik azınlık topluluğu olan Azerbaycan Türkleri, çoğunlukla İslam'ın Şii mezhebine inanmakta, nüfusun %25-30'luk bölümünü oluşturmakta ve daha çok ülkenin kuzeybatısında yaşamaktadırlar. Topluma entegre olmalarına rağmen, özellikle son yıllarda, anayasal hakları olduğuna inandıkları Türkçe eğitim ve Babek Kalesi toplantıları ile Meşrutiyet Günü gibi Azerbaycan kültürel ve tarihi günlerini anmak gibi daha geniş kültürel haklar talep etmektedirler. Ancak bu talepler çoğunlukla İranlı yetkililer tarafından bastırılmaktadır. Küçük bir azınlık İran Azerbaycanı’nın İran’dan ayrılarak Azerbaycan Cumhuriyeti’ne katılmasını desteklemektedir. İran devlet yetkilileri Azerbaycan kültürel kimliğini ve anadili kullanım haklarını savunanlara kuşkuyla bakmakta ve onlara "pan-Türkizm yayılmacılığı yaparak ülke güvenliğine karşı eylemlerde bulunmak” gibi ucu açık suçlamalar yöneltmektedirler.

2005 yılının Haziran ayının sonlarında, Keleyber'de Babek Kalesi toplantısına katılan bir çok İran Azerbaycanlısı gözaltına alınmıştır. En az 21 kişi, "sistem aleyhine propaganda yaymak" ve "sistem aleyhine faaliyet eden topluluklar kurmak" gibi suçlamalarla yargılanarak bir kısmı ertelenen üç ay ve bir yıl arası hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Gözaltına alınanlardan bir kısmı, 10 yıl boyunca Keleyber'e gitmekten men edilmişlerdir. 31 Mart 2006 tarihinde Tebriz şehrinde yıllık bir anma töreninden sonra bir çok İran Azerbaycanlısı gözaltına alınmıştır.

12 Mayıs 2006'da resmi "İran" gazetesinde Azeri Türklerinin çoğunu rencide eden bir yayının yer almasından sonra ülkenin kuzey-batısında protesto gösterileri düzenlenmiştir. Gösterilerde yüzlerce katılımcı gözaltına alınmıştır. Bunlardan bazılarının işkence gördüğü ve tedaviye ihtiyaç duyduğu bildirilmiştir. Devlet yetkilileri 23 Mayıs'ta gazete yayınını geçici olarak durdurarak editörü ve karikatüristi gözaltına almışlardır. İran Azerbaycanlısı kaynaklar, güvenlik güçlerinin müdaheleleri nedeniyle onlarca ölü ve yüzlerce yaralı olduğunu bildirmişlerdir. İran yetkilileri genel olarak gösteriler sırasında gerçekleşen ölümleri reddetmiş, ancak bir polis memuru 29 Mayıs'ta Negede'de dört kişinin ölüp 43 kişinin yaralandığını açıklamıştır. Gözaltına alınanlardan çoğu serbest bırakılsa da, hala gözaltında tutulanlar ve gösterilerle ilgili olarak hapis ve kırbaç cezalarına çarptırılanlar vardır.

ÖNERİLEN EYLEM: Lütfen Farsça, İngilizce, Fransızca, Arapça ya da kendi dilinizde bir mektup yazarak en kısa sürede gönderin. Mektubunuzda:

- Saleh Kamrani'nin serbest bırakıldığı haberini memnuniyetle karşıladığınızı belirtin;

- Saleh Kamrani'nin, bir avukat olarak yaptığı çalışmalar dahil olmak üzere barışçıl faaliyetleri nedeniyle gözaltına alınan bir vicdan mahpusu -düşünce suçlusu- olduğuna inandığınızı belirtin;

- Yetkililere ona yönelik, eğer uygulanırsa vicdan mahpusu olarak tekrar tutuklanacağı- ertelenmiş ceza hükmünü tekrar gözden geçirmeleri çağrısında bulunun;

- Yetkililere, Kamrani'nin cep telefonunu ve avukat olarak çalışmaya devam edebilmesini sağlayacak avukatlık kartını geri vermeleri çağrısında bulunun;

- Yetkililere, İran'ın BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi'nin taraf ülkelerinden biri olarak 19. Maddede herkes için tanınan ifade özgürlüğü hakkına saygı duymakla sorumlu olduklarını hatırlatın.