7 Şubat 2009 Cumartesi

İran'da Azınlıkların Dil Mücadelesi: Azerbaycanlı Olmak Ve Türkçe Ölmek

Nazım Alpman- Birgün gazetesi/ internethaber

Bazı ülkelerde gerçekleri erken söyleyenin başına gelmedik felaket kalmaz!

Sonra aradan zaman geçer, korkutucu gelen şeylere karşı aşinalık başlar, herkes o gerçekleri dile getirebilir.

Ama kimseye bir şey olmaz!

Biz Türkiye'de bunu çok sık yaşıyoruz.

İşte son örnek Kürtçe konuşmak!

Cezaevlerinde yakınlarıyla Kürtçe konuştukları için tutuklular ve hükümlüler ek cezalar aldılar.

Kürtçe türkü çalan radyolar kapatıldı.

DTP"li belediye başkanlarına Kürtçe konuşup, davetiye yazdıkları için görevden alma cezaları verildi.

Şimdi AKP devlet eliyle Kürtçe yayın yapan bir televizyon kurdu. Yerel seçimlerde Kürtlerin oylarına göz dikti.

Bunlar oluyor, bizim gibi ülkelerde!

Komşumuz ve birçok yönden yakınlık kurduğumuz İran"da muhalif fikirlere sahip olmak kendiliğinden bir suç unsuru olabiliyor.

İran'da Azerbaycanlı olmanın getirdiği bin türlü derdin başında ana dilde konuşmak, yazmak geliyor.

İran Anayasası"nın 15. maddesinde anadilde eğitim hakkı yer alıyor. Bunu hayata geçirmek isteyen, şiddet içermeyen kültürel yollardan dile getiren İranlı Azerbaycanlıların başlarına gelmedik felaket kalmıyor.

Şimdi önümüzde bir tarih duruyor: 21 Şubat Dünya Anadili Günü!

İran"daki Azerbaycanlılar içlerinden çıkan tarihi şahsiyetleri mezarları başında anma törenleri düzenlemek istiyorlar. Devletin istihbarat birimleri bu çalışmaları doğrudan İran"ı yıkmak isteyen tehlikeli girişimler olarak yorumluyor.

Bu işin önderleri gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, sonra yüklü kefalet bedelleriyle tahliye edilip, arkasından da sürgün cezalarına çarptırılıyorlar.

Rehim Gulami, Vedud Saadeti, Behruz Alizade, Erdeşir Kerimi ve Hüseyin Hüseyni adlı İranlı Azerbaycanlılar böylesi bir operasyondan geçirildiler. 2008"in Nisan ayında Erdebil kentinde tutuklandılar, 20 gün hapiste kaldılar sonra 20 bin dolar kefalet ücretiyle salıverildiler. 2 Şubat 2009"da ise İran Adaleti onları şimdi Afganistan sınırındaki Zahidan kentine yolluyor.

Yukarıdaki isimlerin büyük çoğunluğu üniversite öğrencisi, gazeteci ve yazar…

Aktivistlerden 21 yaşındaki Hüseyin Hüseyni, 13 Kasım 2008 tarihinde Settar Han'ı (İran'da Meşrutiyet devrimini gerçekleştiren Azerbaycanlı tarihi kahraman) mezarı başında anma merasimine katılırken tekrar tutuklandı ve 68 gün boyunca, suçlamaları belirtilmeden ve avukat tutma hakkı tanınmadan Tahran'ın Evin hapishanesinin 209. bölümünün hücresinde tutuldu. Hüseyin eğitim gördüğü üniversiteden de atıldı, oysa mezun olmasına tek bir dersi kalmıştı.

Hüseyin şanslı olanlardan…

Bir de Ferhad Mohseni gibi olanlar var. 11 Haziran'da, Tebriz"de tutuklanan 26 yaşıdaki Ferhad Mohseni'nin işkence edilmiş cesedi göl kenarında bulundu!

İranlı gençlerin çektikleri çilelerin duyurulabilmesi için çırpınan arkadaşları dünya kamuoyunun dikkatini bu ihlallere çekmek istiyorlar.

***
Dünyanın her yerinde bu kural değişmiyor. İktidara gelenler her zaman orada devamlı kalacaklarını düşünüyorlar.

İktidarın her boyutu insanları kirletiyor.

İnsanlar kendi anadillerini konuşmak için neden bu kadar çok çile çeksinler ki?

Azınlık olmanın kadersizliği her yerde aynı:

-İran'da Türk olmak zormuş!